AHMET BARLAK MUHASEBE FORUMU

Orjinalini görmek için tıklayınız: Ödünç Verilen ve Alınan Malların KDV Karşısındaki DURUMU
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Ödünç Verilen ve Alınan Mallar
• Ağu
• 26
Ticari hayatta kişi ve/veya işletmeler iktisadi hayatlarını idame ettirebilmek için sürekli birbirleriyle ilişki halindedirler. Bu ilişkilerin bir sözleşmeye bağlanması, sözleşme ile de hukuki anlam kazandırılması gerekmektedir.
Çok sık rastlanmasa da günümüze esnaflar arasında ödünç mal alıp vermenin gerçekleştirildiği bilinmektedir,
Bu sirkümüzde ödünç işlemi KDV açısından değerlendirilmiştir.

Ariyet Akid’lerin (Kullanım ödüncü) KDV Açısından Değerlendirilmesi


Ariyet (kullanım ödüncü) sözleşmesi, ödünç verenin ödünç verdiği şeyin kullanılmasını bir karşılık almaksızın belirli bir süreyle ödünç alana bırakmayı, ödünç alanında o şeyi bizzat kullanarak belirlenmiş olan sürenin sonunda ödünç verene geri vermeyi yüklendikleri bir sözleşmedir ( B.K. 299 Mad.).
Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi ariyet (Ödünç), kullandırma amacını güden sözleşmelerdendir. Aynı zamanda ivazsız bir kullandırma sözleşmesidir. Gerçekten ödünç veren, ödünç konusu olan şeyi kullanma hakkını belli bir süre için ödünç alana devretmekte, fakat ondan bir ivaz, yani bir karşı edim beklememektedir. Ödünç alan, aldığı şeyi kullanarak belirlenen sürenin sonunda ödünç verene aynen geri vermekle yükümlü ise de, bu kullanma karşılığı olarak ona bir bedel ödemek zorunda değildir
Konuyu örnek yardımıyla açıklayacak olursak, soğuk içecek imalatı yapan firma satışlarını arttırmak için perakendecilere ödünç akdine bağlı emanet olarak buzdolabı verdiğinde, buzdolabının zilliyetliği perakendeci firmaya geçmektedir, fakat mülkiyet buzdolabını veren firmaya aittir. Bu nedenle örneğimizde mülkiyet hakkı devredilmediğinden perakendeci firmaya buzdolabı için fatura düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasında gerek yoktur

Karz Akid’lerin (Kullanma borcu) KDV Açısından Değerlendirilmesi 

Borçlar Kanunun 306. maddesinde “karz sözleşmesini” aynen şöyle tanımlamıştır:” Karz bir sözleşmedir ki, onunla ödünç veren bir miktar paranın yahut bir misli şeyin mülkiyetini ödünç alan kimseye nakil ve bu kimse dahi buna karşı miktar ve vasıfta müsavi aynı neviden şeyleri geri vermekte mükellef olur”.
Tanımdan da açıkça görüldüğü gibi, karz sözleşmesine konu olan mülkiyeti ödünç alana geçirilmektedir. Ancak, bu devrin yani ödünç alanın sözleşmenin sonunda, eşit miktarda ve nitelikte bir benzerini iade ile yükümlü olması yani mülkiyetin geçici bir süre ile ödünç alana geçirilmesi, bu sözleşmenin kullanma borcu doğuran bir sözleşme olma niteliğini etkilemez.
Konuyu örnek yardımıyla açıklayacak olursak, gerçek usulde vergilendirilen (A) ve (B) firmaları beyaz eşya alım-satım faaliyetinde bulunmaktadır. (A) firması, 5 Ocak 2009 tarihinde B’ firmasından 20 Mayıs 2009 tarihinde yerine aynı niteliklere sahip b-marka televizyon geri verilmek üzere a-marka beş adet televizyon almıştır. (A) Firması, 20 Mayıs 2009 tarihinde aynı niteliklere sahip b-marka marka televizyonları vermiştir.
5 Ocak 2009 tarihinde (B) firması, karz akdi çerçevesinde vermiş olduğu a-marka beş adet televizyon için fatura düzenleyecek ve KDV hesaplayarak (1) no ’lu KDV beyannamesi ile beyan edecektir. (A) Firması bu KDV yi indirim konusu yapacaktır.
20 Mayıs 2009 tarihinde (A) firması b-marka televizyonları verdiği için, fatura düzenleyecek ve KDV hesaplayarak (1) no ’lu KDV beyannamesi ile beyan edecektir. (B) Firması bu KDV yi indirim konusu yapacaktır.


Vedia (Muhafaza) Akid’ lerin KDV Açısından Değerlendirilmesi 


Vedia veya saklama sözleşmesi, bir şeyin saklanması (muhafaza edilmesi) amacını güden sözleşmelerdendir. Bu sözleşmeyle, vedia alan (saklayan) vedia veren (saklatan) tarafından kendisine bırakılan (emanet edilen) şeyi kabul ve onu güvenli (emin) bir yerde saklamayı (muhafaza etmeyi) yüklenir (BK. 463/1 mad.) Bu sözleşmeye emanet sözleşmesi de denilmektedir.
Görüldüğü gibi burada teslim, mülkiyet devri amacı ile değil, muhafazasını temin amacıyla yapılmaktadır. Bu nedenle vedia akdine dayalı teslimlerde KDV hesaplanmaz. Muhafaza eden taraf bu hizmeti için ticari çerçevede ücret alıyorsa bu ücreti KDV’li fatura ile belgeleyeceği tabiidir.

YMMM ÖMER KALIN
http://www.omerkalin.com.tr/2009/08/26/odunc-verilen-ve-alinan-mallar.html

 
Özelge: Ödünç olarak verilecek hammaddenin tesliminde

düzenlenecek belge hk.

Sayı:

64597866-105[229-2015]-14541

Tarih:

11/06/2015

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı : 64597866-105[229-2015]-14541                                                11/06/2015

Konu : Ödünç olarak verilecek hammaddelerin tesliminde düzenlenecek belge.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ... toptan ticareti faaliyetinden dolayı Başkanlığımız ... vergi numaralı mükellefi olan şirketinizin, müşterilerden gelen talep üzerine ödünç mal tesliminde bulunacağı belirtilerek, ödünç mal teslimi ve nitelik ve nicelikleri birebir aynı olan malların geri alımı aşamalarının fatura düzenlemeksizin sevk irsaliyesi ile belgelendirilmesinin mümkün olup olmayacağı hususunda tereddüt oluştuğundan Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde; "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır." şeklinde tanımlanmaktadır.

Anılan Kanunun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının 5 inci bendinde, "Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır." hükmü yer almaktadır.

Buna göre; fatura müşterinin borçlandığı meblağı göstermek amacıyla düzenlenirken, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi amacıyla düzenlenmektedir.

Diğer taraftan, ödünç sözleşmeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 379-392 nci maddeleri arasında "Kullanım Ödüncü" ve "Tüketim Ödüncü" olarak iki başlık halinde düzenlenmiştir.

Anılan Kanunun 379 uncu maddesinde düzenlenen kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin ödünç verdiği şeyin kullanılmasını, bir karşılık aramaksızın belirli bir süreyle ödünç alana bırakmayı, ödünç alanın da o şeyi bizzat kullanarak belirlenmiş olan sürenin sonunda ödünç verene geri vermeyi yüklendikleri sözleşmedir.

Yine aynı Kanunun 386 ncı maddesinde düzenlenen tüketim ödüncü sözleşmesi ise ödünç verenin bir miktar paranın veya tüketilebilen misli bir şeyin kullanılmasını sağlamak üzere ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda geri vermeyi üslendiği sözleşmedir.

Dolayısıyla, kullanım ödüncü sözleşmesi kapsamında verilen şeylerin, mülkiyeti ödünç alana devredilmezken, tüketim ödüncü sözleşmesi kapsamında verilen şeylerin ise mülkiyeti ödünç alana devredilmektedir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye' de gerçekleştirilen teslim ve hizmetlerin, katma değer vergisinin konusunu teşkil edeceği belirtildikten sonra, 2 nci maddede teslim, bir mal üzerindeki tasarruf etme hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya onun adına hareket edenlere devredilmesidir. Bir malın alıcı veya onun adına yetkili olanların gösterdiği yere veya kişilere tevdii de teslim hükmündedir. Ayrıca malın alıcıya veya onun adına hareket edenlere gönderilmesi halinde, malın nakliyesinin başlatılması veya nakliyeci ile sürücüye tevdi edilmesi de mal teslimi sayılmıştır.

Bu açıklamalar ışığında, teslim işleminin katma değer vergisine tabi tutulabilmesi için, teslime konu mal üzerindeki tasarruf hakkının, diğer bir ifadeyle mülkiyet hakkının karşı tarafa geçirilmesi gerekmektedir.

Yukarıda yer alan yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda; Katma Değer Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde teslim, mal üzerindeki tasarruf etme yani mülkiyet hakkının başkasına devredilmesi olduğundan bir malın kullanım amacıyla ödünç olarak verilmesi teslim sayılmayacaktır.

Ancak, ödünç olarak verilen malların aynen değil de, aynı veya benzeri vasıfta mallar olarak geri alınması şeklinde ortaya çıkan tüketim ödüncü sözleşmesine dayalı işlemlerde, ödünç olarak verilen malların tasarruf hakkı devredilmektedir. Bu durumda, Borçlar Kanununun 386 ilâ 392 nci maddelerinde düzenlenmiş olan tüketim ödüncü sözleşmesine dayalı olarak ticari, sınai, zirai veya serbest meslek faaliyeti çerçevesinde teslim edilen mallar için katma değer vergisi hesaplanması gerekmektedir.

Bu nedenle, şirketinizce müşterilere ödünç plastik hammaddesi verilmesi kullanım amacına yönelik olmayıp, tüketim amacı taşıdığından mülkiyetin devri ve dolayısıyla tasarruf hakkı ödünç alana geçmektedir. Bu itibarla, ödünç olarak verilecek hammaddelerin katma değer vergisi hesaplanmak suretiyle teslim tarihinden itibaren azami yedi gün içerisinde düzenlenecek fatura ile belgelendirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, ödünç olarak verilecek malların sevkiyatı esnasında, malları taşıyan veya taşıttıran tarafından sevk irsaliyesi düzenleneceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.