AHMET BARLAK MUHASEBE FORUMU

Orjinalini görmek için tıklayınız: Masraf yansıtmasında KDV
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Masraf yansıtmasında KDV
Onur Elele | 11/11/2012 | (Yazarın tüm makaleleri ) 

Masraf yansıtması vergi mevzuatında açıkça düzenlenmiş bir konu değildir. Daha çok uygulamada karşılaşılan sorunlara çözüm bulunması amacıyla idarenin vermiş olduğu özelgelerle çerçevesi çizilmiştir.

Muhtelif sebeplerle, yapılan harcamaların ilgili harcamadan faydalanan kişiler arasında paylaşımı amacıyla masraf yansıtması faturaları düzenlenmektedir.

Sıklıkla karşılaşılan uygulaması, taraflar arası sözleşmenin ifasından kaynaklanan bir takım mali yükümlülüklerin diğer sözleşen tarafından üstlenilmesinin taahhüt edilmesi halinde, harcamayı yapan tarafın adına düzenlenen gider faturasını bire bir olarak karşı tarafa fatura etmesidir.

Bu tür durumlarda KDV hesaplanmasının gerekli olup olmadığı tereddüt oluşturabilmektedir.

KDV’nin konusu

Ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler; her türlü mal ve hizmet ithalatı ve kanunda ayrıca tadadi olarak sayılan bazı teslim ve hizmetler KDV’nin konusunu oluşturmaktadır.

Dolayısıyla; muhatabına fatura düzenlenerek masraf yansıtması yapılan durumlarda KDV hesaplanmasının gerekli olup olmadığının değerlendirmesinin yapılabilmesi için öncelikle masraf faturası düzenleyen kişi tarafından yansıtma yapılan kişiye ayrıca bir mal teslimi ya da hizmet ifasının yapılıp yapılmadığı tespit edilmelidir.

Masraf yansıtmasının KDV’nin konusuna girebilmesi için, yapılan işlemin ticari, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Sadece para hareketlerinden kaynaklanan işlemlerin bu çerçevede değerlendirilmemesi ve KDV’nin konusu harici kalması gerekir.

Herhangi bir işlem, kar arayış beklentisiyle zarar riski de göz önünde bulundurularak gelir elde etme amacıyla gerçekleştirilmiyorsa, bu işlem ticari bir işlem olarak görülmemelidir. Ticari işletme bünyesinde gerçekleştirilmiş olsa dahi, bu nitelikte olmayan işlemleri KDV’nin konusu dışında bırakmak lazım gelir. 

Nitekim, yapılan işlem kar arayış beklentisiyle zarar riski de göz önünde bulundurularak gelir elde etme amacıyla gerçekleştirilmiş bir işlem değilse, sonuçta işletme tarafından yaratılan bir katma değer de bulunmayacaktır.

Masraf yansıtması yapılırken ilave bir bedel talep edilmemesi, yapılan harcamanın birebir gerçek muhatabına yansıtılması, yapılan işlemin gelir elde etme amacıyla gerçekleştirilmediğine karine oluşturmaktadır.

Ayrıca bedel varsa

Masraf yansıtması sırasında yapılan harcamanın üzerine belli bir bedel ilave edilerek gerçek muhatabına fatura düzenleniyorsa burada farklı bir durum vardır. Masraf yansıtmasının ayrıca bir hizmet ifası içermediğine ilişkin yukarıda yaptığımız açıklamalar bu durumda geçerliliğini kaybedecektir.

Harcamayı bizzat yapan kişinin ilgili harcamayı gerçek muhatabına aktarırken ayrıca belli bir bedel talep etmesi ifa edilmiş bir hizmetin varlığına da delalettir. Bu durumda KDV hesaplanması gerekmektedir.

KDV matrahı ifa edilen hizmetin bedelidir. İfa edilen hizmetin karşılığı sadece aradaki fark tutar kadar olabileceği gibi duruma göre faturalanan bedelin tamamı da olabilir.

Fatura düzenlenmesi

Vergi Usul Kanunu uyarınca üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

VUK’da faturanın tanımı, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen vesika olarak belirtilmiştir.

Kanunda masraf yansıtma faturası olarak ayrıca bir fatura türü tanımlanmamıştır. Kanunda sayılan diğer tevsik edici belgeler arasında da masraf yansıtmasında kullanılabilecek bir belgeye yer verilmemiştir.

Ancak vergi idaresi tarafından verilen özelgelerde masraf yansıtması yapılan durumlarda fatura düzenlenmesi gerektiği belirtilmektedir. Uygulamada yansıtmaların dekont ile belgelendirildiği de görülmektedir. Ancak bankalar dışındaki mükelleflerin masraflarının dekont ile aktarılmasına müsaade eden yasal bir düzenleme bulunmadığından bahisle özelge açıklamalarında dekont düzenlenmesine cevaz verilmemektedir.

KDV’li masrafların yansıtılması

Yansıtılacak masrafın KDV’ne tabi bir işlemden kaynaklanmış olması halinde KDV tutarı da yansıtma faturasında gösterilmelidir.

Masrafın yansıtıldığı kurumun ilgili KDV tutarını indirim konusu yapabilmesi için bu gereklidir. Zira KDV Kanunu uyarınca mal ve hizmetlere ait KDV, alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilmektedir.

KDV’siz masrafların yansıtılması

KDV’nin konusuna girmeyen veya vergiden müstesna olan masrafların yansıtılmasında özellikli bir durum yoktur. Katma değer vergisi ödenmeden yapılan harcamanın bir kısmının veya tamamının ilgili kişiye aktarımı sadece ilgili tutarı ihtiva eden fatura düzenlenmesi suretiyle yapılmalıdır.

Sözleşmeye ilişkin damga vergisi yükümlülüğünün karşılanması konusunda; taraflardan birinin damga vergisinin tamamını beyan ederek ödemesi; karşı tarafın payına düşen kısmının ise ödeyen kişi tarafından ilgilisine fatura edilmesi bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Damga vergisinin kendisi KDV’ye tabi olmadığı için sözleşme uyarınca damga vergisi maliyetini üstlenen sözleşene ilgili tutarın yansıtılması da KDV’ye tabi bir işlem olmayacaktır. Bu durumda ilgilisine KDV ihtiva etmeyen fatura düzenlenmesi yeterli olacaktır.

İndirilemeyen giderler

Kanunen kabul edilmeyen giderlerin gerçek muhatabına yansıtılmış olması ilgili giderin niteliği değiştirmez. Yapılan harcama kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmalıdır.

Örneğin; Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu uyarınca, taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri hariç, otomobillerden alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamamaktadır.

Dolayısıyla; sahip olduğu otomobili kiralayan şirketinin ödemiş olduğu motorlu taşıtlar vergisi veya kiracıların kusurlarından kaynaklanan muhtelif cezalara ilişkin ödemeler, muhatabına yansıtılmış olsa dahi, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacaktır. Diğer taraftan, söz konusu ödemelerin kiracılara yansıtılması durumunda kiracıdan yapılan tahsilatın gelir olarak kurum kazancına dahil edilmesi gerekecektir.

Özelgeler

Vergi idaresinin yaklaşımı da yukarıda yapılan açıklamalara paraleldir. Yapılan harcamanın kendisinin KDV’ye tabi olmadığı hallerde, harcamanın ilgilisine yansıtılması sırasında da KDV hesaplanmasına gerek olmadığı, KDV’ye tabi bir harcama yapıldığında ise yansıtma faturasında da ödenen KDV’ye yer verilmesi gerektiği verilen özelgelerde ifade edilmektedir.

Özelgelerde altı çizilen husus yansıtmanın bire bir yapılmış olması, ayrıca bir bedel talep edilmemiş olmasıdır. Masraf yansıtması sırasında masraf tutarını aşan bir bedel tahsil edilmesi halinde aşan kısım ayrı bir hizmet ifası karşılığı olarak görülmekte ve aşan kısım üzerinden KDV hesaplanması gerektiği ifade edilmektedir.

Özelgeye konu olmuş kimi masraf yansıtma işlemlerine örnek oluşturması amacıyla aşağıda yer verilmiştir:

… müşterilerle yapılan sözleşmelere ait aslı vergiye tabi olmayan damga vergisinin bire bir olarak yansıtılması işlemi katma değer vergisine tabi değildir. Ancak bu aktarma sırasında masraf tutarını aşan bir bedel tahsil edilmesi halinde bu aşan kısım üzerinden genel oranda (%18) KDV hesaplanması gerekmektedir… (25.02.2009 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01.4.1782 sayılı özelge)

… vadeli mal alımlarında müşterinizden banka teminat mektupları alındığı; bazı durumlarda aranızda yapılan anlaşma gereği müşterilerinizin ödediği teminat mektubu komisyonlarının şirketiniz tarafından karşılandığı, söz konusu komisyon masraflarının şirketinize yansıtılması sırasında komisyon bedeli üzerinden katma değer vergisi hesaplanıp hesaplanmayacağı konusunda bilgi talep edildiği anlaşılmıştır. Buna göre, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına girmesi nedeniyle katma değer vergisinden müstesna olan teminat mektubu komisyon bedellerinin müşterinizce şirketinize birebir yansıtılması işlemi katma değer vergisine tabi bulunmamaktadır… (01.06.2007 tarih ve B.07.1.GİB.0.01.54/5401-3058/50358 sayılı özelge)

… finansal kiralamaya konu mallara ait, sigorta prim bedelleri, emlak ve motorlu taşıtlar vergileri ve trafik para cezaları ile köprü veya otoyol kaçak geçiş cezaları bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden bu tutarların birebir kiracıya yansıtılması işleminde KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, bu aktarma işleminde masraf tutarını aşan bir bedel tahsil edilmesi halinde, aşan kısım üzerinden genel oranda (%18) KDV hesaplanacaktır… (06.07.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK6-2075/9284 sayılı özelge)

 
Sezai MANDAL
Yeminli Mali Müşavir
Mercek Denetim A.Ş.
 DAMGA VERGİSİ YANSITILMASINDA KDV UYGULANIR MI?







Tarih: 11.10.2007

 
 
 

I- GİRİŞ

Yazımızın ana konusunu damga vergisinin diğer tarafa yansıtılması halinde KDV uygulanıp uygulanmayacağı hususu oluşturmaktadır. Zira damga vergisinin, ödeyen mükellef tarafından karşı tarafa yansıtılmasında farklı uygulamalar yapıldığı hatta herkesçe bilinen büyük firmaların dahi bu hatayı yaptıkları görülmektedir. 


II- KARŞI TARAFA AİT OLAN DAMGA VERGİSİ VE GİDERLERİN YANSITILMASININ KATMA DEĞER VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU  

Şirketlerde masraf yansıtılması, uygulamada karşılaşılan durumlar­dan biridir. Masraf yansıtılması, faturadaki muhatabın yanlış olmasından veya sözleşmelerden kaynaklanan mal ya da hizmet bedelinin muhatabına intikali şeklinde olmaktadır. 

Masraf yansıtılması genellikle yansıtan tarafından diğer taraf adına fatura düzenlenerek yapılmakta ve düzenlenen faturada KDV uygulanıp uygulanmayacağı uygulamada tartışmalara yol açmaktadır. 

Yansıtma faturasında, yansıtmaya konu mal ve hizmet için KDV hesaplanmışsa, aynı tutar üzerinden düzenlenen faturada KDV hesaplanmasında bir sorun yoktur.

Şirketlerin diğer bir şirket için katlandığı masrafların üzerine cüzi bir kazanç ilave etmesi halinde bu durum müstakil bir hizmet ya da aracılık hizmeti olarak telakki edilir ve fatura bedeline KDV ilave edilmesi gerekir.

Masraf yansıtılmasında her bir olayı bağlı olduğu koşullara göre değerlendirmek gerekir. Burada genel prensip masraf için KDV ödenmişse bu masraf aktarımı için KDV hesaplanmalı, aksi durumda yani KDV uygulanmayan ya da vergiden istisna bir işlemden doğmuşsa KDV hesaplanmamalıdır.

İstisna kapsamında temin edilen mal ve hizmetlerin diğer tarafa yan­sıtılması amacıyla düzenlenen faturaların KDV’siz şekilde olması gerekir. Çünkü muhatap firma mal veya hizmeti kendisi temin etse idi KDV yüklenmeyecekti. Öyleyse araya başka bir firmanın girmesi durumu değiştirmemelidir.

İstisna kapsamındaki hizmeti, fatura kesenin bizzat yapmamış olması istisnanın uygulanmasına engel değildir.


Konumuzla alakalı 11 nu­maralı KDV Genel Tebliği’nin (D. Taşımacılık İstisnası) bölümünün 2. maddesi aşağıdaki gibidir.

“2- İstisna kapsamına giren taşıma faaliyetlerinin tamamının veya bir kısmının başka taşımacılara yaptırılması halinde, gerek taşıma işini yaptıran, gerekse ikinci derece yüklenici olarak fiili nakliyeyi gerçekleştiren firmanın bu faaliyetleri istisna kapsamına girdiğinden her iki faaliyet de vergiye tabi olmayacaktır.” Ancak ikinci derece yüklenicinin taşıma faaliyetinin Türkiye içinde başlayıp bitmesi halinde bu işlerin vergiye tabi olacağı açıktır.

Görüldüğü üzere Tebliğ’de istisna kapsamında hizmeti veren ile işi yaptıranın faaliyetlerinin vergiye tabi olmayacağı açıkça ifade edilmiştir.  


III- DAMGA VERGİSİ YANSITILMASI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER 

Mükellefler, Maliye Bakanlığı’ndan veya Maliye Bakanlığı’nın bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından açık olmayan ve uygulamada şüpheye düştükleri konular hakkında yazılı açıklama isteyebilirler.

Yetkili makamlar yazı ile istenecek izahatı “yazı ile veya sirkülerle” cevaplamak mecburiyetindedirler. 

Sadece başvuru yapan mükellefe yazı ile gönderilen cevaplar “mukteza” veya “özelge” olarak adlandırılmaktadır.

2000 yılında damga vergisine KDV uygulanıp uygulanmayacağına yönelik bir soruya, İstanbul Defterdarlığı Katma Değer Vergisi Gelir Müdürlüğü KDV uygulanacağı yönünde  görüş bildirmiştir (1).

Maliye önceleri yukarıda metni verilen Özelge’deki gibi damga vergisi yansıtılmasının KDV’ye tabi bir işlem olduğu yolunda görüşler vermekte iken daha sonra görüş değiştirerek damga vergisi yansıtmalarında KDV aranmaması gerektiğini kabul etmiştir.

Söz konusu Gelirler Genel Müdürlüğü’nce düzeltilen Özelge metni halen İVD Başkanlığı’nın internet sitelerinde yer almakta olup aşağıdaki gibidir.
 

“İLGİ: 18.08.2000 tarih, 3-440 varide ile kayıtlarımıza giren dilekçeniz.

İlgide kayıtlı yazınızda, şirketinizin alüminyum doğrama, ısı cam, cam cephe ve cephe giydirme imal ve montajı işleri ile iştigal etmekte olduğu, bir anonim şirket ile şirketin fabrika binasının sosyal tesis ve idare blokunun yapılmasına dair taşeron sözleşmesi yaptığınız, sözleşmeye esas damga vergisi tutarının taraflarca eşit olarak ödeneceği, işveren damga vergisini yatırdıktan sonra taşerona payına düşen tutarı (%50 oranında) fatura edeceğine dair bir ibare bulunduğu, bu ibareye karşılık karşı tarafın firmanıza damga vergisi tutarını fatura edip KDV hesaplandığı belirtilmekte olup, damga vergisine KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı hususunda görüş sorulmaktadır. 

3065 sayılı KDVK’nın 1/1. maddesine göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV’ye tabi bulunmaktadır. 

Kanun’un 10. maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği 24/b maddesinde ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların 24/c maddesinde ise vade farkı, fiyat farkı, prim gibi ödemelerin matraha dahil olan unsurlardan olduğu belirtilmiştir. 

Aynı Kanun’un 20. maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu belirtilmiş, bedel deyimi ise aynı maddenin ikinci fıkrasında tanımlanmıştır. Buna göre, bedel deyimi malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade etmektedir. 

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre damga vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir. Birden fazla kişi tarafından imzalanan kağıtlarda genel kural olarak imza sahiplerinin hepsi birden vergiden müştereken ve müteselsilen mükellef ve sorumlu olurlar. 

Bunun yanında, yine aynı kanunun 18 ve 22. maddeleri kapsamında yayımlanan 12 ve 16 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliğlerine göre damga vergisinin makbuz karşılığı ödenmesinde iki tarafa ait verginin tamamından vergi dairesine karşı sadece makbuz karşılığı ödeme usulüne tabi olanlar beyan ederek ödemekten sorumlu olacaklardır. 

Anonim şirketler müsaade kapsamı dışında kalan kişilerle birlikte imzaladıkları kağıtların damga vergisini makbuz mukabili ödeme mükellefiyetleri bulunmaktadır. 

Diğer taraftan, Borçlar Kanunu’nun 146/1. maddesinde borcun mahiyetinde aksi çıkarılmadıkça müteselsil borçlulardan her birinin, borcun eşit birer hissesini üzerine almaya mecbur olduğu; hissesinden fazla ifada bulunanın, diğer borçlulara bu fazla kısım için rücu edebileceği belirtilmiştir. 

Buna göre, şirketinizin anonim şirketle yapmış olduğu taşeron sözleşmesi üzerinden bu şirket tarafından ödenen damga vergisinin yarı payı firmanıza ait bir gider olduğundan masraf aktarımı olarak KDV’ye tabi tutulması gerekir.” 
 


İstanbul Defterdarlığı’nın 27.09.2000 tarih ve 5182 sayılı Muktezası’nda damga vergisi yansıtma işleminin KDV’ye tabi olduğu görüşü, Gelirler Genel Müdürlüğü’nün aşağıda metnini verdiğimiz yazısı ile değiştirilmiştir (2).


“İlgide kayıtlı yazınız eki İliniz Yakacık Vergi Dairesi mükelleflerinden Şenyuva Alüminyum San. ve Tic. Ltd. Şti’ye verdiğiniz 27.09.2000 gün ve 5182 sayılı Özelge ve ekleri incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 3065 sayılı KDVK’nın 1/1. maddesine göre, ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamındaki teslim ve hizmetler katma değer vergisinin konusuna girmektedir.


Bu hüküm gereğince, mükelleflerin masraf aktarması işlemleri, bir finans hizmeti olarak katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. Ancak aktarılan masrafların katma değer vergisine tabi olmayan işlem bedellerine ait olması halinde, masraf aktarımı için de katma değer vergisi uygulanmamaktadır.


KDVK’nın 17/4-g maddesinde, damga pulu teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.


Buna göre, özelge tayin ettiğiniz limited şirketin, bir anonim şirket ile yapmış olduğu taşeron sözleşmesine ilişkin olarak anonim şirket tarafından ödenen damga vergisi tutarının sözleşme uyarınca yarısının fatura ile limited şirkete yansıtılması işleminde KDV uygulanmasına gerek bulunmamaktadır.”


Görüldüğü üzere İstanbul Defterdarlığı’nın 27.09.2000 tarih ve 5182 sayılı Muktezası’nda, KDVK’nın 17/4-g maddesinde, damga pulu teslimlerinin KDV’den istisna olduğu hükmünün dikkate alınmaması hatalı görüş verilmesine sebep olmuştur.


 

IV- SONUÇ

Yapılan izahatlar ışığında, yapılan giderlerin asıl muhatabına yansıtılmasında KDV uygulanıp uygulanmayacağına masrafı doğuran işlemin KDV’ye tabi olup olmadığına göre karar verilmelidir.

İşletmelerin diğer bir işletme için katlandığı masrafların üzerine cüzi de olsa bir kazanç ilave edilmesi halinde bu durum müstakil bir hizmet ya da aracılık hizmeti olarak telakki edilir ve fatura bedeline KDV ilave edilmesi gerekir.

Aktarılan veya yansıtılan masrafların katma değer vergisine tabi olmayan veya istisnadan kaynaklanan işlem bedellerine ait olması halinde ve damga vergisine yönelik masraf aktarımında KDV uygulanmamalıdır.

Bir konuda yetkili makamlar tarafından verilen görüşler değiştiğinde, ortadan kalkan görüşe ilişkin özelge, genelge veya sirkülerin web sitelerinden kaldırılması ya da son görüşle ilgili şerh konulmasının mükelleflerin hatalı ya da farklı işlem yapmalarına yol açılmaması yönünden yararlı olacağını düşünmekteyiz.



DİPNOTLAR
(1)         İstanbul Defterdarlığı KDV Gelir Müd.’nün 27.09.2000 tarih ve KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.16.10.25-23074/5182 sayılı Özelgesi.

(2)         Mehmet MAÇ, KDV Uygulaması (5)  (6 .10 .5 . Damga Vergisi Yansıtılması)

 


NOT: Bu makale Yaklaşım Dergisinde (Ekim 2007, Sayı: 178) yayınlanmıştır.


 

Kaynak: www.MuhasebeTR.com 
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır .)