11.04.2018, 21:44
Kağıtların mahiyetlerinin tayini
488 sayılı damga vergisi kanunu Madde 4 – Bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi bulunur.
Kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına,belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun(içerdiği-kapsadığı) ettiği hüküm ve manaya bakılır.
Mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınır.
Yargıtay’ın içtihattı birleştirme kararlarında rödovans sözleşmeleriyle ilğili sorunların çözümünde borçlar kanunun ürün hasılatının kirasına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirtimiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda bir şey ya da hakka ilişkin kullanma, yararlanma hakkının devrini amaçlayan sözleşmeler arasında yer alan kira sözleşmelerinin, adi kira ve hasılat kirası olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmaktadır.
.
Aynı Kanun’un 299. maddesinde; “Adi kira ilişkisinde kiralayan bir şeyin kullanılmasını bir bedel karşılığında kiracıya terk etmek borcu altına girmek”
357. maddesinde ise; “Hasılat kirasının, hasılat veren bir mal veya hakkın kullanılmak, semerelerinden faydalanılmak ve işletilmek üzere bir bedel karşılığında kiralayan tarafından kiracıya devredilmesi” şeklinde tanımlanmıştır.
.
Hasılat kirası sözleşmeleri, sadece işyeri kiralama işlemlerinde ve özellikle ekonomik kriz dönemlerinde düzenlenmekte, kira bedeli olarak aylık sabit bir tutar yerine veya onunla birlikte işyerinin belirli bir cirosu alınmaktadır.
.
Uygulamada “hasılat paylaşımı”, “gelir paylaşımı” vb. şekillerde düzenlenen sözleşmeler uyarınca yapılan kiralama işlemlerinde, sabit bir kira bedeli yerine bu işyerlerinde elde edilen hasılatı paylaşılmaktadır.
6098 S.lı Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 357
Ürün kirası kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlendiği sözleşmedir.
Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır. Bu oran sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel âdete göre belirlenir.
Madde gerekçesi
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesini karşılamaktadır.
Tasarının iki fıkradan oluşan 356 ncı maddesinde, ürün kirası tanımlanmaktadır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan "A. Tarifi" şeklindeki ibare, Tasarının 356 ncı maddesinde "A. Tanımı" olarak değiştirilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin ikinci ve son fıkrasının aynı konuya ilişkin olduğu göz önünde tutularak, Tasarıda tek fıkra hâlinde kaleme alınmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanılan "ücret" sözcüğü yerine, ücretin işgörme sözleşmelerinde işverenin işçiye karşı olan borcunu ifade etmek için kullanılması doğru olmakla birlikte, kira sözleşmesinde kiracının kiraya verene karşı olan borcu her zaman paradan ibaret olmadığı için, Tasarının 356 ncı maddesinin birinci fıkrasında "bedel" sözcüğü kullanılmıştır.
Ayrıca, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin ikinci ve son fıkralarında kullanılan "iştirakli kira" ibaresi yerine, Tasarının 356 ncı maddesinin ikinci fıkrasında "ürüne katılmalı kira" ibaresi kullanılmıştır. Bununla birlikte, ürün kirasında kira bedeli, bir miktar para veya devşirilecek ürünün belirli bir oranı olarak kararlaştırılabilir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin ikinci fıkrasında kullanılan "hâsılatın bir hissesi" şeklindeki ibare, Tasarının 356 ncı maddesinin ikinci fıkrasında "devşirilecek ürünün belli bir oram" şeklinde ifade edilmiştir. Fıkrada söz konusu edilen ürüne katılmalı kira, Ülkemizin değişik bölgelerindeki örf ve âdete göre, "ortakçılık" , "yarıcılık" ve "marabacılık" gibi isimlerle anılmaktadır.
Metninde yapılan arılaştırma ve düzeltme dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre bir hüküm değişikliği yoktur.
T.C.
Yargıtay
6. Hukuk Dairesi
Esas No:2015/8519
Karar No:2016/519
K. Tarihi:28.1.2016
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2014
NUMARASI : 2013/56-2014/29
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, rodövans sözleşmesi uyarınca kiracının ödemekle yükümlü olduğu maden arama katkı payının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkiline ait Dolomit madeni ruhsat sahasının 10.11.1992 tarihli sözleşme ile önce dava dışı ..i.'ne devredildiğini, daha sonra adı geçen şirketin 08.05.1997 tarihinde düzenlenen taahhütname ile söz konusu sahayı tüm hak ve vecibeleri ile davalı ...’ye devrettiğini, 10.11.1992 tarihli sözleşmenin 6-e maddesi gereğince, davalı işletmecinin ürettiği cevherin beher tonu için ocak başı satış fiyatının %5'ini, maden arama katkı payı olarak ödemekle yükümlü olduğunu, ancak davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek, 2011 yılına ait 164.452,67 TL maden arama katkı payı alacağının reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile 164.452,67 TL nin 01.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun 1.maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Görev kamu düzenine ilişkin olup aynı zamanda bir dava şartıdır. Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı gibi taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Taraflar arasındaki uyuşmazlık hasılat kirasının bir türü olarak kabul edilen rödovans sözleşmesine ilişkindir. HMK.’nun 4/1-a maddesinde; kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkların Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp çözüme kavuşturulacağı hükme bağlanmıştır. Eldeki dava 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra 23.01.2013 tarihinde açılmış olup görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmediğinden hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
488 sayılı damga vergisi kanunu Madde 4 – Bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi bulunur.
Kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına,belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun(içerdiği-kapsadığı) ettiği hüküm ve manaya bakılır.
Mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınır.
Yargıtay’ın içtihattı birleştirme kararlarında rödovans sözleşmeleriyle ilğili sorunların çözümünde borçlar kanunun ürün hasılatının kirasına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirtimiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda bir şey ya da hakka ilişkin kullanma, yararlanma hakkının devrini amaçlayan sözleşmeler arasında yer alan kira sözleşmelerinin, adi kira ve hasılat kirası olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmaktadır.
.
Aynı Kanun’un 299. maddesinde; “Adi kira ilişkisinde kiralayan bir şeyin kullanılmasını bir bedel karşılığında kiracıya terk etmek borcu altına girmek”
357. maddesinde ise; “Hasılat kirasının, hasılat veren bir mal veya hakkın kullanılmak, semerelerinden faydalanılmak ve işletilmek üzere bir bedel karşılığında kiralayan tarafından kiracıya devredilmesi” şeklinde tanımlanmıştır.
.
Hasılat kirası sözleşmeleri, sadece işyeri kiralama işlemlerinde ve özellikle ekonomik kriz dönemlerinde düzenlenmekte, kira bedeli olarak aylık sabit bir tutar yerine veya onunla birlikte işyerinin belirli bir cirosu alınmaktadır.
.
Uygulamada “hasılat paylaşımı”, “gelir paylaşımı” vb. şekillerde düzenlenen sözleşmeler uyarınca yapılan kiralama işlemlerinde, sabit bir kira bedeli yerine bu işyerlerinde elde edilen hasılatı paylaşılmaktadır.
6098 S.lı Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 357
Ürün kirası kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlendiği sözleşmedir.
Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır. Bu oran sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel âdete göre belirlenir.
Madde gerekçesi
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesini karşılamaktadır.
Tasarının iki fıkradan oluşan 356 ncı maddesinde, ürün kirası tanımlanmaktadır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan "A. Tarifi" şeklindeki ibare, Tasarının 356 ncı maddesinde "A. Tanımı" olarak değiştirilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin ikinci ve son fıkrasının aynı konuya ilişkin olduğu göz önünde tutularak, Tasarıda tek fıkra hâlinde kaleme alınmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanılan "ücret" sözcüğü yerine, ücretin işgörme sözleşmelerinde işverenin işçiye karşı olan borcunu ifade etmek için kullanılması doğru olmakla birlikte, kira sözleşmesinde kiracının kiraya verene karşı olan borcu her zaman paradan ibaret olmadığı için, Tasarının 356 ncı maddesinin birinci fıkrasında "bedel" sözcüğü kullanılmıştır.
Ayrıca, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin ikinci ve son fıkralarında kullanılan "iştirakli kira" ibaresi yerine, Tasarının 356 ncı maddesinin ikinci fıkrasında "ürüne katılmalı kira" ibaresi kullanılmıştır. Bununla birlikte, ürün kirasında kira bedeli, bir miktar para veya devşirilecek ürünün belirli bir oranı olarak kararlaştırılabilir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 270 inci maddesinin ikinci fıkrasında kullanılan "hâsılatın bir hissesi" şeklindeki ibare, Tasarının 356 ncı maddesinin ikinci fıkrasında "devşirilecek ürünün belli bir oram" şeklinde ifade edilmiştir. Fıkrada söz konusu edilen ürüne katılmalı kira, Ülkemizin değişik bölgelerindeki örf ve âdete göre, "ortakçılık" , "yarıcılık" ve "marabacılık" gibi isimlerle anılmaktadır.
Metninde yapılan arılaştırma ve düzeltme dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre bir hüküm değişikliği yoktur.
T.C.
Yargıtay
6. Hukuk Dairesi
Esas No:2015/8519
Karar No:2016/519
K. Tarihi:28.1.2016
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2014
NUMARASI : 2013/56-2014/29
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, rodövans sözleşmesi uyarınca kiracının ödemekle yükümlü olduğu maden arama katkı payının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkiline ait Dolomit madeni ruhsat sahasının 10.11.1992 tarihli sözleşme ile önce dava dışı ..i.'ne devredildiğini, daha sonra adı geçen şirketin 08.05.1997 tarihinde düzenlenen taahhütname ile söz konusu sahayı tüm hak ve vecibeleri ile davalı ...’ye devrettiğini, 10.11.1992 tarihli sözleşmenin 6-e maddesi gereğince, davalı işletmecinin ürettiği cevherin beher tonu için ocak başı satış fiyatının %5'ini, maden arama katkı payı olarak ödemekle yükümlü olduğunu, ancak davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek, 2011 yılına ait 164.452,67 TL maden arama katkı payı alacağının reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile 164.452,67 TL nin 01.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun 1.maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Görev kamu düzenine ilişkin olup aynı zamanda bir dava şartıdır. Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı gibi taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Taraflar arasındaki uyuşmazlık hasılat kirasının bir türü olarak kabul edilen rödovans sözleşmesine ilişkindir. HMK.’nun 4/1-a maddesinde; kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkların Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp çözüme kavuşturulacağı hükme bağlanmıştır. Eldeki dava 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra 23.01.2013 tarihinde açılmış olup görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmediğinden hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.