02.05.2015, 10:01
Malum olduğu üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre, bir önceki takvim yılında üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir. Mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilir. İşbu kurallar hem kurumlar vergisi mükellefleri hem de gelir vergisi mükellefleri geçerlidir (5520 s. KVK md. 32/2; 193 s. GVK mükerrer md.120).
Diğer taraftan, Gelir İdaresi'nce yapılan genel düzenleyici idari işlemde de, ödenen geçici vergi tutarının, geçici verginin ilgili olduğu döneme ilişkin olarak verilen beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden fazla olması halinde, mahsup edilemeyen tutarın mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edileceği; mahsup işleminin yapılabilmesi için yazılı başvuru şartı aranmayacağı; mahsup işleminin 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesi hükmü de dikkate alınarak ilgili vergi dairesince re'sen yapılacağı; mahsup sonucu iadesi gereken miktarın bulunması ve bu tutarın beyannamenin ilgili tablosuna yazılmış olması mükellefçe yazılı olarak yapılmış iade talebi olarak kabul edileceği açıklanmıştır (252 Seri No.lu GV GT, bölüm 2.3).
Yasa hükümleri ile genel tebliğ açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde, mükelleflerce ödenmiş geçici vergi alacağının ilgili dönem ve/veya sonraki dönemler diğer vergi borçlarına mahsubu işlemi için mükellefin herhangi bir yazılı başvurusuna gerek bulunmadığı açıktır.
Ancak, ödenmiş geçici verginin nakden red ve iade işlemi için bir yıl içinde yazılı talepte bulunulması gerektiği yasa hükmü icabıdır. Eğer mahsup edilecek ödenmiş geçici vergi tutarı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmişse, beyannamede gösterme işleminin mükellefçe yapılmış yazılı talep sayılacağı yukarıda anılan Genel Tebliğ'de açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla, nakden red ve iade işlemi içinde, beyannamenin ilgili satırından mahsup edilecek ödenmiş geçici verginin gösterilmiş olması kaydıyla, ilave bir yazılı başvuru yapılmasına mahal yoktur.
Bununla birlikte, yılı içinde ödenmiş geçici verginin ilgili yılda ve/veya sonraki yıllarda tahakkuk edecek diğer vergi borçlarına mahsubu işlemi için hiçbir sınırlama bulunmadığı açıktır. Ödenmiş geçici verginin ilgili yılda ve/veya sonraki yıllarda vergi borçlarına mahsubu için aranması gereken tek şart mahsubu talep olunan geçici verginin fiilen ödenmiş olmasıdır. Fiilen ödenen geçici vergi yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmezse bile, ödendiğinin ihtilafsız olması kaydıyla, hem cari yılda hem de sonraki yıllarda tahakkuk edecek diğer vergi borçlarına mahsup edilmesi yasa hükmü gereğidir.
Fakat, uygulamada, mükelleflerce fiilen ödenmiş geçici verginin yıllık gelir ve/veya yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmediğinden bahisle, fiilen ödenmiş geçici verginin yılında ve/veya sonraki yıllarda tahakkuk edecek diğer vergi borçlarına mahsup edilemeyeceği yönünde idari işlem tesis edildiği müşahede edilebilmektedir. Açıklanan türden münferit idari işlemlerin hukuka, kanuna ve genel düzenleyici idari işlemlere aykırı olduğu açıktır. Ayrıca, yasa ve genel düzenleyici işlem hükümlerinin açıklanan yönde olması hukuk gereğidir; aksi durum mükerrer vergilendirme sonucu doğurur ki, bu daha vahim hak ihlalidir.
Nitekim, Vergi Yargısına intikal eden bir olayda, 2004 yılına ilişkin olarak verilen kurumlar vergisi beyannamesinde mükellef tarafından iadesi gereken geçici vergi tutarının belirtilmediği; kurumlar vergisi beyannamesinde zarar beyan edildiğinden bahisle; sonraki yıllarda, fiilen ödendiği hususunda ihtilaf bulunmayan geçici verginin, diğer vergi borçlarına mahsup edilemeyeceği yönündeki idari işlemde hukuka uyarlık görülmemiş ve yukarıda arz olunan gerekçelerle olay mükellef lehine sonuçlanmıştır. Bir başka ifadeyle, yılı içinde ödenmiş geçici verginin diğer vergi borçlarına ilişkin mahsubu işlemi için hiçbir şekilde yazılı başvuru şartı aranmaz (Danıştay 4. Daire'sinin 03/11/2010 tarih ve E.2008/1927, K. 2010/5413 sayılı kararı).
Saygılarımızla.
ALTINDAĞ YMM LTD. ŞTİ.
Diğer taraftan, Gelir İdaresi'nce yapılan genel düzenleyici idari işlemde de, ödenen geçici vergi tutarının, geçici verginin ilgili olduğu döneme ilişkin olarak verilen beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden fazla olması halinde, mahsup edilemeyen tutarın mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edileceği; mahsup işleminin yapılabilmesi için yazılı başvuru şartı aranmayacağı; mahsup işleminin 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesi hükmü de dikkate alınarak ilgili vergi dairesince re'sen yapılacağı; mahsup sonucu iadesi gereken miktarın bulunması ve bu tutarın beyannamenin ilgili tablosuna yazılmış olması mükellefçe yazılı olarak yapılmış iade talebi olarak kabul edileceği açıklanmıştır (252 Seri No.lu GV GT, bölüm 2.3).
Yasa hükümleri ile genel tebliğ açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde, mükelleflerce ödenmiş geçici vergi alacağının ilgili dönem ve/veya sonraki dönemler diğer vergi borçlarına mahsubu işlemi için mükellefin herhangi bir yazılı başvurusuna gerek bulunmadığı açıktır.
Ancak, ödenmiş geçici verginin nakden red ve iade işlemi için bir yıl içinde yazılı talepte bulunulması gerektiği yasa hükmü icabıdır. Eğer mahsup edilecek ödenmiş geçici vergi tutarı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmişse, beyannamede gösterme işleminin mükellefçe yapılmış yazılı talep sayılacağı yukarıda anılan Genel Tebliğ'de açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla, nakden red ve iade işlemi içinde, beyannamenin ilgili satırından mahsup edilecek ödenmiş geçici verginin gösterilmiş olması kaydıyla, ilave bir yazılı başvuru yapılmasına mahal yoktur.
Bununla birlikte, yılı içinde ödenmiş geçici verginin ilgili yılda ve/veya sonraki yıllarda tahakkuk edecek diğer vergi borçlarına mahsubu işlemi için hiçbir sınırlama bulunmadığı açıktır. Ödenmiş geçici verginin ilgili yılda ve/veya sonraki yıllarda vergi borçlarına mahsubu için aranması gereken tek şart mahsubu talep olunan geçici verginin fiilen ödenmiş olmasıdır. Fiilen ödenen geçici vergi yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmezse bile, ödendiğinin ihtilafsız olması kaydıyla, hem cari yılda hem de sonraki yıllarda tahakkuk edecek diğer vergi borçlarına mahsup edilmesi yasa hükmü gereğidir.
Fakat, uygulamada, mükelleflerce fiilen ödenmiş geçici verginin yıllık gelir ve/veya yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmediğinden bahisle, fiilen ödenmiş geçici verginin yılında ve/veya sonraki yıllarda tahakkuk edecek diğer vergi borçlarına mahsup edilemeyeceği yönünde idari işlem tesis edildiği müşahede edilebilmektedir. Açıklanan türden münferit idari işlemlerin hukuka, kanuna ve genel düzenleyici idari işlemlere aykırı olduğu açıktır. Ayrıca, yasa ve genel düzenleyici işlem hükümlerinin açıklanan yönde olması hukuk gereğidir; aksi durum mükerrer vergilendirme sonucu doğurur ki, bu daha vahim hak ihlalidir.
Nitekim, Vergi Yargısına intikal eden bir olayda, 2004 yılına ilişkin olarak verilen kurumlar vergisi beyannamesinde mükellef tarafından iadesi gereken geçici vergi tutarının belirtilmediği; kurumlar vergisi beyannamesinde zarar beyan edildiğinden bahisle; sonraki yıllarda, fiilen ödendiği hususunda ihtilaf bulunmayan geçici verginin, diğer vergi borçlarına mahsup edilemeyeceği yönündeki idari işlemde hukuka uyarlık görülmemiş ve yukarıda arz olunan gerekçelerle olay mükellef lehine sonuçlanmıştır. Bir başka ifadeyle, yılı içinde ödenmiş geçici verginin diğer vergi borçlarına ilişkin mahsubu işlemi için hiçbir şekilde yazılı başvuru şartı aranmaz (Danıştay 4. Daire'sinin 03/11/2010 tarih ve E.2008/1927, K. 2010/5413 sayılı kararı).
Saygılarımızla.
ALTINDAĞ YMM LTD. ŞTİ.