AHMET BARLAK MUHASEBE FORUMU

Orjinalini görmek için tıklayınız: hem mal aldığı hem de mal sattığı şirketlerin carisi tek hesapta izlenmez
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Değerli okurlarım, son yazılarımda Maliye Vergi Müfettişlerince yapılan denetimlerde en çok ceza kesilen hususlara değindim. Bu yazımda da bizi en çok şaşırtan ve inceleme tutanağına konu olan bir hususa değineceğim.

Çoğu şirket hem mal aldığı hem de mal sattığı şirketlerin carisini genelde tek hesapta izlemektedir. Örneğin (A) şirketinden hem mal alıyorsak hem de mal satıyorsak bu şirketin carisi genelde ya tek başına 120 hesapta yada 320 hesapta takip edilmektedir. Maliye müfettişleri bu durumu eleştirmekte ve tek düzen muhasebe hesap planına uyulmadığı gerekçesiyle 2014 yılı için 4.400,00 TL usulsüzlük cezası kesmektedirler.

Peki böyle bir cezaya muhatap kalınmaması için ne yapılması gerekiyor? Elbette hesapları tek bir hesapta değil ayrı ayrı 120 ve 320 nolu hesaplarda izlemek gerekiyor. Ancak bir yöntem daha var. O da, cari hesap sözleşmesidir. Zira, her iki şirketin kendi aralarında yapacağı cari hesap sözleşmesi ile bu cezanın önüne geçilebilecektir.

Aşağıda örnek bir cari hesap sözleşmesi yer almaktadır.

PROTOKOL

Bir tarafta …………… adresinde mukim ………………LTD.ŞTİ. (bundan böyle …… olarak anılacaktır), diğer tarafta …….. adresinde muhkim……….. LTD.ŞTİ. (bundan böyle…..olarak anılacaktır) aşağıdaki şekilde anlaşmaya varmışlardır:

1. Taraflar ticari ilişkilerinde karşılıklı olarak birbirlerine mal ve hizmet satmakta ve mal ve hizmet almaktadırlar. Taraflar aralarındaki ticari ilişkinin tek cari hesap kaydında tutulması, tek carinin hem alım hem satım işlemlerinde kullanılmasında mutabıktırlar.

2. Taraflar yıl içinde, cari hesapta fatura bazlı mahsuplaşma yapılacağını, mahsup yöntemi ile cari hesabın düzenleneceğini, mahsup işlemi için yazılı imzalı beyan yahut virman yahut başkaca bir kabul onay beyanının ayrıca gerekli olmadığını kabul ve beyan ederler.

İş bu protokol …….. tarihinde 2 madde, 1 sayfa ve 2 nüsha olarak tanzim edilmiş ve birer nüshaları taraflara teslim edilmiştir. İş bu protokolden kaynaklı ihtilaflarda …… Mahkeme ve İcra Daireleri yetkilidir.


………………………… LTD.ŞTİ. …………………………………LTD.ŞTİ. 

KAYNAK: MuhasebeTR.com
“T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Usul Müdürlüğü

Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/Mük-257 12.06.2007*4610

Konu : Hem alış hem de satış yapılan müşterilerle 8.000.00 YTL üzerindeki tutarların mahsuplaştırma yapılıp yapılamayacağı

İlgi dilekçenizden ……………. Vergi Dairesi Müdürlüğünün ………… vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, tekstil ürünleri toptan alım satımı işi ile iştigal ettiğiniz, bazı firmalardan hem mal alışı hem de mal satışı yaptığınız, bu firmalarla 8.000,00 YTL üzeri tevsik kapsamındaki tutarları, ilgili firmadan olan alacağınıza karşılık aynı firmaya olan borçlarınızla cari hesap mahsuplaştırması şeklinde ödenip ödenemeyeceği hususunda başkanlığımız görüşünü talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Bakanlığımıza, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak tahsilât ve ödemelerin tevsik zorunluluğunun kapsamı, işlem tutarı, başlangıç tarihleri ve uygulanma esasları yayımlanan 320, 323, 324, 332 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde düzenlenmiştir.

Söz konusu tebliğlerde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere;

Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 10.000.000.000-Türk Lirasını aşan tahsilat ve ödemelerinin ( 1.5.2004 tarihinden sonra 8.000.000.000-TL aşan tutarlar) banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki zorunludur. Tespit edilen tutarın altında kalan tahsilât veya ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracılığıyla yapılması ihtiyaridir.

Yine;

Tespit edilen tutarı aşan avansların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.

İşletmelerin kendi ortakları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı 8.000-YTL’yi aşması halinde de tahsilat ve ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.

8.000,00-YTL’yi aşan mal ve hizmet bedelinin farklı tarihlerde ödenmesi halinde de her bir ödemenin tahsilât ve ödemenin yapılacağı kurumlarca düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.

VUK ’nun Mük. 257’nci maddesindeki yetkiye dayanılarak 320-323-324 no.lu genel tebliğlerle yapılan düzenlemeler ile ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayların mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi amaçlanmaktadır.

Bu durumda; iki firma arasındaki emtia alış ve satışları karşılığında nakit ödeme ve tahsilat sözkonusu olmadan cari hesapların karşılıklı olarak mahsup yoluyla kapatıldığı durumda nakit bir hareketten bahsedilemeyeceğinden mahsup yoluyla kapatılan tutarların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki de zaten mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim. “

Yine İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından 2006 yılında verilmiş olan mukteza da aşağıdaki gibidir;

“T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Usul Müdürlüğü

Sayı:B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/257 05/04/2006*2621

Konu : Ayni ödemelerin VUK’nun 320-323 ve 324 Seri No.lu Tebliğlerine istinaden yapılıp yapılmayacağı hk.

Dilekçenizde; ………………..Vergi Dairesi Müdürlüğünün mükellefi olduğunuzu, şirketinizin sahibi bulunduğu iki adet un fabrikasında üretilen unu imalatçı ve ihracatçı sıfatıyla iç piyasaya sattığınızı, aynı zamanda gümrük beyannamesi ile yürürlükteki ihracat mevzuatına uygun olarak ihraç ettiğinizi, imal ettiğiniz un talepleri karşılayamadığı dönemlerde diğer un fabrikalarından un satın aldığınızı ve karşılığında buğday satışı yaptığınızı, bu türlü satılan mal karşılığında, mal satın alınması şeklindeki ticari işlemlerde finansal hareket olmadığı için V.U.K.’nun 320, 323 ve 324 Sıra No.lu Genel Tebliğleri kapsamında nakit ödeme ve tahsilatın söz konusu olmadığını, söz konusu cari hesapların karşılıklı mahsup yolu ile kapatıldığını belirterek, şirketiniz tarafından yapılan bu işlemin tebliğlere aykırı olup olmadığı hususunu sormaktasınız.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Bakanlığımıza, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilât ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğunun kapsamı, işlem tutarı, başlangıç tarihleri ve uygulanma esasları yayımlanan 320-323-324 nolu VUK tebliğlerinde düzenlenmiştir.

Söz konusu tebliğlerde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere;

Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 10.000.000.000.-Türk Lirasını aşan tahsilât ve ödemelerinin ( 1.5.2004 tarihinden sonra 8.000.000.000TL. aşan tutarlar) banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki zorunludur. Tespit edilen tutarın altında kalan tahsilât veya ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracılığıyla yapılması ihtiyaridir.

Yine;

Tespit edilen tutarı aşan avansların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.

İşletmelerin kendi ortakları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı 8.000.-YTL’yi aşması halinde de tahsilât ve ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.

8.000.000.000.-TL. aşan mal ve hizmet bedelinin farklı tarihlerde ödenmesi halinde de her bir ödemenin tahsilat ve ödemenin yapılacağı kurumlarca düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.

VUK’nun Mük.257’nci maddesindeki yetkiye dayanılarak 320-323-324 nolu genel tebliğlerle yapılan düzenlemeler ile ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayların mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi amaçlanmaktadır.

Dilekçenizde bahsedildiği üzere; iki firma arasındaki emtia alış ve satışları karşılığında nakit ödeme ve tahsilât sözkonusu olmadan cari hesapların karşılıklı olarak mahsup yoluyla kapatıldığı durumda finansal bir hareketten bahsedilemeyeceğinden mahsup yoluyla kapatılan tutarların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki de zaten mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan; mal aldığınız firmalar hakkında SMİYB kullandığı veya düzenlediği konusunda herhangi bir rapor veya olumsuz bir tespit olmaması, diğer bir ifade ile müteselsil sorumluluk uygulamasını gerektiren bir durum bulunmaması halinde alınan mal bedellerinin mal karşılığı ödenmesi tek başına iadeye engel teşkil etmemektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim. “

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından 2007 yılında verilmiş olan mukteza da yukarıda aktarılan muktezalar ile aynı paraleldedir;

“T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
İlgili Kanun : Vergi Usul Kanunu
İlgili Madde : VUK Md.257 Gt 320,323,324
İlgili Birim : Usul Müdürlüğü
Özelge Tarihi : 15.03.2007
Özelge Sayısı : 1401

Konu: İşletmelerde nakit hareketlerinde ispat edici belgeler hk.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, tekstil sektöründe yaptığınız alım satımlarda genellikle cari hesap olarak alıcı ve satıcı firmalarla ticari işlemlerinizi sürdürdüğünüzü, zaman zaman cari hesap mahsuplaşmasının söz konusu olduğu, herhangi bir finansal hareket olmamasına rağmen tevsik zorunluluğuna uyma konusunda tereddüt yaşadığınızı belirterek tarafınıza bilgi verilmesi istenilmektedir.

Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Bakanlığımıza, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilât ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir. Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğunun kapsamı, işlem tutarı, başlangıç tarihleri ve uygulanma esasları yayımlanan 320-323-324 No.lu VUK Tebliğlerinde düzenlenmiştir. Söz konusu tebliğlerde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere; Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 10.000.000.000.- Türk Lirasını aşan tahsilât ve ödemelerinin (01.05.2004 tarihinden sonra 8.000.000.000 TL. aşan tutarlar) banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki zorunludur. Tespit edilen tutarın altında kalan tahsilât veya ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracılığıyla yapılması ihtiyaridir. Yine; Tespit edilen tutarı aşan avansların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.

İşletmelerin kendi ortakları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı 8.000.- YTL.’yi aşması halinde de tahsilât ve ödemelerin banka veya özel finans kurumaları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur. Ticari işlemlerinizi sürdürdüğünüz alıcı veya satıcı firmalarla cari hesap mahsuplaşması olması durumunda finansal bir hareketten bahsedilemeyeceğinden mahsup yoluyla kapatılan tutarlar içinde banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki de mümkün bulunmamaktadır.

Cari hesap mahsuplaşması sonucu oluşacak artı veya eksi bakiyenin oluşması ve bunun belirtilen haddi aşması halinde bunun banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur. Ancak, cari hesap mahsup işlemlerinde vergilendirme döneminin geçirilmemesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim. “

İdare tarafından verilmiş muktezalardan da görüleceği üzere, ticari işlemler dâhilinde yapılan cari hesap mahsuplaşmaları tevsik zorunluluğu kapsamı dışında değerlendirilmiştir.

Nakit hareketi gerektirmeyen bu işlemlerin tevsik kapsamı dışında değerlendirilmesi en doğal yaklaşımdır ki, aksi yaklaşım mahsup işlemini ortadan kaldıracaktır.
KDV İadelerinde Sorun Yaratan Cari Hesap Mahsuplaşması

Tarih: 02.04.2012

İşletmeler mal veya hizmet alım satımlarına ilişkin ödemelerini nakit,senet, çek , kredi kartı veya cari hesap şeklinde yapmaktadırlar.Karşılıklı mal veya hizmet alımının yapldığı firmalarda ise taraflar arasında bu şekilde ortaya çıkan borç alacak ilişkileri nakit,çek , senet , kredi kartı ile ödeme yerine cari hesap mahsuplaşması ile gerçekleştirilmekte; böylece tahsilat sorunuda yaşanmamaktadır.Ülkemizde grup şirketi olarak adlandırılan firmalar arasındaki alım ve satım işlemlerinde bu tür uygulama yaygın olarak kullanılmaktadır.

Halen uygulanmakta olan 6762 sayılı Eski TTK nun 8-9 ve 87-99.cu maddelerinde yer alan cari hesaplara ilişkin hükümlere, 6102 sayılı Yeni TTK’nun 8-9 ve 89-101.ci maddelerinde yer verilmiştir. Yeni TTK da ilgili madde hükümlerinde dil sadeleştirilmesi yanında,cari hesap bakiye tespitine ilşkin güvenli elektronik imzalı yazı yazılabilmesi,temerrüt faizinin %10 olarak uygulanması hükmü yerine, ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükümü eklenmiştir.

CARİ HESAP TANIMI:

İşletmenin borç ve alacak ilişkisi bulunan gerçek ve tüzel kişileri ifade eder. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 89. maddesine göre, İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir.

- Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz.

01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 Sayılı Yeni TTK nun 90.maddesi uyarınca, Türk Borçlar Kanununun 134 üncü maddesiyle 143 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere cari hesap sözleşmesinin hükümleri şunlardır: 

a) Aksi kararlaştırılmadıkça, cari hesaba alacak veya borç kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya borcu doğuran sözleşme veya işleme ilişkin dava ve savunma haklarını düşürmez. Sözleşme veya işlem iptal edilirse bunlardan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır.

b) Cari hesap sözleşmesinin yapılmasından önce doğmuş bulunan bir alacak, tarafların onayıyla cari hesaba kaydedilirse, aksi kararlaştırılmamışsa bu alacak yenilenmiş olmaz.

c) Bir ticari senedin cari hesaba kaydı, bedelinin alınmış olması hâlinde geçerli olmak şartıyla yapılmış sayılır.

d) Her hesap devresi sonunda alacak ve borcu oluşturan tutarlar birbirinden çıkarıldıktan sonra tanınan veya hükmen belirlenen bakiye, yeni hesap devresine ait bir kalem olmak üzere hesaba geçirilir; sözleşme sona ermiş veya artan tutar haczedilmiş ise onun ödenmesi gerekir. 

e) Cari hesabın alacak sütununa yazılan tutarlar için, sözleşme veya ticari teamüller gereğince, kaydolundukları tarihten itibaren faiz işler.

-TTK’nun 90 ıncı maddede öngörüldüğü şekilde cari hesaba yazılan ancak bedeli alınamayan ticari senet sahibine geri verilerek, cari hesaptan kaydı silinir.

- Taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunması, komisyon sözleşmesinden kaynaklanan ücretin ve her türlü giderin istenmesine engel oluşturmaz. 

- Takas edilemeyen alacaklarla, belirli bir amaca harcanmak veya ayrıca emre hazır tutulmak üzere teslim olunan para ve mallardan doğan alacaklar cari hesaba geçirilemez. 

-Sözleşme veya ticari teamül uyarınca, belirli hesap devreleri sonunda devre hesabı kapatılır ve alacak ile borç kalemleri arasındaki fark belirlenir.

-Hesap devresi hakkında sözleşme veya ticari teamül yoksa, her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza içeren bir yazıyla itirazda bulunmamışsa, bakiyeyi kabul etmiş sayılır. 

-TTK’nun 8.inci maddedeki şartların varlığı hâlinde, alacak ile borç kalemlerinin birbirinden çıkarılması sonucunda bulunan bakiyeye, belirlenip hesaba kaydedildiği tarihten itibaren faiz işler; bileşik faize yol açabilecek uygulama yapılamaz; bu hükme aykırı sözleşme öngörülemez.

-Taraflar, üç aydan aşağı olmamak şartıyla, diledikleri andan başlamak üzere faizlerin ana paraya eklenmesini kararlaştırabilecekleri gibi hesap devreleri ile faiz ve komisyon miktarlarını da sözleşme ile belirleyebilirler.

-TTK nun 8 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri saklıdır.

- Bütünlük ilkesi

- Cari hesaba geçirilen alacak ve borç kalemleri ayrılmaz bir bütün oluşturur. Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı veya borçlu sayılamaz. Tarafların hukuki durumunu ancak sözleşmenin sonundaki hesabın kesilmesi belirler.

Cari hesap sözleşmesi, Kararlaştırılan sürenin sona ermesi,bir süre kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması, taraflardan birinin iflas etmesi, hâllerinde sona erer. 

- Ölüm ve kısıtlılık hâlleri

-Sözleşme süreli olup da taraflardan biri bu süre içinde ölür veya kısıtlanırsa her iki taraf ve kanuni temsilcileriyle halefleri on gün önceden haber vermek şartıyla cari hesap sözleşmesini feshedebilir. Ancak, artan tutarın ödenmesi, hesabın 94 üncü maddeye göre kapatılması gereken tarihte istenebilir.

- Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya mahkeme kararıyla saptanan artan tutara ya da faiz alacaklarına, hesap hata ve yanılmalarına, cari hesabın dışında tutulması gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar.

- Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır. 

Cari heabın kesilmesi, bakiyenin istenebilir hale gelmesi ve sözleşmenin sona ermesini, cari hesabın kapatılması ise dönem sonu itibariyle C/H kapatılıp, bir sonraki döneme devreden artan tutarı gösteren cetvelin karşı tarafa gönderilmesi işlemidir. Yukarıda belirtildiği üzere, Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı veya borçlu sayılmaz.

Cari hesap sözleşmeleri uyarınca işlem yapılması halinde bu hesaba yapılacak kayıtlarının 213 sayılı VUK nu uyarırıca fatura yada fatura yerine geçen belgelerle doğruluğunun ispatı gerekmektedir.
Bilindiği üzere; 213 sayılı VUK 320, 323, 324 ve 332 sayılı genel tebliğleri ile açıklık getirilmiş ve 01.05.2004 tarihinden itibaren 8.000-TL'yi aşan tahsilat ve ödemelerini banka veya özel finans kurumları yahut PTT aracı kılınarak yapmaları ve bu kurumlarca düzenlenen hesap belgesi (dekont) veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsik etmeleri zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca 82 -84 nolu KDV genel tebliğlerinde açıklandığı üzere; çekle yapılan ödemelerde müteselsil sorumluluk uygulamasına muhatap tutulmamak için çekin tam ciro ile devredilmesi,tahsilat ve ödemelerin yukarıda yazılı kurumlar aeacılığı ile yapılması zorunluluğu getirilmiştir.

Mükellefler arasında ticari alım satım işlemlerinin cari hesap sözleşmesi uyarınca yapılması durumunda KDV iade işlemlerinde tevsik konusu ihtilaflara neden olmaktadır.İst. Vergi Dairesi Başkanlığınca konuya ilişkin verilen 12.06.2007 tarih ve 4610 sayılı özelgelede "İki firma arasındaki emtia alış ve satışları karşılığında nakit ödeme ve tahsilat söz konusu olmadan cari hesapların karşılıklı olarak mahsup yoluyla kapatıldığı durumda nakit bir hareketten bahsedilemeyeceğinden mahsup yoluyla kapatılan tutarların da banka ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsikinin mümkün bulunmamakta olduğu belirtilmiştir.

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığınca konuya ilişkin verilen 15.03.2007 tarih ve 1401 sayılı özelgede İse ,Cari hesap mahsuplaşması sonucu oluşacak artı veya eksi bakiyenin oluşması ve bunun belirtilen haddi aşması halinde bunun banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunlu olduğu, ancak, cari hesap mahsup işlemlerinde vergilendirme döneminin geçirilmemesi gerektiği belirtilmiştir.

Gelir İdaresince verilmiş özelgelerde görüleceği üzere,tarafların kendleri yada mal veya hizmet satın aldıkları firmalar hakkında müteselsil sorumluluk kapsamında herhangi bir olumsuz tespit veya rapor bulunmadıkça cari hesap sözleşmesi ile yapılan ticari işlemlerde cari hesap mahsuplaşmaları tevsik zorunluluğu kapsamı dışında değerlendirilmektedir.

KAYNAK :

1-6762 ve 6102 sayılı TTK.

Kaynak: http://www.MuhasebeTR.com 
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)