Vergi Denetimlerinde Adat Yöntemiyle Faiz Hesaplanmasi ve Muhasebe Kayitlari - Baskı Önizleme +- AHMET BARLAK MUHASEBE FORUMU (http://ahmetbarlak.com/forumm) +-- Forum: SGK VERGİ MEVZUATI (http://ahmetbarlak.com/forumm/forumdisplay.php?fid=1) +--- Forum: Genel Vergi ve SGK Mevzuatı (http://ahmetbarlak.com/forumm/forumdisplay.php?fid=2) +--- Konu Başlığı: Vergi Denetimlerinde Adat Yöntemiyle Faiz Hesaplanmasi ve Muhasebe Kayitlari (/showthread.php?tid=271) |
Vergi Denetimlerinde Adat Yöntemiyle Faiz Hesaplanmasi ve Muhasebe Kayitlari - Muradiye Karabulut - 01.05.2015 Vergi Denetimlerinde Adat Yöntemiyle Faiz Hesaplanmasi ve Muhasebe Kayitlari Vergi Denetimlerinde Adat Yöntemiyle Faiz Hesaplanmasi ve Muhasebe Kayitlari Kasa Hesabina ADAT Yöntemiyle Faiz Hesabi Dönem sonu islemleri asamasinda ve tabii ki dolayisiyla vergiye tabi kazancın tespiti islemlerinde özellikle kasa hesabina hesabina dikkat edilmelidir. İşletmelerin mali islemlerinin vergisel açidan denetlenmesinde, özellikle kasa hesabı hareketleri ile kasada tutulan paranin miktari ve isletmenin ilişkili olduğu kişiler ve isletmelerle olan cari hesap hareketleri ile para tranferleri özellikle incelenmekte ve bu islemlerde isletme kaynaklarinin kayıtdışı bir ortamda değerlendirildigi ya da kayitli olsa dahi emsaline göre düşük bir fiyat veya faizden degerlendirildigi, kullandirildigi. ,v.b. durumlar tespit edilirse, söz konusu kaybin isletme kayitlarina gelir olarak intikalinin saglanmasi ve bu yolla vergi matrahina dahil edilerek vergi kaybinin telafisi edilmesinde uygulanan bir yöntemdir adat yöntemiyle faiz hesabi. Ticari hayatin bir gerçegi de, hiçbir isletmenin elinde atil fon tutmayacagidir. Gerçekten ticari iliskileri içerisinde, tabiri caiz ise bir kuruşunun dahi hesabini yapan basiretli bir tüccar, kasasinda asla normal ihtiyaci disinda bir meblag tutmayacak ve bu nakit fazlasini mutlaka çesitli finansal araçlar vasitasiyla degerlendirecektir. Uygulamada bir çok küçükve orta ölçekli isletmenin kasa hesabinin olagan ihtiyaçlarinin üzerinde oldugu görolebilecektir. Buradaki vergisel yaklasim; kasada fiilen yer almayan meblagin isletme sahipleri tarafindan isletmeden çekildigi ve kendi sahsi inisiyatiflerinde ve sahsi ihtiyaçlari için kullanildigi seklinde olacaktir. Bilindigi gibi Maliye Bakanligi tarafindan getirilen nakit hareketlerinde tevsik [nakit hareketlerinin banka havalesi veya çek, PTT veya özel finans kurumlari vasitasiyla ödenerek belgelenmesi] zorunlulugu son- rasi isletmeler, eskiden oldugu gibi sadece tahsilat veya tediye makbuzu (isletme içinde düzenlenen ve isletmede kalan evraklardir bunlar ve genel kabul görmüs denetim standartlari açisindan itibar edilmesi kanit nitelikleri en az olan evraklar isletme içinde düzenlenen ve isletmede kalan evraklardir] düzenleyerek, kendi inisiyatiflerinde oldukça yüksek tutarli kasa nakit hareketlerini aslinda gerçeklesmedigi halde gerçeklesmis gibi gösterememektedirler. Bu noktada adat kavramini açiklamak istiyoruz. Adat finansal literatürde (gün x kredi tutari) seklinde açiklanabilmektedir. Dolayisiyla bilindigi uzere klasikgOnlOk faiz hesabi ise [gO n x kredi tutari x faiz orani]/36.000 seklinde olmaktadir. Vergisel açidan yapilacak adat yöntemiyle faiz hesabinda buradaki kredi tutari; kasa hesabi açisindan ticari hayatin gerekleri, isletme olagan nakit çikislari üzerinde oldugu ve isletmenin gelir hanesine girmeyen bir sekilde, isletme kayitlari disinda degerlendirildigi kabul edilen tutardir. Ancak dikkat edilecek husus. kasa hesabi bakiyesinin tamami faiz hesabında dikkate alinmayacak, normal olarak kabul edilebilecek azami kasa tutari (azami bakiye) tespit edilecek ve asgari tutarin üzerinde kalan bakiyeler faiz hesabinda dikkat alinacaktir. Aşağıda örnek bir kasa adat faizi hesabi çalismasina yer verilmistir. İşletmelerin örnek olarak ocak 2006 dönemi kasa hareketleri listelenmiştir. Isletmenin olagan kasa çikislari dikkate alinarak bu isletmenin azami kasa bakiyesinin (kasada bulundurmasi gereken, günlük nakit ihtiyacını karsilayacak maksimum nakit tutari] 5.000 YTL olmasi gerektiğine karar verilmistir. Bu belirleme için standart bir ölçüt yok- tur. Kasa çikislarina göre (tabii tevsik zorunluluguna uygun bir sekilde] günlük kasa ödemeleri 20.000 YTLcivarinda seyreden bir isletme içinde bu azami bakiye20.000 YTL olabilecektir. Burada denetçinin sahsi kanaati ön plana çikmaktadir. Sonuçta bu tutarin az tespit edilmesi kasa fazlası olarak tespit edilecek tutari arttiracagindan daha fazla bir faiz hesabını gündeme getirecektir. Örnek olarak hesaplama mantigini izah etmek açisindan sadece bir ay verilmiştir. Ancak bu gibi durumlarda hesaplama 3, 6, 9 veya 12 aylik dönemler seklinde yapilmaktadir. Resim 1; 37.1.1. Ortaklar Cari Hesabinda Adat Yöntemiyle Faiz Hesaplanmasi Asagida bir önceki bölümde kasa hesabi açisindan ele aldigimiz na- kit hareketlerini bu defa 131 Ortaklar Cari Hesabi açisindan ele alıyoruz. Resim 2; Görüldügü üzere adat hesabinda bir degisiklik olmamaktadir. Sadece kasa hesabinda oldugu gibi azami bir bakiye tespit edilmemekte mevcut hesabin bakiyesi üzerinden gidilmektedir. Buradaki mantik ise, isletme kaynaklarinin hiçbir sekilde, ne kedar olursa olsun, isletme ile iliskili kisilere kesinlikle bedelsiz, karsiliksiz kullandirilamayacagidir. Hesaplanan faiz asagidaki sekilde kayitlara alinacaktir. ---------------------------------------------------------------------------------- 131 ORTAKLARDAN ALACAKLAR 1.077 .57 679 DIGEROLAQANDISIGELIRVE KARLAR 1.077 .57 Ortak (A)'nin cari hesabina dönemi için hesaplana adat faizi ----------------------------------------------------------------------------------- Bu noktada hatirlatmak istedigimiz bir diger hususta, isletme sahiplerine kullandirilan nakitler için hesaplanan faizde KDV hesaplanıp hesaplanmayacagidir. Bu konu sürekli tartisilmistir. Maliye'nin görüşü bu faizler ortaga verilen bir finansman hizmeti karsiligi oldugu için ayrica KDV'de hesaplanmasi ve faiz + KDV'nin ortaga fatura edillmesidir. Şahsi kanaatimizde bu yönde olmakla birlikte, Danistay tarafından verilen kararlarda KDV hesaplanmayacagi da belirtilmektedir. Bize göre, kasa hesabi için ortaga yansitilan faiz tutarlari tartışmaya açik olsa bile, bilfiil ortaga transfer edilen, kullandirilan nakitler için cari hesap üzerinden hesaplanan faiz için ayrica KDV'de hesaplanmali ve ortaga fatura edilmelidir. 37.2. Örtülü Kazanç Elestirisi Riski Tasiyan Diger Iliskili Kisi Cari Hesaplari Diger cari hesap iliskileri de tipki ortaklar cari hesabinda oldugu gibi ele alinmalidir. Eger, iliskili kisilere bir menfaat saglandiysa bunun ücret veya bedeli emsaline uygun bir sekilde alinmamissa, isletmenin mah- rum kaldigi gelir kaybi telafi edilmeli ve hesap dönemi kapanmadar (en geç Aralik ayina ait] KDVbeyani ile KDV'de beyan edilmelidir. Kasa hesabi, ortaklar cari hesabi gibi hesaplardaki yükseklik, anormallik bilanço üzerinden de tespit edilebilecektir. Ancak bu demek değildir ki; bilanço günü bakiyeler bir sekilde makul seviyeye inerse bütün bir yıl elestirilmez. Ya da bilanço günü YTL kasadaki fazla tutarin döviz satın alinmis olarak gösterilerek döviz kasasina aktarilmasi, YTL kasadaki yıl içinde meydana gelen yüksek bakiyeli islemlere faiz hesabini engellemez. Üstüne üstlük bu gibi bir islem döviz kasasina da faiz hesab için çok saglam bir gerekçe olusturur. Bu nedenlerle isletmeler kasalarinda asla fazla bir tutar tutmamali,tahsilat ve ödemelerini banka kanali vasitasiyla yapmali ve isletme sahiplerine kar dagitimi haricinde para transferi gerçeklestirilmemeli, eger para transferi olacaksa da mutlaka faiz hesaplanmali ve en kisa sürede hesap tahsilat yapilarak kapatilmalidir. Ayrica unutulmamalidir ki; ortaktan olan sürekli ve yüksek tutarli alacak vergisel açidan elestirilecegi gibi ortaginda isletmeden çok yüksek tutarlarda ve sürekli alacakli olmasi, hele ki isletme bir de zarar eden ve yillardir kar dagitmayan bir isletme ise kayit disi islemler ve ortagin açiktan satislar yoluyla yaptigi tahsilatlari isletmeye borç para olarak koymasi seklinde degerlendirilecektir. Kasa hesabina ve ortaklar cari hesabina dönem içinde [vergi beyani yapilmadan önce) faiz hesaplanmasi ve isletmenin faiz gelirinden mahrum kalmasinin önlenmesi, isletmenin 5520 sayili yeni Kurumlar Vergisi Kanunu madde 13: Transfer Fiyatlandirmasi Yoluyla Örtülü Kazanç Dagitimi hükümleri açisindan eleştirilmesini önleyecek ve bu madde kapsamindaki karmasik geriye dönük dOzeitme islemlerinden de kurtulmasini saglayacaktir. Son olarak ise. bu çalismanin [adat yöntemiyle faiz ve fatura edilmesi) sadece 100-Kasa ve 131-Ortaklardan Alacaklar hesabi için degil tüm ilişkili kisilerden olan alacaklarin [borç bakiye veren hesaplarin) izlendiği hesaplar [101, 120, 121, 127,331.336, 320..v.d.) için geçerli oldugunu hatirlatmak istiyoruz. kaynak; Dönem Sonu Envanter İşlemleri Kitabı---Bünyamin Öztürk Zirve Forum / Kuzeykutbu Kullancısından alıntıdır. 1- GİRİŞ İşletmelerin mali işlemlerinin vergisel açıdan denetlenmesinde, özellikle kasa hesabı hareketleri ile kasada tutulan paranın miktarı ve işletmenin ilişkili olduğu kişiler ve işletmelerle olan cari hesap hareketleri ile para transferleri özellikle incelenmekte ve bu işlemlerde işletme kaynaklarının kayıt dışı bir ortamda değerlendirildiği ya da kayıtlı olsa dahi emsaline nazaran düşük bir fiyat veya faizden değerlendirildiği, kullandırıldığı..v.b. durumlar tespit edilirse, söz konusu kaybın işletme kayıtlarına gelir olarak intikalinin sağlanması ve bu yolla vergi matrahına dahil edilerek, vergi kaybının telafisi edilmesinde uygulanan bir yöntemdir adat yöntemiyle faiz hesabı. Çalışmamızda, adat yöntemiyle faizin özellikle gündeme geldiği; normalin üstünde gerçekleşen ve ticari hayatın gerçekleri ile bağdaşmayacak derecede yüksek kasa bakiyeleri ve işletmenin ilişki içinde ortağı ortakları ve diğer ilgili işletmelerle olan cari hesap ilişkileri ve para transferleri incelenecek, hesaplama yöntemi açıklanacak ve muhasebe kayıtlarına dair örnekler verilecektir. 2- KASA HESABININ VERGİSEL YÖNDEN DENETİMİNDE ADAT YÖNTEMİYLE FAİZ HESABI VE MUHASEBE KAYITLARI 2.1- Kasada Yer Alan Normalin Üzerindeki Nakit Fazlalığına Vergisel Yaklaşım Ticari hayatın bir gerçeği de, hiçbir işletmenin elinde atıl fon tutmayacağıdır. Gerçekten ticari ilişkileri içerisinde, tabiri caiz ise bir kuruşunun dahi hesabını yapan basiretli bir tüccar, kasasında asla normal ihtiyacı dışında bir meblağ tutmayacak ve bu nakit fazlasını mutlaka çeşitli finansal araçlar vasıtasıyla değerlendirecektir. Yapılacak denetimlerde, işletme kasa hesabında sürekli olarak normalin üzerinde bir meblağ olduğu tespit edilirse kasa hesabı ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Bu yüksek meblağlar süreklilik gösteren bir şekilde devam ediyorsa (Örneğin; 7-8 ay boyunca veya 1 yıl boyunca hatta daha uzun bir süre) bunun sebebi işletme yetkililerine sorulacaktır. Ayrıca denetim yapılan gün itibariyle kasa sayımı da gerçekleştirilmelidir. Bu sayım neticesinde zaten normalin üzerinde bir fiili sayım noksanı oluşursa işletme yetkililerinin hiçbir açıklamasına itibar edilmeyecektir. Örneğin; mesai saati sonunda yapılacak sürpriz/ani/habersiz bir kasa sayımında, kasa hesabı bakiyesine göre kasada 100.000 YTL olması gerekirken yapılan sayımda 15.000 YTL gibi bir nakit tespit edilirse aradaki 85.000 YTL�lik farkın mantıklı izahının yapılabileceğini düşünmüyoruz. Uygulamada bir çok küçük ve orta ölçekli işletmenin kasa hesabının günlük olağan ihtiyaçlarının üzerinde olduğu görülebilecektir. Buradaki vergisel yaklaşım; kasada fiilen yer almayan meblağın işletme sahipleri tarafından işletmeden çekildiği ve kendi şahsi inisiyatiflerinde ve şahsi ihtiyaçları için kullanıldığı şeklinde olacaktır. Önerimiz; kasanızın bilfiil alabileceğinden daha fazla bir nakdi asla hesaplarınızda tutmayın(!) Elbette bu olaya mizahi bir yaklaşımdır. Olması gereken işletmenin olağan ihtiyaçları kadar nakdin işletme kasasında bulunması ve nakit fazlasının banka hesaplarında yer almasıdır. 2.2- Tevsik Zorunluluğu Uygulamasının Yüksek Kasa Bakiyelerine Etkisi Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257�nci maddesinin birinci fıkrasının (2 numaralı bendinin) vermiş olduğu yetkiye istinaden Maliye Bakanlığı�nca ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayın mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi amacıyla yayımlanan 320, 323 ,324 ve 332 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile, 01.08.2003 tarihinden itibaren mükelleflerin 8.000.Yeni Türk Lirasını ( 320 sıra numaralı VUKGT ile 04.07.2003�De 01.08.2003�den geçerli olmak üzere 5.000 YTL olarak belirlenen bu tutar, 01.08.2003 tarihli 323 sıra numaralı VUKGT ile 01.08.2003�den itibaren geçerli olmak üzere 10.000 YTL�na yükseldikten sonra 332 sıra numaralı VUKGT ile 01.05.2004�den itibaren geçerli olmak üzere 8.000 YTL�na düşürülmüştür.) aşan tahsilat ve ödemelerini banka, özel finans kurumları ve Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü (PTT) aracı kılınarak yapılması gerektiği, ancak bankalar, özel finans kurumları veya PTT aracı kılınmak suretiyle tevsiki zorunlu olan 8.000.YTL�lık işlem tutarının belirlenmesinde faturada gösterilen meblağın esas alınacağı bu bedelin farklı tarihlerde ödenmesi halinde ise her bir ödemenin de tahsilat ve ödemenin yapılacağı kurumlardan geçirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu düzenleme neticesinde artık işletmeler, eskiden olduğu gibi sadece tahsilat veya tediye makbuzu (işletme içinde düzenlenen ve işletmede kalan evraklardır bunlar ve genel kabul görmüş denetim standartları açısından itibar edilmesi, kanıt nitelikleri en az olan evraklar işletme içinde düzenlenen ve işletmede kalan evraklardır) düzenleyerek, kendi inisiyatiflerinde oldukça yüksek tutarlı kasa nakit hareketlerini aslında gerçekleşmediği halde gerçekleşmiş gibi gösterememektedirler. Bu kısıtlama bazı işletmelerin yüksek tutarlı kasa bakiyelerinin de fiktif bir şekilde azaltılması yolunu engellemiştir. Eskiden herhangi bir işletme yüksek tutarlı kasa bakiyesini ortağa ödeme şeklinde gösterebilmekte ve azaltmakta ya da tam tersini, kasa hesabında kayıt dışı işlemler nedeniyle oluşan ters bakiye durumlarını ortaktan tahsilat şeklinde aslında olmayan işlemleri kaydederek düzeltebilmekteydi. Bu açıdan bakılınca tevsik zorunluluğu uygulaması çok isabetli bir düzenleme olmuştur ve bizce 8.000 YTL�lik üst sınır daha aşağıya indirilmelidir. 2.3- Kasa Hesabına Adat Yöntemiyle Faiz Hesabı Bu noktada adat kavramını açıklamak istiyoruz. Adat finansal literatürde (gün x kredi tutarı) şeklinde açıklanabilmektedir. Dolayısıyla bilindiği üzere klasik günlük faiz hesabı ise (gün x kredi tutarı x faiz oranı) / 36.000 şeklinde olmaktadır. Vergisel açıdan yapılacak adat yöntemiyle faiz hesabında buradaki kredi tutarı; kasa hesabı açısından ticari hayatın gerekleri, işletme olağan nakit çıkışları üzerinde olduğu ve işletmenin gelir hanesine girmeyen bir şekilde, işletme kayıtları dışında değerlendirildiği kabul edilen tutardır. Ancak dikkat edilecek husus, kasa hesabı bakiyesinin tamamı faiz hesabında dikkate alınmayacak, normal olarak kabul edilebilecek azami kasa tutarı (azami bakiye) tespit edilecek ve asgari tutarın üzerinde kalan bakiyeler faiz hesabında dikkat alınacaktır. Aşağıda örnek bir kasa adat faizi hesabı çalışmasına yer verilmiştir. İşletmenin örnek olarak ocak 2006 dönemi kasa hareketleri listelenmiştir. İşletmenin olağan kasa çıkışları dikkate alınarak bu işletmenin azami kasa bakiyensinin (kasada bulundurması gereken, günlük nakit ihtiyacını karşılayacak maksimum nakit tutarı) 5.000 YTL olması gerektiğine karar verilmiştir. Bu belirleme için standart bir ölçüt yoktur. Kasa çıkışlarına göre (tabii tevsik zorunluluğuna uygun bir şekilde) günlük kasa ödemeleri 20.000 YTL civarında seyreden bir işletme içinde bu azami bakiye 20.000 YTL olabilecektir. Burada denetçinin şahsi kanaati ön plana çıkmaktadır. Sonuçta bu tutarın az tespit edilmesi kasa fazlası olarak tespit edilecek tutarı arttıracağından daha fazla bir faiz hesabını gündeme getirecektir. Örnek olarak hesaplama mantığını izah etmek açısından sadece bir ay verilmiştir. Ancak bu gibi durumlarda hesaplama 3, 6, 9 veya 12 aylık dönemler şeklinde yapılmaktadır. AZAMİ KASA TARİH GİRİŞLER ÇIKIŞLAR BAKİYE BAKİYE FAZLASI GÜN FAİZ (%10) 2005 Devir 125.000 02.01.2006 5.000 3.000 127.000 5.000 122.000 1 33,89 03.01.2006 8.000 7.000 128.000 5.000 123.000 1 34,17 04.01.2006 1.000 5.500 123.500 5.000 118.500 1 32,92 05.01.2006 8.000 8.000 123.500 5.000 118.500 1 32,92 06.01.2006 8.000 4.500 127.000 5.000 122.000 3 101,66 09.01.2006 3.000 3.000 127.000 5.000 122.000 7 237,22 16.01.2006 8.000 6.000 129.000 5.000 124.000 1 34,44 17.01.2006 7.500 3.000 133.500 5.000 128.500 1 35,69 18.01.2006 3.500 6.500 130.500 5.000 ORTAKLARDAN ALACAKLARIN VERGİSEL YÖNDEN DENETİMİNDE ADAT YÖNTEMİYLE FAİZ HESABI VE MUHASEBE KAYITLARI İşletme ortakları ile sürekli ilişki içinde olacaktır ve bu normaldir. Vergisel yönden eleştirilen ise ortaklara işletme kaynaklarının bedelsiz, karşılıksız ve uzun süreli olarak tahsis edilmesi, kullandırılmasıdır. Ayrıca, tersi durumda ise, yani ortak işletmeye yüksek tutarlarda borç verdiyse bu borç için işletmeden faiz isteyemez. Bu faiz vergi mevzuatımız açısından kanunen kabul edilmeyen giderdir. (GVK. Md.41/4) Vergi uygulaması açısından ve muhasebe ilkeleri gereği de işletmenin sahiplerinden ayrı bir tüzel kişiliği vardır. İşletmenin geliri, gideri, kaynakları işletme sahiplerinden ayrıdır. İşletme sahipleri, kendilerine tanınan yasal yollar haricinde (sermaye azaltımı, kar dağıtımı, tasfiye, ..v.b.) haricinde işletme kaynaklarını kesinlikle bedelsiz olarak kullanamazlar. İşletmeye konu malları bedelsiz veya emsalinden daha düşük bir bedelle satın alamazlar. Uygulamada işletmeler ortaklarına çok yüksek tutarlarda borçlu gözükebildikleri gibi (331 Ortaklara Borçlar Hesabı) ortaklarından çok yüksek tutarlarda alacaklı da (131 Ortaklardan Alacaklar) olabilmektedirler. Tabii bu cari hesap ilişkileri bazen başka hesaplarda da gerçekleşebilecektir. Önemli olan; ticari olsun veya olmasın, işletmenin ilgili kişilerle, özellikle de ilişkili şirketlere ve ortaklarına cari hesap ilişkilerinde emsal kurum veya kişilere nazaran avantaj, menfaat sağlayıp sağlamadığıdır. Aşağıda bir önceki bölümde kasa hesabı açısından ele aldığımız nakit hareketlerini bu defa 131 Ortaklar Cari Hesabı açısından ele alıyoruz. |