TRANSFER FİYATLANDIRMASI FORMUNUN DOLDURULMASI - Baskı Önizleme
AHMET BARLAK MUHASEBE FORUMU
TRANSFER FİYATLANDIRMASI FORMUNUN DOLDURULMASI - Baskı Önizleme

+- AHMET BARLAK MUHASEBE FORUMU (http://ahmetbarlak.com/forumm)
+-- Forum: SGK VERGİ MEVZUATI (http://ahmetbarlak.com/forumm/forumdisplay.php?fid=1)
+--- Forum: Genel Vergi ve SGK Mevzuatı (http://ahmetbarlak.com/forumm/forumdisplay.php?fid=2)
+--- Konu Başlığı: TRANSFER FİYATLANDIRMASI FORMUNUN DOLDURULMASI (/showthread.php?tid=137)



TRANSFER FİYATLANDIRMASI FORMUNUN DOLDURULMASI - Ahmet Barlak - 29.04.2015

İLİŞKİLİ KİŞİLER



(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.

Üst soy ilişkili kişiler;
şirket ortaklarının ve ortak eşlerinin
annesi
babası
sağ iseler dedesi ve ninesi

Alt Soy İlişkili Kişiler
şirket ortaklarının ve ortak eşlerinin

çocukları, torunları ve onların çocukları



a) Çocukları, babası ve annesi birinci dereceden
b) Torunları, büyükbabalar (dedeler), babaanne ve anneanne ile kardeşleri ikinci dereceden,
c) Amca, hala, dayı, teyze, yeğenler (kardeş çocukları) ve torun çocukları üçüncü dereceden,( NOT: buradaki çelişkiyi yasadan bakarak gşdermek gerekiyor )
Kan (usul - füru ve civar) hısımlarıdır.
Eşlerin herbirinin kan (usul - füru ve civar) hısımları, diğer eşin aynı derecede sıhri hısımlarıdır.





I-Kan Hısımlığı:

Kan hısımlığı başlıca iki şekilde kurulur. Üstsoy-altsoy hısımlığı ve civar hısımlığı.

a)Üstsoy-altsoy (usul ve füru) hısımlığı:

Üstsoy-altsoy hısımlığı birbirinin soyundan gelenler arasındaki hısımlıktır. Bu hısımlığa “düz hat (çizgi) kan hısımlığı” da denir.

Şahıslar arasındaki kan hısımlığının derecesi, hısımlar arasındaki doğumların sayısı ile belli olur. Burada en pratik sayma şekli hısımları birbirine bağlayan çizgileri saymaktır.

Mesela düz hat üzerinde birinci derecede hısımlık, ana-baba ile çocuk arasındadır. İkinci derecede hısımlık, büyük baba ve büyük ana ile torun arasındadır. Üçüncü derecede hısımlık ise, büyük baba ve büyük ana ile bunların füruundan (alt soyundan) ibarettir.

Civar hısımlığında ise, kavram gereği birinci derecede hısımlık söz konusu olamaz. Kardeşler arasındaki ikinci derecede bir hısımlıktır. Ancak teyze ve yeğenler arasındaki üçüncü derecede hısımlıktır. Kardeş çocukları arasında ve kardeş çocukları ile büyük amca, büyük teyze arasındaki hısımlık dördüncü derece bir hısımlıktır.

b-Civar kan hısımlığı:

Civar kan hısımlığı ortak soydan gelenler arasındadır. Örneğin kardeşler, kardeş çocukları, amca, dayı, hala, teyze arasındaki hısımlıktır. Civar kan hısımlığı, ya tam kan hısımlığıdır ya da yarım kan civar hısımlığı şeklinde ortaya çıkar. Köklerden (ana-baba) sadece biri ortak ise hısımlık “yarım kan civar hısımlığı” dır. Ana bir kardeşler, baba bir kardeşler arasında hısımlık böyledir. Ortak kökleri her ikisi de aynı ise “tam kan civar hısımlığı”söz konusu olur. Burada iki veya daha fazla kimse aynı ana-babada gelmektedir.

II-Sıhri hısımlık:

Medeni Kanun’un 18. maddesi sıhri hısımlığı düzenlemiştir. Buna göre; karı ve kocadan her birinin kan hısımları diğerinin aynı derecede sıhri hısımları olur.
Evlenmenin zevaliyle sıhri hısımlık zail olmaz. Bu hısımlık temelini evlenme akdi ile doğan bir aile ilişkisinden alır.

Sıhri hısımlık, eşlerden birinin, diğerinin kan bağı ile veya evlatlık ilişkisi ile bağlandığı hısımları arasındaki ilişkidir.

Sıhri hısımlığın doğmasında, diğer bir eşin bağlı olduğu hısımlarına (sahih) düzgün veya (gayri sahih) düzgün olmayan nesep bağı ile bağlanmış olması önem taşımaz.

Karı kocadan birinin kan hısımları diğerinin aynı derecede sıhri hısım olur.



Koray ATEŞ
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
E. Öğretim Görevlisi
korayates@muhasebetr.com





Transfer Fiyatlandırması Formunun Doldurulması
Tarih: 11.04.2011
GİRİŞ
Kurumlar Vergisi Beyannamesinin beyan dönemlerinde şirkete bağlı ve bağımsız muhasebecileri bekleyen önemli bir sıkıntı da Kurumlar Vergisi Beyannamesinin eklerinden biri olan Transfer Fiyatlandırması ve Örtülü Sermaye formunun nasıl sağlıklı bir şekilde doldurulacağı sorunudur.Bu çalışmada transfer fiyatlandırması ve örtülü sermayeyi teorik anlatmaktan ziyade formun nasıl doldurulacağı hususuna değinilmiştir.

I-TRANSFER FİYATLANDIRMASI KAPSAMINDAKİ İLİŞKİLİ KİŞİLERE İLİŞKİN BİLGİLER




Yurt İçinde Bulunan İlişkili Kişi Adı-Ünvanı Vergi Kimlik No/T.C. Kimlik No Yurt Dışında Bulunan İlişkili Kişi Adı-Ünvanı İlişkili Kişinin Bulunduğu Ülke
1.
2.
3.
4.
5.


Yukarıdaki tabloda şirket yetkilisi öncelikle ilişkili kişileri tespit etmelidir. İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Bunlar tespit edildikten sonra tabloya bu kişi ve firmaların adı ve unvanları istenilen şekilde yazılır.

II-İLİŞKİLİ KİŞİLERLE GERÇEKLEŞTİRİLEN TRANSFER FİYATLANDIRMASINA İLİŞKİN İŞLEMLER




Alım
(YTL) Satım
(YTL)

Varlıklar
1. Hammadde-Yarı Mamul
2. Mamul-Ticari Mallar
3. Gayri Maddi Haklar/Varlıklar (Edinilen veya kullanılan)
4. Kiralamalar
5. Diğer (Belirtiniz)
Hizmetler
6. İnşaat-Onarım-Teknik
7. Araştırma ve Geliştirme
8. Komisyon
9. Diğer (Belirtiniz)
Mali İşlemler
10. Ödünç Para/Kredi- Faiz 331 bakiye faiz 131 bakiye faiz
11. Gayri Nakdi Krediler
12. Mevduat/Repo-Faiz
13. Vadeli İşlemler (Türev ürünler)
14. Menkul Kıymetler
15. Sigorta
16. Diğer (Belirtiniz)
Diğer İşlemler
17. İkramiye ve Benzeri Ödemeler
18. Grup İçi Hizmetler
19. Diğer (Belirtiniz)
Yapılan İşlemlerin Toplamı



Yukarıdaki tabloda 1,2,3,4, ve 5 nolu satırların olduğu kısımların alım sütunu bölümüne ilişkili kişilerden alınan hammadde –yarı mamul, mamul ticari mallari gayrimaddi haklar, kiralamalar ve 5 nolu satıra da bunların dışında kalan diğer alımlar KDV hariç tutarları ile yazılacaktır. Örneğin (A) şirketi ortağı olan (B) şirketinden KDV hariç 2010 yılı boyunca 125.000 TL’lik ticari mal aldıysa 2. satırın alım kısmına 125.000 TL (Tüm rakamlar KDV hariç olmalı) yazmalı. Bu mantığı diğer satırlara da aynı şekilde uygulayacağız.
Zira aynı şekilde ilişkili kişilere satılan hammadde-yarı mamul , mamul ticari malları gayrimaddi haklar, kiralamalar ve 5 nolu satıra da bunların dışında kalan diğer satımlar yazılacaktır. Örneğin (Z) firması ilişkili olduğu (K) firmasına 2010 yılı boyunca fabrika kiralamış ve bundan da (Z) firması KDV hariç 200.000 TL kira geliri elde etmiştir. (Z) firması burada 4. satır olan kiralamalar satırının satım sütununa 200.000 TL yazacaktır.
Tablonun “Hizmetler” kısmına ait inşaat-onarım-teknik-araştırma ve geliştirme-komisyon ve diğer kısma ait yerler de yukarıdaki açıklamaların aynısı geçerli olacaktır. Örneğin (Z) firması ortağının ortağı olduğu (S) firmasından 2010 boyunca KDV hariç 20.000 TL komisyon faturası alsın. Burada (Z) firması tablodaki 8. satırın alım sütununa 20.000 TL yazacaktır.
Tablonun beklide en önemli kısmı olan mali işlemler bölümünde ise özellikli durumlar vardır. 10. satır olan ödünç para-kredi ve faiz satırının alım bölümü ortaklardan alınan nakit paraları ifade etmektedir. Yani 10. satırın alım sütununa 331 hesabın 31.12.2010 bakiyesi ve hemen yanına ortaklara ödenen faiz varsa söz konusu faiz tutarı yazılacaktır. Yine 10. satırın satım sütunu ise ortaklara verilen nakit varlıkları ifade etmektedir ki bu da 131 hesabın 31.12.2010 bakiyesini buraya yazmamız gerekecektir. Hemen belirtmek isterim ki 131 hesabın bakiyesi 0 (sıfır) olabilir ancak ortaklara yıl sonunda bir adat yapıldıysa yani ortağa yıl içinde verdiğimiz nakit para karşılığında yıl sonunda bir faiz hesaplaması yapıp ortağa faiz faturası kesmişsek bu faturanın KDV hariç tutarını 131 bakiyesinin hemen yanına yazarız. Örneğin şirket ortağına 2010 yılı boyunca 25.000 TL nakit para kullandırmış ve bu nakit parayı ortaktan tahsil etmemiştir. Yani 31.12.2010 yılı 131 hesabın bakiyesi 25.000 TL’dir. Yıl sonunda aynı şirket ortağına kullandırdığı bu para için 3.500 TL faiz hesaplamış ve bu tutarı ortağına fatura etmiştir. Böylece tablonun 10. satırının satım bölümüne 25.000 TL yazıp yanındaki kısma da 3.500 TL’yi yazmamız gerekecektir. Eğer ortaktan bu 25.000 TL tahsil edilseydi bu sefer tablonun satım sütunun ilk kısmına sıfır yazıp yanındaki kısma da 3.500 TL’yi yine belirtecektir.Tablonun 11,12,13,14,15 ve 16. satırlarını da yukarıdaki mantıkla yaparız.

Alım
(YTL) Satım
(YTL)
Karşılaştırılabilir Fiyat Yöntemi
Maliyet Artı Yöntemi
Yeniden Satış Fiyatı Yöntemi
Kâr Bölüşüm Yöntemi
İşleme Dayalı Net Kâr Marjı Yöntemi
Mükellefçe Belirlenen Yöntem
Toplam İşlem Tutarı


Tablonun yukarıdaki kısmına ise alım sütunlarının toplamı ve satım sütunlarının toplamı yazılacaktır. Burada tavsiyemiz imalat yapan firmaların Maliyet Artı Yöntemini, İmalat yapmayan alım-satım yapan firmaların Karşılaştırılabilir Fiyat Yöntemini seçmesidir. Ayrıca bazı firmalar var ki malın imalatını yapıp kardeş firma olan dış ticaret firmasına ihraç kayıtlı satışını yapmaktadır. Bu tür firmalarında Yeniden Satış Fiyatı Yöntemini benimsemelerini tavsiye ediyorum.
Tablonun örtülü sermayeye ilişkin kısmında ise, 331 nolu hesabın bakiyesi sıfır ise ve yıl içinde herhangi bir tarihte öz kaynakların 3 katını aşmayacak kadar bir hareket yaşanmışsa tablonun bu kısmının doldurulması gerekmeyecektir . Eğer 331 nolu hesap bakiye veriyorsa tablo mutlaka doldurulmalıdır. Kimi yazarlar, ortaktan veya ortaklardan alınan borçların özkaynakların 3 katını aşması halinde bu tablonun doldurulması gerektiğini belirtmektedirler. Oysa kişisel kannatimce bu tablonun doldurulması için 331 nolu hesabın yıl sonu itibariyle bakiye vermesi kafidir. Tablonun Toplam Faiz Giderleri kısmına 2010 yılı boyunca ticari faaliyetlerden dolayı ödenen değil sadece ortakla ilişkili kişilerden alınan borçlara ödenen faizler yazılacaktır. Aynı şekilde kur farkı giderleri de ortak veya ortakla ilişkili kişilerden alınan borçlara ödenen kur farkı giderleri yazılacaktır.
Kaynak: http://www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır .)



Düzenleyen Ahmet BARLAK - 18.Nisan.2011 Saat 19:42

 


RE: TRANSFER FİYATLANDIRMASI FORMUNUN DOLDURULMASI - Ahmet Barlak - 29.04.2015

TRANSFER FİYATLANDIRMASI FORMUNDA YÖNETİCİLERE ÖDENCEK HAKKI HUZUR, ÜCRET, İKRAMİYE VE BENZERLERİNİN GÖSTERİLMESİ GEREKİP GEREKMEDİĞİ


Sirküler Tarihi : 20.04.2009 Sirküler No : 788
http://www.nexiabursa.com

KONU: TRANSFER FİYATLANDIRMASI İLE İLGİLİ FORMDA ÜCRETLERİN (HAKKI HUZUR ÖDEMELERİNİN) GÖSTERİLMESİ GEREKİYOR.

Kurumlar Vergisi Beyannamesi ile birlikte verilecek formun D - Diğer İşlemler bölümünün 1. satırında ilişkili kişilerle gerçekleştirilen işlemlerden İKRAMİYE VE BENZERİ ÖDEMELERİN yazılması gerekmektedir.
Konu ile ilgili 1. No:lu Genel Tebliğin 3.1.3. bölümünde şirketlerin YÖNETİM KURULU BAŞKAN VE ÜYELERİ, GENEL MÜDÜRÜ, ÜST DÜZEY MÜDÜRLERİ, AYNI DÜZEYDEKİ YÜKSEK MEMURLARI gibi şahısların ilişkili kişi olduğu belirtilmiştir.
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımının özü ilişkili kişilerle yapılan ALIM-SATIM, KİRA, BORÇ ALMA VERME, HİZMET, ÜCRET (HAKKI HUZUR) gibi işlemlerin emsallerine nazaran EKSİK VEYA FAZLA olmamasıdır.
Bu çerçevede, küçük bir şirketin yönetim kurulu üyesine 20.000.- TL. veya büyük bir şirketin yönetim kurulu üyesine 500.- TL. hakkı huzur vermesi veya HİÇ HAKKI HUZUR VERİLMEMESİDE emsallere aykırılık teşkil edeceği için transfer fiyatlandırması kapsamındadır.
Yukarıdaki bilgilere dayanılarak ilişkili kişilere yapılan hakkı huzur ve ücret ödemelerinin yazılması gerektiğini daha önceki sirkülerimizde belirtmiştik. Buna rağmen sıkça gelen sorular sebebiyle konuyu tekrar tetkik ettik. Maliye Bakanlığı Yetkilileri ile görüştük. Her ne kadar formda “ikramiye ve benzeri ödemeler,, kelimesi yazılı olsa da diğer bir ifade ile ücret kelimesi bulunmasa da “benzeri,, kelimesi kapsamında hakkı huzur ve ücretlerin yazılması gerektiğini ifade ettiler.
Çünkü; bu rakamlar yazılmadığı takdirde gerektiği zaman ücretlerin emsallerden düşük veya fazla olmasının tespiti mümkün değildir.
Formun dolduruluşunda yukarıda yazılı bilgilere göre hareket edilmesini gerektiğini hatırlatırız. .
Ş.A. Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.

KAYNAK:http://www.nexiabursa.com/index2.php?option=com_docman&task=doc_view&gid=393&Itemid=69







Şirket ortak ve müdürlerine ödenen ücretlerde transfer fiyatlaması

- 20.01.2011 -

Soru: Şirket ortak ve müdürlerine ödenen ücretlerin üst sınırı var mıdır?

Cevap: Birçok şirket ortağına resmi yoldan maaş ödememektedir. Bunun yerine ortak şirket kasasını kullanmaktadır. Ortak ve müdürlere bağlanan ücretlerde ise ödenen bu ücretlerin tamamının gider olup olmayacağı , ödenen bu ücretlerin belli bir üst sınırının olup olmayacağı sıkça karşılaştığımız sorulardandır.

Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde safi kazancın tespitinde indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, anılan maddenin (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Yine, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11’inci maddesinin birinci fıkrasının c bendinde kurum kazancının tespitinde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 13’üncü maddesinde ise ; “(1) Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.

(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.

(3) Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder. Emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin ispat edici kâğıtlar olarak saklanması zorunludur…,” hükmü yer almış olup, aynı maddenin 4’üncü fıkrasında ise, kurumların, ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde uygulayacağı fiyat veya bedellerini, söz konusu maddede belirtilen yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak tespit edeceği hükme bağlanmıştır.

18.11.2007 tarih ve 26704 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri No’lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğinde konu ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir.

Tüm bu açıklamalar ışığında kurumların kendi ortakları ilişkili kişiler arasında sayıldığından, şirket ortağı ve aynı zamanda da şirket müdürü olan kişiye emsaline uygun olarak ödenecek olan ücretin, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinin (1) numaralı bendine göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, şirket tarafından anılan kişiye emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak ücret ödenmesi halinde Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtılması hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ve emsaline göre fazla ödenen tutarın kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılmayacağı unutulmamalıdır.


Koray ATEŞ
SMMM-E. Öğretim Görevlisi
Akdeniz Denetim YMM Ltd.Şti.
Fax:0224 224 53 54
korayates@muhasebetr.com


Kaynak: http://www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)






Ortağa ödenen ücretler gider yazılabilir mi?



Dr.Hasan Yalçın
E.Hesap Uzmanı/YMM
hasanyalcin@hsyaudit.com
(12.09.2011)

Tüm Makaleleri


Uygulamada bazı şirketlerde şirket ortaklarından bazıları şirkette aktif olarak görev almakta ve bu ortaklara ücret ödemesi yapılmakta olup bu ücretlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak yazılıp yazılamayacağı konusunda zaman zaman duraksamalar olmaktadır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’nci maddesinde “ Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez…..” hükmü yer almıştır.
Aynı maddenin 4’ncü bendinde de, “ Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleri ile tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler”in ücret sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
213 sayılı VUK’nun 238.maddesinde, “ İşverenler her ay ödedikleri ücretler için ücret bordrosu tutmaya mecburdur” hükmü yer almıştır.
Bu hükümlere göre; şirket ortaklarından birinin yapmış ve/veya yapacak olduğu görevler nedeniyle, söz konusu şahısa yapılacak ödeme; ortaklığa bağlı bir kar payı olmaması halinde, ücret (maaş) olarak değerlendirilip, ücrete ilişkin genel hükümlere göre vergilendirilecektir.Ortağın iş akdine bağlı olarak alacağı ücret tutarlarının Kurumlar Vergisi Kanununda yer alan örtülü kazanç dağıtımı mahiyetinde bulunmaması şartı ile ücret olarak 213 sayılı VUK’un 238.maddesi hükmü uyarınca tutulması zorunluluğu bulunan ücret bordrosunda gösterilmesi ve GVK’nın 103.ve 104.maddelerine göre vergilendirilmesi durumunda kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Nitekim konuya ilişkin Maliye Bakanlığı tarafından verilen özelgelerde de bu görüş belirtilmiştir. Bunlardan Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın vermiş olduğu özelgenin özeti aşağıda sunulmuştur.

1.Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Tarafından Verilen Özelge’nin özeti
(Sayı : B.07.1.G.İ.B.4.06.16.01/2008/GVK-40-10)

İlgi: 04.06.2008 evrak kayıt tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, …….. Vergi Dairesi Müdürlüğünün ………… vergi numaralı mükellefi olduğunuz belirtilerek, şirket ortağınız ve aynı zamanda şirket müdürü olan kişiye şirketten bağlayacağınız maaşın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü istenilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinde, “ Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez…” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun, 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında ise; yaptıkları ödemelerden tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlar sayılmış ve aynı fıkranın 1 numaralı bendinde de; hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup, ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104’üncü maddelere göre tevkifat yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde kurumlar vergisine tabi kurumlar sayılmış olup, aynı Kanunun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, Kanunun birinci maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde ise Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde safi kazancın tespitinde indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, anılan maddenin (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Yine, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11’inci maddesinin birinci fıkrasının c bendinde kurum kazancının tespitinde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 13’üncü maddesinde ise ; “(1) Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.
(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.
(3) Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder. Emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin ispat edici kâğıtlar olarak saklanması zorunludur…,” hükmü yer almış olup, aynı maddenin 4’üncü fıkrasında ise, kurumların, ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde uygulayacağı fiyat veya bedellerini, söz konusu maddede belirtilen yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak tespit edeceği hükme bağlanmıştır.
18.11.2007 tarih ve 26704 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri No’lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğinde konu ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre kurumların kendi ortakları ilişkili kişiler arasında sayıldığından, şirket ortağı ve aynı zamanda da şirket müdürü olan kişiye emsaline uygun olarak ödeyeceğiniz ücretin, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinin (1) numaralı bendine göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Ancak, şirketiniz tarafından anılan kişiye emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak ücret ödenmesi halinde Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtılması hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ve emsaline göre fazla ödenen tutarın kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılmayacağı tabiidir. Bilgi edinilmesini rica ederim.










Başlık Şirket ortaklarına ödenen ücretlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilip indirilemeyeceği hk.
Tarih 23/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-242
Kapsam

T.C.




GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI




İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI




Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü



















Sayı




:




B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-242




23/02/2012




Konu




:




şirket ortaklarına ödenen ücretlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilip indirilemeyeceği














İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinizin iki ortaklı limited şirket olduğu, şirket ortaklarınıza aylık sabit bir maaş/ücret ödemesi yapmak istediğiniz belirtilerek, şirket ortaklarınıza ödenen aylık ücretlerin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu açısından kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.




Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci bendinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci bendinde de safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.




193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "İndirilecek Giderler" başlıklı 40 ıncı maddesinde ise safi kazancın tespit edilmesi sırasında indirilecek giderler sayılmış olup bu maddenin birinci fıkranın (1) numaralı bendi ile ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.




Anılan bent hükmü uyarınca, yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması, giderlerin kazancın elde edilmesine yönelik olması, harcamanın yapıldığı gelir doğuran olayın vergiye tabi bulunması, karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve maliyete dahil edilecek giderlerden olmaması gerekmekte olup bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir.




Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının © bendinde kurum kazancının tespitinde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmış olup aynı Kanunun "Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı" başlıklı 13 üncü maddesinde;




"(1) Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.




(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder.Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.




3) Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder. Emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin ispat edici kâğıtlar olarak saklanması zorunludur. ''




denilmektedir.




Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.




Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez."




gerçek ve tüzel kişilerdir."




hükümleri yer almaktadır.




Diğer taraftan aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, aynı maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.




Bu hüküm ve açıklamalara göre kurumların kendi ortakları ilişkili kişiler arasında sayıldığından, şirket ortaklarına hizmetleri karşılığı olmak kaydıyla emsaline uygun olarak ödeyeceğiniz ücretin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.




Ancak, şirketiniz tarafından ortaklarınıza emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak ücret ödenmesi halinde Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtılması hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ve emsaline göre fazla ödenen tutarın kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılmayacağı tabiidir.




Öte yandan, söz konusu ücret ödemeleriyle ilgili olarak muvazaalı bir durumun tespit edilmesi durumunda, gerekli cezai işlemlerin uygulanacağı tabiidir.




Bilgi edinilmesini rica ederim.



















(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.




(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.




(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
 


RE: TRANSFER FİYATLANDIRMASI FORMUNUN DOLDURULMASI - Ahmet Barlak - 29.04.2015

Başlık Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımında İlişkili Kişinin Tespiti hk.
Tarih 20/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.59.15.01-KVK-87-2011-11
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

TEKİRDAĞ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü





İVEDİ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.59.15.01-KVK-87-2011-11

20/02/2012

Konu

:

Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımında İlişkili Kişinin Tespiti





İlgide kayıtlı dilekçenizde, her türlü tekstil ürününün imali ve satış faaliyeti ile iştigal ettiğinizi ve çeşitli kurumlardan aldığınız denim kumaşlardan kot pantolon üretiminde bulunduğunuzu, satışlarınızın % 60 ını ortaklık yapısı açısından şirketinizle hiçbir bağı bulunmayan Merkezi ... Türkiye ... Şubesine yaptığınızı, adı geçen şirketin kendilerine yapılan üretim ve satış nedeniyle zaman zaman şirketinizde çalışan personelin özlük hakları, genel sağlık ve çevre sağlığı konularında denetim yaptığı ve uyarılarda bulunduğu, üretimde kullanılan bazı hammaddelerin alınması konusunda da yönlendirmeler yaptığı belirtilerek, ortaklık açısından bir bağı olmayan ancak satışlarınızın % 60 gibi önemli bir kısmını yaptığınız bu şirketin Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde tanımlanan ve transfer fiyatlandırması açısından ilişkili kişi olarak kabul edilip edilmeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği, ikinici fıkrasında ise ilişkili kişinin kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin açıklamaların yapıldığı 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin "3- İlişkili Kişi" başlıklı bölümünde, kurum ve/veya ortakları ile ilişkili kişi kapsamında değerlendirilebilecek kişi ve kurumlar ayrıntılı olarak açıklanmış ve ayrıca her işlemin kendi koşulları içinde değerlendirileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, Tebliğin aynı bölümünün "3.1.3" alt bölümünde de, kurumun veya ortaklarının idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumlar ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

Bu çerçevede, şirketiniz ve ortakları ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak ilişki bulunmaması şartıyla, şirketinizin ... İstanbul Şubesi ile ilişkili kişi kapsamında değerlendirilmemesi gerekmektedir.

Ancak adı geçen şirketin ilişkili kişi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin tespitinde, yapılan faaliyetin niteliği ve sözleşme koşullarının da gözönünde bulundurulması ve ortaklık ilişkisi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, anılan Tebliğin ilgili bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.









(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır. 


RE: TRANSFER FİYATLANDIRMASI FORMUNUN DOLDURULMASI - Ahmet Barlak - 29.04.2015

Başlık Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında düzeltme işlemleri hk.
Tarih 18/01/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-56
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)







Sayı

:

.4.35.16.01-176300-56

18/01/2012

Konu

:

Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı





İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinizin ... A.Ş. ile 24.06.2009 tarihinde birleştiği, birleşme işleminin ...Ticaret Sicil Gazetesi'nde tescil ve ilan edildiği, münfesih ... A.Ş.'nin 2007 yılı hesaplarının birleşme öncesinde incelenmesi sonucunda ikmalen ve re'sen yapılan tarhiyatlar ile 1.434.314,38-TL matrah farkı ve 286.862,88-TL ödenmesi gereken kurumlar vergisi farkı tespit edildiği, incelemede anılan şirket tarafından şirketinizden yapılan ........................mamülleri alımında transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapıldığı iddiasında bulunulduğu ve yukarıda belirtilen toplam matrah farkının 819.020,49-TL'lık kısmı ile ödenecek vergi farkının 163.804,10-TL'lık kısmının bu gerekçeyle tarh edildiği, söz konusu tarhiyatlar için tarhiyat öncesi uzlaşma talep edildiği, uzlaşma gerçekleştirilerek 286.000,00-TL vergi borcunun 208.116,98-TL kısmının taksitlendirilerek ödendiği, söz konusu inceleme raporunda tespit edilen bu matrah farkının dağıtılan kâr payı olarak iştirak kazançları istisnasına tabi tutulabileceği, ancak düzeltme işleminin yapılabilmesi için tarh edilen vergilerin ödenmesi gerektiğinin açıklandığı belirtilerek, adı geçen şirketle birleşmeniz nedeniyle düzeltme işleminin yapılabilmesi için tarh edilen vergilerin ödenmesinin beklenmesinin gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Devir, Bölünme, Hisse Değişimi" başlıklı 19'uncu maddesinin 1'inci bendinde; " Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:

a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye'de bulunması.

b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi." hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun "Devir, bölünme ve hisse değişimi hallerinde vergilendirme" Başlıklı 20'nci maddesinin birinci fıkrasında; "(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:

a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;

1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,

2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.

b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir." hükmü yer almıştır.

Öte yandan; anılan Kanunun "Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı" başlıklı 13 üncü maddesinin;

- Birinci fıkrasında; kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı, alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği,

- İkinci fıkrasında, ilişkili kişi tanımının, kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği,

- Üçüncü fıkrasında, emsallere uygunluk ilkesinin, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade ettiği,

- Dördüncü fıkrasında da, kurumların ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde uygulayacağı fiyat veya bedelleri, bu fıkrada belirtilen yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak tespit edeceği,

- Altıncı fıkrasında ise, tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazancın, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacağı, daha önce yapılan vergilendirme işlemlerinin, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltileceği, şu kadar ki, bu düzeltmenin yapılması için örtülü kazanç dağıtan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olmasının şart olduğu,

hükme bağlanmıştır.

Öte yandan konuya ilişkin ayrıntılı açıklamaların yer aldığı 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin "9.1- Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtan Kurum Tarafından Yapılacak Düzeltme İşlemleri" başlıklı bölümünde; hesap dönemi kapandıktan sonra transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapan kurumun düzeltme talebinin, vergi dairesince Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca değerlendirilip sonuçlandırılacağı, bu düzeltme sonucu tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması halinde, karşı tarafta da gerekli düzeltme işleminin kendiliğinden yapılmasının mümkün olacağı, verginin kesinleşmesinin; dava açma süresi içinde dava açılmaması, yargı mercilerince nihai kararın verilmiş olması veya uzlaşmanın vaki olması gibi haller nedeniyle verginin kesinleşmesi ve itiraz edilmeyecek duruma gelmesi olduğu ve transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtan kurumun, zamanaşımı süresi içinde düzeltme talebinde bulunmuş olması halinde, düzeltme sonucu tarh edilen verginin kesinleşip ödenmesi şartıyla karşı tarafta da süreye bakılmaksızın gerekli düzeltme işleminin yapılacağı belirtilmiştir.

Anılan Tebliğin "9.2- Örtülü Kazanç Dağıtılan Kişinin Tam Mükellef Kurum Olması" başlıklı bölümünde ise, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç tutarının kâr payı geliri olarak dikkate alınacağı, şartların varlığı halinde iştirak kazançları istisnasından yararlanılacağı ve düzeltme işleminin gerçekleşeceği açıklanmıştır.

Özelge talep formunuz incelendiğinde, münfesih ... A.Ş.'nin 2007 yılı hesap dönemi (birleşme öncesi) hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucunda bulunan matrah farkları üzerine salınan vergiler için tarhiyat öncesi uzlaşma talep edildiği ve uzlaşmanın sağlandığı, dolayısıyla münfesih kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleştiği anlaşıldığından uzlaşma sonucu kesinleşen vergilerin ödenmiş olması şartıyla ve şartların varlığı halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç tutarının örtülü kazanç dağıtılan kurum nezdinde iştirak kazançları istisnası kapsamında değerlendirilerek gerekli düzeltme işlemlerinin yapılabilmesi mümkündür.

Öte yandan, ... A.Ş.'nin 2007 yılı hesaplarının birleşme öncesinde incelenmesi sonucunda yapılan ikmalen ve re'sen tarhiyatlara ilişkin 1.434.314,38TL matrah farkı bulunduğu ve toplam matrah farkının 819.020,49 TL'lik kısmının transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı gerekçesiyle tarh edildiği, toplam tarhiyat üzerinden 286.862,88 TL ödenmesi gereken kurumlar vergisi farkı tespit edildiği ve tarhiyat öncesi uzlaşma sonucu 286.000,00 TL vergi tutarı üzerinde uzlaşma sağlandığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, ödenmesi gereken kurumlar vergisi miktarında uzlaşma sonucu meydana gelen değişimin oranlama yapmak suretiyle tespit edilerek (286.000,00/286.862,88), toplam matrah farkının transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına isabet eden kısmı olan ve düzeltmede dikkate alınacak matraha yansıtılması gerekmektedir.

Dolayısıyla, ... A.Ş nezdinde yapılan inceleme sonucu bulunan 1.434.314,38 TL toplam matrah farkının transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına isabet eden kısmı olan 819.020,49 TL'ye yukarıda belirtilen oranının uygulanması sonucu bulunan 816.556,88 TL [=819.020,49*(286.000,00/286.862,88)] tutarın iştirak kazançları istisnası kapsamında dikkate alınması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.







(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.   


RE: TRANSFER FİYATLANDIRMASI FORMUNUN DOLDURULMASI - Ahmet Barlak - 29.04.2015

İLİŞKİLİ KİŞİLER

(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.

Üst soy ilişkili kişiler;
şirket ortaklarının ve ortak eşlerinin
annesi
babası
sağ iseler dedesi ve ninesi

Alt Soy İlişkili Kişiler
şirket ortaklarının ve ortak eşlerinin

çocukları, torunları ve onların çocukları



a) Çocukları, babası ve annesi birinci dereceden
b) Torunları, büyükbabalar (dedeler), babaanne ve anneanne ile kardeşleri ikinci dereceden,
c) Amca, hala, dayı, teyze, yeğenler (kardeş çocukları) ve torun çocukları üçüncü dereceden,( NOT: buradaki çelişkiyi yasadan bakarak gşdermek gerekiyor )
Kan (usul - füru ve civar) hısımlarıdır.
Eşlerin herbirinin kan (usul - füru ve civar) hısımları, diğer eşin aynı derecede sıhri hısımlarıdır.





I-Kan Hısımlığı:

Kan hısımlığı başlıca iki şekilde kurulur. Üstsoy-altsoy hısımlığı ve civar hısımlığı.

a)Üstsoy-altsoy (usul ve füru) hısımlığı:

Üstsoy-altsoy hısımlığı birbirinin soyundan gelenler arasındaki hısımlıktır. Bu hısımlığa “düz hat (çizgi) kan hısımlığı” da denir.

Şahıslar arasındaki kan hısımlığının derecesi, hısımlar arasındaki doğumların sayısı ile belli olur. Burada en pratik sayma şekli hısımları birbirine bağlayan çizgileri saymaktır.

Mesela düz hat üzerinde birinci derecede hısımlık, ana-baba ile çocuk arasındadır. İkinci derecede hısımlık, büyük baba ve büyük ana ile torun arasındadır. Üçüncü derecede hısımlık ise, büyük baba ve büyük ana ile bunların füruundan (alt soyundan) ibarettir.

Civar hısımlığında ise, kavram gereği birinci derecede hısımlık söz konusu olamaz. Kardeşler arasındaki ikinci derecede bir hısımlıktır. Ancak teyze ve yeğenler arasındaki üçüncü derecede hısımlıktır. Kardeş çocukları arasında ve kardeş çocukları ile büyük amca, büyük teyze arasındaki hısımlık dördüncü derece bir hısımlıktır.

b-Civar kan hısımlığı:

Civar kan hısımlığı ortak soydan gelenler arasındadır. Örneğin kardeşler, kardeş çocukları, amca, dayı, hala, teyze arasındaki hısımlıktır. Civar kan hısımlığı, ya tam kan hısımlığıdır ya da yarım kan civar hısımlığı şeklinde ortaya çıkar. Köklerden (ana-baba) sadece biri ortak ise hısımlık “yarım kan civar hısımlığı” dır. Ana bir kardeşler, baba bir kardeşler arasında hısımlık böyledir. Ortak kökleri her ikisi de aynı ise “tam kan civar hısımlığı”söz konusu olur. Burada iki veya daha fazla kimse aynı ana-babada gelmektedir.

II-Sıhri hısımlık:

Medeni Kanun’un 18. maddesi sıhri hısımlığı düzenlemiştir. Buna göre; karı ve kocadan her birinin kan hısımları diğerinin aynı derecede sıhri hısımları olur.
Evlenmenin zevaliyle sıhri hısımlık zail olmaz. Bu hısımlık temelini evlenme akdi ile doğan bir aile ilişkisinden alır.

Sıhri hısımlık, eşlerden birinin, diğerinin kan bağı ile veya evlatlık ilişkisi ile bağlandığı hısımları arasındaki ilişkidir.

Sıhri hısımlığın doğmasında, diğer bir eşin bağlı olduğu hısımlarına (sahih) düzgün veya (gayri sahih) düzgün olmayan nesep bağı ile bağlanmış olması önem taşımaz.

Karı kocadan birinin kan hısımları diğerinin aynı derecede sıhri hısım olur.