30.04.2015, 16:18
YENİ ÇEK KANUNUNDAN KAÇINMA YOLLARI
Yeminli Mali Müşavir Yakup Kayıhan
Geçen haftaki yazımda da yeni çek kanun’unu yazmıştım.
Yazımın başında da, bu kanunun hamiline-isme yazılı çek konusunda tüm ezberlerimizi, alışkanlıklarımızı bozacağını ifade etmiştim.
Gelen sorular, bu konunun daha detaylı olarak ele alınması gerektiği kanaati uyandırdı bende.
Kanunun gerekçesinde, hamiline çek; kayıt dışı ekonominin, terörün finansmanının, kara paranın aklanmasının araçlarından biri olarak görülmekte. Buna bağlı olarak da, bu olumsuzlukları engellemeye dönük düzenlemekler içermekte kanun.
Bu konu ile getirilen düzenlemelerden bazılarını kısaca tekrar hatırlayalım.
-Hamiline düzenlenebilecek çekle, isme düzenlenecek çek koçanları artık bundan böyle farklı olacak.(en geç 01/07/2010 tarihinden itibaren) Hamiline çeklerde “hamiline” ibaresi matbu olarak bulunacak.
-Hamiline çek defterini kullanmadan hamiline çek düzenleyene 1 yıla kadar hapis cezası verilebilecek.
-Ticari işlerde tacir çeki kullanılacak. Yani çek isme yazılı olacak. Başka bir ifade ile ticari işlerde “hamiline” çek düzenlenmeyecek.
- Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlerde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecek.
-Hamiline çek düzenlemek için açılan hesaplar, bankalar tarafından gelir idaresine bildirilecek.
-Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydı ile,tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilecek. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirecek.
-Değerlendirme.
-Bu yasayla beraber düzenlenen çek sayısı azalacak, hatır çekleri tarihe karışacak, senet kullanımı artacaktır.
-Ortaklar adına, çalışanlar adına hesap açılıp bu hesaplara bağlı olarak alınıp şirket ödemelerinde kullanılan çekler olamayacak artık. Olursa da, bu hesaplar şirketin hesabı kabul edilecek. Ayrıca gelir idaresi başkanlığına,ilgili banka bilgi verecek.
-Çek hareketlerinden alınan veya satılan malların gerçekliği, doğruluğu test edilebilecek.
-Hamiline yazılı çek düzenlenebilmesi için açılan hesaplardaki hareketler, belirli zaman aralıkları ile gelir idaresine bildirileceği için söz konusu bu hesaplar hep göz önünde olacak. Bu konuda mali idarenin denetimi kolaylaşacak.
-Bu yasadan sonra düzenlenen hamiline çek sayısı muhakkak azalacaktır. Doğal olarak da isme yazılı olarak düzenlenen çek sayısı artacaktır. Peki, isme düzenlenen çeklerin ticari faaliyetlerle ilişkili olup olmadığı, yasal defterler incelemeden nasıl anlaşılacak?
Örneğin, bu kanundan önce, A işletmesi kayıtlı ticari faaliyetlerinden kaynaklanan borçlarını şirket adına alınan çekler ile, kayıtsız ticari faaliyetlerinden doğan borçlarını da ortağın adına alınan çeklerle ödüyor olsun. Peki bundan sonra ne yapacak? Belirgin olarak iki ihtimali ele alalım.
1-Bundan böyle bütün ticari faaliyetini belgeli hale getirecektir. Gönlümüzün arzu ettiği de kanunun istediği de muhakkak ki budur.
2-Belgesiz olan ticari faaliyetinden kaynaklanan borçlarını da şirket adına alınan çekle ödeyecektir. Veya belgesiz olan kısma isabet edene senet verecektir. Veya belgesiz olan kısmı nakden ve elden ödeyecektir. Seçenekler çoğaltılabilir.
2.şık olduğunda ve denetim yapılamadığında, bu yasanın kayıt dışını kayıt altına almada nasıl bir faydası olabilir?
Peki, ya birinci şık olursa diyebilirsiniz. Olur mu? Umarım olur.
-Çeke, kendisinden beklenemeyecek işlevler yüklenmemelidir. Zira, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması, terörün finansmanının önlenmesi ve kara paranın aklanması gibi hususlar mali mevzuatta ya da başka kanunlarda yapılacak düzenlemelerle gerçekleştirilmelidir.
-Yasa, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması konusunda mutlaka bir işlev görecektir. Ancak, denize düşenin “can yeleği” ne sarıldığı gibi bu yasaya sarılıp kayıt dışını kayda almak sanırım mümkün olmaz. Çünkü denizden sadece “can yeleği” ile kurtulmak mümkün değil. Yüzmeyi de bilmek lazım.
-Yüzme bilmediği halde denize düşen can yeleği ile oyalanırken, sulara gömülmemek için çırpınırken bir kurtarıcı bekler.O kurtarıcı gelir mi bilinmez.
-Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak için ödemelerin akışını takip etmek mutlaka önemli. Ama tek başına yeterli olmuyor. Tecrübeler bunu gösteriyor.
Örnek mi? Hemen aklıma geliveren iki adet örnek vereyim.
1-10 kişiden fazla çalışanı olan işletmelere, çalışanların ücretlerinin bankadan ödenmesi zorunluluğu getirildi. Amaç kayıt dışı istihdamı önlemek ve çalışanların ücretlerinin tam gösterilmesini sağlamak.
2-Tutarı 8.000.-TL’yi geçen alım ve satımlara ilişkin ödemelerin bankadan yapılması zorunluluğu getirildi. Amaç, kayıt dışını kayda almak.
Amaç gerçekleşti mi?
Uzatmadan şunu söyleyeyim. Detay denilebilecek bu tip yasal düzenlemelerin hiç işe yaramadığını ifade etmeye
çalışmıyorum. Kısmen de olsa işe yarayacaktır muhakkak. Ama sorunun temelden çözülmesi konusunda yeterli olamayacaktır.
Artık ormanı görsek diyorum. Mesela “nereden buldun yasası” gibi. Sahi, var olan bu yasayı kim kaldırmıştı?
1-) SENETLER İÇİNDE AYNI UYGULAMA GETİRİLMELİ SENTLER TİCARİ SENET, TİCARİ OLMAYAN SENET, HAMİLİNE SENET OLARAK TÜRLERE AYRILMALI TİCARİ İŞLERDE YALNIZCA TİCARİ SENET KULLANILMALI.
2-) TİCARİ İŞLEMLERDE TEVSİK ZORUNLULUĞUNUN KAPSAMI 8.000,00 TL. DEN 1.000,00 TL. YE ÇEKİLMELİ.
3-) ŞİRKET ORTAKLARINA VE ŞİRKET TÜZEL KİŞİLİĞİNİN TESİRİ ALTINDA BULUNAN KİŞİLERE AİT BANKA HESAPLARI GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞINA BİLDİRİLMELİ.
4- FATURA DÜZENLEMEME CEZASI HAPİS CEZASINA ÇEVRİLMELİ.
Yeminli Mali Müşavir Yakup Kayıhan
Geçen haftaki yazımda da yeni çek kanun’unu yazmıştım.
Yazımın başında da, bu kanunun hamiline-isme yazılı çek konusunda tüm ezberlerimizi, alışkanlıklarımızı bozacağını ifade etmiştim.
Gelen sorular, bu konunun daha detaylı olarak ele alınması gerektiği kanaati uyandırdı bende.
Kanunun gerekçesinde, hamiline çek; kayıt dışı ekonominin, terörün finansmanının, kara paranın aklanmasının araçlarından biri olarak görülmekte. Buna bağlı olarak da, bu olumsuzlukları engellemeye dönük düzenlemekler içermekte kanun.
Bu konu ile getirilen düzenlemelerden bazılarını kısaca tekrar hatırlayalım.
-Hamiline düzenlenebilecek çekle, isme düzenlenecek çek koçanları artık bundan böyle farklı olacak.(en geç 01/07/2010 tarihinden itibaren) Hamiline çeklerde “hamiline” ibaresi matbu olarak bulunacak.
-Hamiline çek defterini kullanmadan hamiline çek düzenleyene 1 yıla kadar hapis cezası verilebilecek.
-Ticari işlerde tacir çeki kullanılacak. Yani çek isme yazılı olacak. Başka bir ifade ile ticari işlerde “hamiline” çek düzenlenmeyecek.
- Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlerde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecek.
-Hamiline çek düzenlemek için açılan hesaplar, bankalar tarafından gelir idaresine bildirilecek.
-Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydı ile,tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilecek. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirecek.
-Değerlendirme.
-Bu yasayla beraber düzenlenen çek sayısı azalacak, hatır çekleri tarihe karışacak, senet kullanımı artacaktır.
-Ortaklar adına, çalışanlar adına hesap açılıp bu hesaplara bağlı olarak alınıp şirket ödemelerinde kullanılan çekler olamayacak artık. Olursa da, bu hesaplar şirketin hesabı kabul edilecek. Ayrıca gelir idaresi başkanlığına,ilgili banka bilgi verecek.
-Çek hareketlerinden alınan veya satılan malların gerçekliği, doğruluğu test edilebilecek.
-Hamiline yazılı çek düzenlenebilmesi için açılan hesaplardaki hareketler, belirli zaman aralıkları ile gelir idaresine bildirileceği için söz konusu bu hesaplar hep göz önünde olacak. Bu konuda mali idarenin denetimi kolaylaşacak.
-Bu yasadan sonra düzenlenen hamiline çek sayısı muhakkak azalacaktır. Doğal olarak da isme yazılı olarak düzenlenen çek sayısı artacaktır. Peki, isme düzenlenen çeklerin ticari faaliyetlerle ilişkili olup olmadığı, yasal defterler incelemeden nasıl anlaşılacak?
Örneğin, bu kanundan önce, A işletmesi kayıtlı ticari faaliyetlerinden kaynaklanan borçlarını şirket adına alınan çekler ile, kayıtsız ticari faaliyetlerinden doğan borçlarını da ortağın adına alınan çeklerle ödüyor olsun. Peki bundan sonra ne yapacak? Belirgin olarak iki ihtimali ele alalım.
1-Bundan böyle bütün ticari faaliyetini belgeli hale getirecektir. Gönlümüzün arzu ettiği de kanunun istediği de muhakkak ki budur.
2-Belgesiz olan ticari faaliyetinden kaynaklanan borçlarını da şirket adına alınan çekle ödeyecektir. Veya belgesiz olan kısma isabet edene senet verecektir. Veya belgesiz olan kısmı nakden ve elden ödeyecektir. Seçenekler çoğaltılabilir.
2.şık olduğunda ve denetim yapılamadığında, bu yasanın kayıt dışını kayıt altına almada nasıl bir faydası olabilir?
Peki, ya birinci şık olursa diyebilirsiniz. Olur mu? Umarım olur.
-Çeke, kendisinden beklenemeyecek işlevler yüklenmemelidir. Zira, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması, terörün finansmanının önlenmesi ve kara paranın aklanması gibi hususlar mali mevzuatta ya da başka kanunlarda yapılacak düzenlemelerle gerçekleştirilmelidir.
-Yasa, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması konusunda mutlaka bir işlev görecektir. Ancak, denize düşenin “can yeleği” ne sarıldığı gibi bu yasaya sarılıp kayıt dışını kayda almak sanırım mümkün olmaz. Çünkü denizden sadece “can yeleği” ile kurtulmak mümkün değil. Yüzmeyi de bilmek lazım.
-Yüzme bilmediği halde denize düşen can yeleği ile oyalanırken, sulara gömülmemek için çırpınırken bir kurtarıcı bekler.O kurtarıcı gelir mi bilinmez.
-Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak için ödemelerin akışını takip etmek mutlaka önemli. Ama tek başına yeterli olmuyor. Tecrübeler bunu gösteriyor.
Örnek mi? Hemen aklıma geliveren iki adet örnek vereyim.
1-10 kişiden fazla çalışanı olan işletmelere, çalışanların ücretlerinin bankadan ödenmesi zorunluluğu getirildi. Amaç kayıt dışı istihdamı önlemek ve çalışanların ücretlerinin tam gösterilmesini sağlamak.
2-Tutarı 8.000.-TL’yi geçen alım ve satımlara ilişkin ödemelerin bankadan yapılması zorunluluğu getirildi. Amaç, kayıt dışını kayda almak.
Amaç gerçekleşti mi?
Uzatmadan şunu söyleyeyim. Detay denilebilecek bu tip yasal düzenlemelerin hiç işe yaramadığını ifade etmeye
çalışmıyorum. Kısmen de olsa işe yarayacaktır muhakkak. Ama sorunun temelden çözülmesi konusunda yeterli olamayacaktır.
Artık ormanı görsek diyorum. Mesela “nereden buldun yasası” gibi. Sahi, var olan bu yasayı kim kaldırmıştı?
1-) SENETLER İÇİNDE AYNI UYGULAMA GETİRİLMELİ SENTLER TİCARİ SENET, TİCARİ OLMAYAN SENET, HAMİLİNE SENET OLARAK TÜRLERE AYRILMALI TİCARİ İŞLERDE YALNIZCA TİCARİ SENET KULLANILMALI.
2-) TİCARİ İŞLEMLERDE TEVSİK ZORUNLULUĞUNUN KAPSAMI 8.000,00 TL. DEN 1.000,00 TL. YE ÇEKİLMELİ.
3-) ŞİRKET ORTAKLARINA VE ŞİRKET TÜZEL KİŞİLİĞİNİN TESİRİ ALTINDA BULUNAN KİŞİLERE AİT BANKA HESAPLARI GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞINA BİLDİRİLMELİ.
4- FATURA DÜZENLEMEME CEZASI HAPİS CEZASINA ÇEVRİLMELİ.