AHMET BARLAK MUHASEBE FORUMU

Orjinalini görmek için tıklayınız: ÇALIŞAN İŞÇİYE KIDEM TAZMİNATI ÖDENEBİLİR Mİ?
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Çalışırken alınan kıdem tazminatı, işçinin başına iş açabilir!


Çalışırken alınan kıdem tazminatı
Kıdem tazminatına hak kazanmanın ilk ve en önemli şartı, iş sözleşmesinin sona ermesidir. Çünkü kıdem tazminatı, işçi ile işveren arasındaki iş sözleşmesinin sona ermesine bağlı haklardandır. Zaten kıdem tazminatı için zaman aşımı süresi de, iş akdinin sona ermesiyle başlamaktadır. Ancak uygulamada, çeşitli nedenlerle, çalışmakta olan işçiye de kıdem tazminatı ödendiğini görmekteyiz. Bu mümkün müdür?
Sponsorlu bağlantılar
Kıdem tazminatı nedir?
En temel anlatımıyla kıdem tazminatı, işyerindeki kıdemi en az bir yıl olan işçinin, belirli şartlar altında iş sözleşmesinin sona ermesi üzerine ona ödenen ve işçinin çalışmış olduğu her tam yıla karşılık olarak bir aylık brüt giydirilmiş ücreti tutarından hesaplanan bir tazminat türüdür. O halde kıdem tazminatının; iş akdinin sona ermesi, işçinin en az bir yıllık kıdeminin olması ve iş sözleşmesinin kanunda belirtilen hallerde sona ermesi şeklinde 3 ana unsuru olduğunu söyleyebiliriz.
İşçi neden çalışırken kıdem tazminatı alır?
Yukarıda da belirttiğim gibi kıdem tazminatını başlatan olay, iş sözleşmesinin sona ermesi yani işçinin işten ayrılmasıdır. Buna rağmen uygulamada neden işçiler, hâlen çalışmaktayken kıdem tazminatı alır? Bu bazen işverenden bazen de işçiden kaynaklanmaktadır. İşverenler yıllar geçtikçe biriken ve bir seferde ödenmesi halinde kendilerini zorlayacağını düşündükleri kıdem tazminatını ara ara ödemeyi tercih edebilmektedir. Ya da acil paraya ihtiyacı olan veya her hangi bir nedenle toplu para almak isteyen iççi de işvereninden talepte bulunarak kıdem tazminatını isteyebilmektedir.
Yargıtay bu duruma ne diyor?
Bir Yargıtay kararında şöyle denmektedir: “İş akdi feshedilmeksizin “kıdem tazminatı” adı altında yapılan ödemeler Dairemizce “avans” olarak nitelendirilmektedir ve tüm süre ile son ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatından ödendiği tarihten fesih tarihine kadar yasal faizi de hesaplanarak mahsubu yoluna gidilmektedir.” (9 Hukuk, 2011/1012 E.)
Bir başka deyişle Yargıtay, işçiye çalışırken ödenen kıdem tazminatı adı altındaki ödemeleri kıdem tazminatı olarak kabul etmemekte ve bunları bir çeşit avans olarak görmektedir.
SONUÇ
Çalışırken işçiye kıdem tazminatı ödenmesi mevzuatımıza göre mümkün değildir. Yargıtay da bu tip ödemeleri kıdem tazminatı olarak kabul etmemekte ve avans olarak nitelendirmektedir. Bu avansın ise ödendiği tarihten fesih tarihine kadar olan yasal faizi de üstüne koyularak hesaplanmasını ve nihai kıdem tazminatından düşülmesini istemektedir.
Buradan çıkan iki sonuç vardır. İlk olarak işverenler açısından olaya bakacak olursak; işçisine her şeye rağmen çalışırken kıdem tazminatı ödemek isteyen işveren elbette ki ödeyebilir. Bu kanunen mümkün olmasa da, yapıldığında yok sayılmamaktadır ve en son fesih sırasından hesaplanacak olan kıdem tazminatı miktarından düşülecektir.
İşçi bakımından sonucu ise faiz ödenmesiyle ilgilidir. Örneğin çalışmaktayken 5 yıl önce kıdem tazminatını 10.000 TL olarak olan işçi 5 yıl sonda işten ayrıldığında kıdem tazminatını alırken; hak ettiği toplam tutardan sadece 10.000 TL düşülmeyecektir. İşçinin aldığı o tutar bir avans olarak kabul edildiğinden, 5 yıllık yasal faiz de üstüne koyulacak ve işçiden örneğin 16.000 TL kesilecektir. Kıdem tazminatını çalışırken almak isteyen işçiler, bu faiz yükünü hesaba katmalıdır.
Sponsorlu bağlantılar
Okurumuz N. Özçelik, “ 01.03.1993 Yılında özel bir şirkette çalıştım. 31.10.2009 tarihinde işyerinden Emeklilik için yaş dışında diğer şartları tamamladığı için çıkış yapıldı. Hiç aralık vermeden 01.11.2009 tarihinde tekrar girişim yapıldı ve halen aynı işyerinde çalışıyorum. O dönemde kıdem tazminatımı aldım. Yıllık izin hak ediş tarihim ne olmalı ve izinim kaç günden başlatılmalı 14 mü? 26 mı?” diyor.

Aslında okurumuzun sorusunda önemli bir ayrıntı var. İş sözleşmesi devam ederken kıdem tazminatı ödenmesi çalışma hayatında sıklıkla karşımıza çıkan ve ileride işçi-işveren arasında önemli anlaşmazlıklara sebebiyet veren bir konudur. Özellikle son dönemlerde işçilerden kredi kartı borcu ödenmesi, çocuğunun eğitim harcaması, konut veya araba alınması vs. gibi nedenlerle kıdem tazminatı talepleri gelebiliyor. İleride de bu durumlarda sorun yaşanabiliyor.

Çalışan işçi kıdem tazminatı alamaz

1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesine göre aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez.

Ancak kıdem tazminatı ödenmiş hizmet süresinin tekrar dikkate alınmayacağı yolundaki bu hüküm, kıdem tazminatı alarak işyerinden ayrılma halinde uygulanabilir. Eğer sona eren bir hizmet sözleşmesi değil, aynı işverenin diğer bir işyerinde yada aynı işyerinde aralıksız çalışma söz konusu ise bu durumda iş akdinin devam etmesi nedeniyle bu hüküm uygulanmaz. Yani hizmet akti devam ederken yapılan bir ödeme kıdem tazminatı olarak kabul edilemez.

Hizmet ilişkisi devam ederken kıdem tazminatı adıyla yapılan ödemenin gerçekten, hukuk anlamında kıdem tazminatı olup olmadığına gelince; bu iş Kanununun kıdem tazminatını düzenleyen 14. maddesinde bu hakkın doğumu için gerçekleşmesi gerekli şartlara bakmak ve nitelendirmeyi ona göre yapmak lazımdır. Kanunun anılan maddesinde kıdem tazminatına hak kazanabilmek için gerçekleşmesi gerekli koşulların başında hizmet aktinin maddede açıkca belirlenen sebeplerle işveren ya da işçi tarafından feshedilmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması koşulu yer almaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da hizmet ilişkisini doğuran hizmet akti feshedilmeden ya da işçinin ölümü ile son bulmadan kıdem tazminatı hakkının doğması mümkün değildir.

Bir işyerinden diğer bir işyerine nakil akdin feshi sonucunu doğurmaz. İşyerinin devrinde de aynıdır. İşçinin ekonomik gerekçelerle işverenden olan kıdem tazminatını alarak çalışmaya devam etmesi kıdem tazminatına hak kazanılan bir durum değildir.

İş ilişkisi devam ederken kıdem tazminatı adıyla bir ödeme yapılmaması gerekir.

Bu ödeme ancak işçinin ilerde son ücreti ve tüm hizmet süresine göre hesap edilecek kıdem tazminatından mahsup edilebilecek bir meblağı teşkil edebilir.

Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre bu tür ödemenin avans olarak kabulü ile tüm hizmet süresi üzerinden hesaplanan kıdem tazminatının yasal faizi ile birlikte mahsubu gerekmektedir. Dolayısıyla da işçiye hizmet akdi devam ederken kıdem tazminatı adı altında ödeme yapılmamalıdır.

Yıllık izin hakkı devam eder

Bu tür durumlarda işçinin iş sözleşmesi kesintisiz devam ettiği için yıllık izin kıdemi de devam etmektedir. Ancak iş akdi devam ederken yıllık izin adı altında ödeme yapılamayacaktır. 15 yıl (dahil) ve daha fazla hizmeti olanlar en az 26 gün yıllık izin kullanmaktadır. Dolayısıyla 01.03.1993 yılından bu yana kesintisiz çalışan okurumuzun izin 26 gün izin hakkı olacaktır.

(Star Gazetesi | 11.08.2012)
Okurumuz N. Özçelik, “ 01.03.1993 Yılında özel bir şirkette çalıştım. 31.10.2009 tarihinde işyerinden Emeklilik için yaş dışında diğer şartları tamamladığı için çıkış yapıldı. Hiç aralık vermeden 01.11.2009 tarihinde tekrar girişim yapıldı ve halen aynı işyerinde çalışıyorum. O dönemde kıdem tazminatımı aldım. Yıllık izin hak ediş tarihim ne olmalı ve izinim kaç günden başlatılmalı 14 mü? 26 mı?” diyor.

Aslında okurumuzun sorusunda önemli bir ayrıntı var. İş sözleşmesi devam ederken kıdem tazminatı ödenmesi çalışma hayatında sıklıkla karşımıza çıkan ve ileride işçi-işveren arasında önemli anlaşmazlıklara sebebiyet veren bir konudur. Özellikle son dönemlerde işçilerden kredi kartı borcu ödenmesi, çocuğunun eğitim harcaması, konut veya araba alınması vs. gibi nedenlerle kıdem tazminatı talepleri gelebiliyor. İleride de bu durumlarda sorun yaşanabiliyor.

Çalışan işçi kıdem tazminatı alamaz

1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesine göre aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez.

Ancak kıdem tazminatı ödenmiş hizmet süresinin tekrar dikkate alınmayacağı yolundaki bu hüküm, kıdem tazminatı alarak işyerinden ayrılma halinde uygulanabilir. Eğer sona eren bir hizmet sözleşmesi değil, aynı işverenin diğer bir işyerinde yada aynı işyerinde aralıksız çalışma söz konusu ise bu durumda iş akdinin devam etmesi nedeniyle bu hüküm uygulanmaz. Yani hizmet akti devam ederken yapılan bir ödeme kıdem tazminatı olarak kabul edilemez.

Hizmet ilişkisi devam ederken kıdem tazminatı adıyla yapılan ödemenin gerçekten, hukuk anlamında kıdem tazminatı olup olmadığına gelince; bu iş Kanununun kıdem tazminatını düzenleyen 14. maddesinde bu hakkın doğumu için gerçekleşmesi gerekli şartlara bakmak ve nitelendirmeyi ona göre yapmak lazımdır. Kanunun anılan maddesinde kıdem tazminatına hak kazanabilmek için gerçekleşmesi gerekli koşulların başında hizmet aktinin maddede açıkca belirlenen sebeplerle işveren ya da işçi tarafından feshedilmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması koşulu yer almaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da hizmet ilişkisini doğuran hizmet akti feshedilmeden ya da işçinin ölümü ile son bulmadan kıdem tazminatı hakkının doğması mümkün değildir.

Bir işyerinden diğer bir işyerine nakil akdin feshi sonucunu doğurmaz. İşyerinin devrinde de aynıdır. İşçinin ekonomik gerekçelerle işverenden olan kıdem tazminatını alarak çalışmaya devam etmesi kıdem tazminatına hak kazanılan bir durum değildir.

İş ilişkisi devam ederken kıdem tazminatı adıyla bir ödeme yapılmaması gerekir.

Bu ödeme ancak işçinin ilerde son ücreti ve tüm hizmet süresine göre hesap edilecek kıdem tazminatından mahsup edilebilecek bir meblağı teşkil edebilir.

Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre bu tür ödemenin avans olarak kabulü ile tüm hizmet süresi üzerinden hesaplanan kıdem tazminatının yasal faizi ile birlikte mahsubu gerekmektedir. Dolayısıyla da işçiye hizmet akdi devam ederken kıdem tazminatı adı altında ödeme yapılmamalıdır.

Yıllık izin hakkı devam eder

Bu tür durumlarda işçinin iş sözleşmesi kesintisiz devam ettiği için yıllık izin kıdemi de devam etmektedir. Ancak iş akdi devam ederken yıllık izin adı altında ödeme yapılamayacaktır. 15 yıl (dahil) ve daha fazla hizmeti olanlar en az 26 gün yıllık izin kullanmaktadır. Dolayısıyla 01.03.1993 yılından bu yana kesintisiz çalışan okurumuzun izin 26 gün izin hakkı olacaktır.

(Star Gazetesi | 11.08.2012)