AVUKATLIK HİZMETİNDE KDV AÇISINDAN VERGİYİ DOĞURAN OLAY - Baskı Önizleme +- AHMET BARLAK MUHASEBE FORUMU (http://ahmetbarlak.com/forumm) +-- Forum: SGK VERGİ MEVZUATI (http://ahmetbarlak.com/forumm/forumdisplay.php?fid=1) +--- Forum: Serbest Meslek Kazancı (http://ahmetbarlak.com/forumm/forumdisplay.php?fid=4) +--- Konu Başlığı: AVUKATLIK HİZMETİNDE KDV AÇISINDAN VERGİYİ DOĞURAN OLAY (/showthread.php?tid=42) |
AVUKATLIK HİZMETİNDE KDV AÇISINDAN VERGİYİ DOĞURAN OLAY - Muradiye Karabulut - 29.04.2015 AVUKATLIK HİZMETİNDE KDV AÇISINDAN VERGİYİ DOĞURAN OLAY MALİYE BAKANLIĞI GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI AVUKATLIK HİZMETLERİNDE KATMA DEĞER VERGİSİ (KDV) AÇISINDAN VERGİ DENETİMİ ve KOORDİNASYONU İÇ GENELGESİ T.C. MALİYE BAKANLIÖI Gelir İdaresi Başkanlığı Sayı : B.07.01.GİB.0.O7.16-010.O6.O1- Û&10.2010* 89505. VERGİ DENETİMİ VE KOORDİNASYONU İÇ GENELGESİ SIRA NO:2010/1 VALİLİĞİNE (Defterdarlık: Gelir Müdürlüğü) • "Avukatlık" hizmetlerinde Katma Değer Vergisi (KDV) açısından; dav&um mahkemede hükme bağlanması ile hizmetin ifa edilmesi ve hizmetin tamamlanmasından önce belge düzenlenmesi veya düzenlenmemesi hallerinde "vergiyi doğuran olayın" belirlenmesine ilişkin olarak vergi incelemelerinde uyulacak usul vc esaslar aşağıda belirlenmiştir. 1. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde, yer alan avukatlık ücretine ilişkin açıklamalardan hareketle müvekkil ile avukat arasında sözleşme düzenlenmediği hallerde avukatlık hizmeti, avukatın üzerine aldığı işle ilgili kesin hüküm elde edilinceye kadar yapılacak tüm işlemleri kapsamaktadır. Buna göre, avukatlık hizmetinde sözleşmeyle aksi belirlenmemişse mahkeme hükmünün kesinleştiği tarih itibariyle vergiyi doğuran olay meydana gelmektedir. Yine sözleşmeyle aksi belirlenmemiş olmak kaydıyla mukabil dava, bağlantı ve ilişki bnhınsa bile başka dava vc icra kovuşturmaları, her türlü hukuki yardımlar veya Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve Sayıştay'da temyizen ve bölge idare mahkemelerinde itirazen görülen işlerin duruşmalarının ayrı ücrete tabi olmaları nedeniyle bu hizmetler açısından hizmetin verildiği dönemde vergiyi doğuran olay meydana gelmekte ve ayrıca KDV hesaplanması gerekmektedir. 2. KDV K&nunu'mm (10/a) maddesinde, mal teslimi veya hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması, (10/b) maddesinde, mahn tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgenin düzenlenmesi ile vergiyi, doğuran olayın meydana geleceği hükme bağlanmıştır. öte yandan, Vergi Usul Kanunu'nun 236 ncı maddesine göre; serbest meslek eTbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir. Buna göre, avukatların her türlü tahsilatı için serbest meslek makbuzu düzenlenmesi zorunlu olduğu halde düzenlenmemesi durumunda, serbest meslek makbuzunun düzenlenmesi gerektiği tarihte KDV Kanununun 10/b maddesine göre vergiyi doğuran olay meydana gelecektir. 1 3. Mahkemelerce hükmolunan avukatlık ücretlerinin davayı kazananlara ödenmesi KDV'nin konusuna girmemektedir. Bu paraların avukatlara intikal eden kısmı ise serbest meslek kazancı kapsamında KDV1 ye tabi olacaktır. Ancak, avukatın sözleşme gereği ücret karşılığı çalışması halinde avukata, intikal eden kısım KDV'ye tabi tutulmayacaktır. Mahkeme kararında, "KDV hariç" şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde vekalet ücretine KDV dahil kabul edilecek ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle tespit edilen KDV avukat tarafından düzenlenecek serbest meslek makbuzunda gösterilecektir. Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim. ' Mehmet KİLCİ Bakan a. Gelir İdaresi Başkanı RE: AVUKATLIK HİZMETİNDE KDV AÇISINDAN VERGİYİ DOĞURAN OLAY - Ahmet Barlak - 23.05.2017 Avukatların Serbest Meslek Kazançlarının Tespiti 1. GİRİŞ Avukatların elde etmiş oldukları kazançlar Gelir Vergisi Kanunu içerisinde yedi gelir unsuru arasında sayılarak serbest meslek kazançları kapsamında değerlendirilmektedir. Serbest meslek kazançları Gelir Vergisi Kanunumuzda, “Her türlü mesleki faaliyetten elde edilen kazanç serbest meslek kazancıdır” şeklinde tanımlandıktan sonra hemen izleyen fıkrada da “Serbest meslek faaliyetlerinin tanımı sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi yada mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan işlerin ticari mahiyette olmamak koşulu ile işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır. Serbest Meslek kazancı, tahsil olunan hasılattan yapılan giderlerin düşülmesi suretiyle gerçek usulde tespit edilir. Serbest meslek kazancı Serbest Meslek Kazanç Defteri üzerinden tespit edilir. Defterin sol tarafına giderler, sağ tarafına da gelirler tarih sırasına göre kaydedilir. Aradaki fark Serbest Meslek Kazancıdır. Serbest meslek kazancının tespitinde hasılat; bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ile diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen tüm menfaatler toplamıdır. biz buna kısaca, avukatlık hizmeti karşılığı alınan tüm paralar diyebiliriz. Özetleyecek olursak →Serbest meslek kazancı, serbest meslek faaliyeti sonucu tahsil olunan hasılattan,yapılan giderlerin düşülmesi suretiyle gerçek usulde tespit edilmektedir. → Serbest meslek kazancında vergiyi doğuran olay▬ yani hasılatın elde edilmesi▬ tahsil esasına bağlanmıştır. Bu durumda, yapılmış bir hizmetin karşılığı henüz tahsil edilmeyip alacak halinde kalmışsa hasılat olarak defterlere kaydedilmeyecektir. → Buna göre, bir avukatın kazancının tespit edilebilmesi için öncelikle elde edilen hasılatın belirlenmesi ve avukatlık faaliyeti dolayısı ile yapılan giderlerin hasılat toplamından indirilmesi gerekmektedir. 2. SERBEST MESLEK KAZANCI’NIN UNSURLARI Serbest meslek kazancının kanunda yer alan tanımından hareketle serbest meslek kazancının diğer gelir unsurlarından ayıran noktalara ulaşmak mümkündür. Bu anlamda, bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olabilmesi için; ► Sermayeden ziyade şahsi çalışmaya, bilimsel veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması. Serbest Meslek Faaliyetinde sermaye unsurunun hakim olmaması gerekir. Mesleğin tipik özelliği şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanması olduğundan sermaye unsurunun varlığı yapılan çalışmaya ticari nitelik kazandırır. Eğer yapılan faaliyet emek yoğun ve sermaye yoğun bir faaliyet ise o takdirde biz bu kazancı ticari kazançlar kapsamında değerlendiriyoruz. ► Faaliyetin ticari özellikte olmaması , ► Bir işverene tabi olmaksızın kişisel sorumluluk altında, kendi nam ve hesabına yapılması, Faaliyet işveren yada işyerine bağlı olarak işverenin gösterdiği yerde ve işyerindeki hiyerarşi içerisine dahil olarak yapılıyorsa, o faaliyetten elde edilen gelir serbest meslek kazancı değil ÜCRET olarak vergilendirilecektir ► Devamlılık unsuru. Devamlılık unsurunu gösteren emareler şunlardır. Büro açılması, çalışılan yere tabela asılması, ilanlar verilmesi, mesleki kuruluşlara kaydolunması. Eğer yapılan serbest meslek faaliyetinde süreklilik yoksa elde edilen kazanç serbest meslek kazancı olarak değil arızi serbest meslek kazancı olarak vergilemeye tabi tutulur. 2.1 Kazancın Belirlenmesi 2.1.1 Hasılatlar Serbest meslek kazancının tespitinde hasılat; bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ile diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilen tüm menfaatler toplamıdır. 2.1.1.1 Nakden tahsilat Hizmet karşılığının nakden alınması, hasılatın Türk parası veya yabancı para olarak tahsil edildiğinin gösterir. Yabancı para olarak tahsili halinde bunların ödeme gününün borsa rayici ile, borsada rayici yoksa Maliye Bakanlığınca saptanacak kur üzerinden Türk Parasına çevrilmesi gerekir.[1] → Avukat adına kamu müesselerine, icra dairesine,bankaya, notere veya postaya para yatırılması tahsil hükmündedir. Vergiyi doğuran olay açısından bu yerlere para yatırıldığının öğrenilmesi yeterlidir. 2.1.1.2 Aynen Tahsilat: Hizmet karşılığının paradan başka Gayrimenkuller , her çeşit mal , zirai ürün , maden , hisse senedi ve tahviller le karşılanması da tahsil kabul edildiğinden bunların da belli bir değer üzerinden hasılat yazılmaları gerekir. Bu ayınların, daha önceden belirlenmiş bir alış değeri olmayabilir. Bu nedenle bu tür ayınların Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesinin 3 üncü sırasında belirtildiği gibi Takdir Komisyonlarınca belirlenecek emsal bedelinin hasılat yazılması gerekir. [2] Örnek vermek gerekirse; Bir avukat, yaptığı hizmet karşılığında müvekkilinden mücevher almıştır. Avukatın söz konusu mücevherin emsal bedelini Takdir Komisyonuna takdir ettirerek; komisyonun belirleyeceği değeri o yıla ait serbest meslek kazancının tespitinde hasılat olarak dikkate alması gerekmektedir. Ancak, ayın olarak alınan kıymetler için her zaman Takdir Komisyonu’na başvurmaya gerek yoktur. Örneğin ayın olarak alınan değer için yargı mercilerince re’sen biçilmiş bir değer var ise, Komisyona kıymet takdiri yaptırmaya gerek kalmadan bu değer doğrudan hasılat yazılabilir.[3] 2.1.1.3 Yarar Sağlanması �zeklinde Tahsilat Yapılan hizmet karşılığında para ile temsil edilebilen bir yarar sağlanması da tahsil hükmündedir. Mesela bir avukata, yaptığı serbest meslek faaliyeti karşılığında müvekkile ait bir yazlıkta sezon boyunca oturma hakkı tanınmış olsa, avukatın bu yararın emsal bedelini, yani konutun yetkili makamlar tarafından saptanmış kirası varsa onu, yoksa emsal kira bedelini hasılat yazması gerekir. Özetle tahsil, hizmet bedelinin nakden veya aynen alınmasını yahut sağlanan menfaatten yararlanılmasını ifade eder. 2.1.1.4 Avukatların Gider Karşilığı Aldığı Paralar Serbest meslek erbabının, müşterisinden veya müvekkilinden, serbest meslek faaliyetiyle ilgili olarak, para ve ayın şeklinde aldığı gider karşılıkları da, ayrıca hasılat sayılmıştır Buna karşılık, vergi , resim , harç , keşif , şahitlik , bilirkişilik ve ekspertiz gibi alanlarda harcanmak üzere müşteri veya müvekkilden alınan ve tamamen bu konularda harcanan para ve ayınların hasılat sayılmayacağı 67.maddenin 4. fıkrasında hüküm altına alınarak gider karşılıklarına bir istisna getirilmiştir. Ancak, bunların tamamen söz konusu hususlara harcanmış olması gerekir. Aksi halde, alınan paralardan harcanmayan kısım hasılat yazılmak zorundadır. Örneğin bir avukat müvekkilinden, bilirkişilik ücreti olarak 2.000.TL, temyizdeki duruşmada hazır bulunmak üzere Ankara’ya gidiş-dönüş masraflarını karşılamak için de 300.TL almış olsun. Bilirkişilik ücreti olarak alınan 2.000.TL’nın 1.200.TL’sını bu işe harcamıştır. Bu durumda Bu paradan kalan 800.TL ile, yol gideri olarak alınan 300-TL’nin hasılat yazılması gerekmektedir. Tabii belgelendirmek koşulu ile gidiş dönüş masrafı gider olarak indirilebilinir. 2.1.1.5 Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması Öte yandan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin, örneğin binek otomobillerinin, bürolarda kullanılan bilgisayarların veya benzeri demirbaşların elden çıkarılması durumunda, bu satıştan bir kazanç doğuyorsa, satıştan doğan kazanç serbest meslek kazancının tespitinde hasılat olarak dikkate alınacaktır. Tersi durumda ise yani satılan amortismana tabi iktisadi kıymetin satışı sonucunda bir zarar doğmuş ise bu zararda gider olarak dikkate alınmak suretiyle dönem matrahından indirim konusu yapılacaktır. 2.1.2 Giderler Avukatlar hasılattan hangi tür giderleri indirebilir? 5035 sayılı yasaya kadar ticari kazanç sahipleri ile karşılaştırıldığı zaman serbest meslek erbaplarının indirecekleri giderler kendi aleyhlerine bir durum doğuruyordu. Bunun da nedeni, serbest meslek erbapları için gider indirimi açısından genel ifadeleri içeren bir maddenin bulunmaması idi. Örneğin serbest meslek erbabının indirebileceği giderlerinin neler olduğu maddenin ikinci bendinde tek tek sayılmıştı. Bu durum uygulamada bir çok sorun yarattığı için 5035 sayılı yasa ile serbest meslek kazançlarında indirilecek giderleri düzenleyen 68. madde de kapsamlı değişikliklere gidilmiştir. Bu yapılan değişikliklerin hepsi serbest meslek erbaplarının lehine yapılan değişikliklerdir. �zu an itibariyle bir ticari kazanç sahibi hangi türden gideri indirebiliyorsa benzer şekilde buna paralel olarak serbest meslek erbabı da aynı giderleri indirim konusu yapabilmektedir. 2.1.2.1 Genel Giderler Serbest meslek kazancının tespitinde indirilebilecek giderlere göz atacak olursak bunlardan Birincisi , mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler dir. 193 sayılı G.V.K’nın 68. maddesi kapsamında serbest meslek erbabı bir avukat iş yerine ait kira, amortisman, ısıtma, aydınlatma, telefon ve benzeri giderlerinin hepsini indirim konusu yapılabilir. Önemli olan tek husus yapılan giderin serbest meslek faaliyetiyle ilgili olup olmamasıdır.Bu anlamda belgelendirilmek koşulu ile yapılan giderle işin niteliği arasında illiyet bağı kurulabiliyorsa, bu kapsamdaki tüm giderlerin indirilmesi de mümkün olmaktadır. 193 sayılı G.V.K’nın 68. maddesinin birinci bendinin parantez içi hükmünde özellik arz eden bir hususa değinilmiştir. Eğer Avukat, ikametgahının bir kısmını aynı zamanda işyeri olarak kullanıyorsa yani avukatlık bürosunu aynı zamanda ikamet maksatlı da kullanıyorsa, ikamet için ödemiş olduğu kiranın tamamıyla, ısıtma, aydınlatma ve diğer giderlerin yarısını kazancın tespitinde gider olarak dikkate alabilir. Aynı zamanda işyeri olarak kullanılan ikametgah kira değil de kendi mülkü ise o takdirde kira bedeli olmayacağından amortismanların yarısını indirim konusu yapılabileceği yönünde madde metninde düzenleme bulunmaktadır. Örneğin bir Avukat satın aldığı ve kendisine 100.000-TL’na mal olan bürosunda çalışmaktadır. Bu kişi, her yıl, betonarme olduğunu varsaydığımız bu yer için (100.000 x % 2 =) 2.000-TL amortismanı gider yazabilecek, ayrıca aydınlatma, ısıtma, asansör ve benzeri giderleri de masraf kaydedebilecektir. �zayet burası hem ikametgah hem de işyeri olarak kullanılıyorsa 2.000-TL amortismanının yarısı indirim konusu yapılabilecektir. 2.1.2.2 Hizmetli ve İşçilerin Giderleri Serbest meslek kazancının tespitinde indirilebilecek giderlerin ikincisi, hizmetli ve işçilerin giderleri dir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 68. maddedesinin ikinci bendine göre Avukat yanında istihdam ettiği işçi veya hizmetliler için işyerinde yada işyeri müştemilatında yapılan iaşe ve ibade giderleri, tedavi, ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatları ile işçi veya hizmetlilere demirbaş eşya niteliğinde verilmiş olan giyim giderlerini genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılabilmektedir Bir avukat’ın yanında çalıştırmış olduğu elemanı dışarıda yemek yerse ne olur yada büroda yemek pişirilip bu hizmet verilmekte ise bu takdirde bunun ne kadarını gider yazabilir? Bu hususta Gelir Vergisi Kanunumuzun 23. maddesinde düzenleme yapılmıştır. Eğer yemek işyerinde hazırlanıyorsa, o takdirde bir sınırlama söz konusu değildir. İş yerinde pişirilen yemek için yapılan harcamaların tamamı serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilebilmektedir. �zayet Avukat yanında çalışan elemanların işyeri dışında yemek yemesini sağlıyorsa -örneğin ticket uygulaması yada personelin yediği yemeği yazdırıp, fişini size getirmesi gibi- çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin2008 yılı için 9 TL’yi aşmaması ve buna ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılması şarttır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde, aşan kısım ile hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakten yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir. Örneğin bir Avukat 9 lira yerine günlük 12 lira yemek bedeli ödüyorsa o zaman mutlaka aşan kısmını o personelin bordrosuna dahil edip stopaja tabi tutması gerekir.Ödeme nitelik olarak ücret olmakla beraber Avukat açısındann gider olma özelliğini yitirmez. 2.1.2.3 Mesleki Faaliyetle İlgili Seyahat ve İkamet Giderleri Avukatların indirebileceği bir başka gider türü, mesleki faaliyetle ilgili seyahat ve ikamet giderleri‘dir. 68. maddenin 3. bent hükmüne göre, mesleki faaliyetle ilgili seyahat ve ikamet giderleri seyahat maksadının gerektirdiği süre ile sınırlı olmak şartıyla hasılattan indirilebilecektir. Örneğin, iş münasebetiyle il dışına yada yurtdışına çıkılırsa ulaşım giderlerini yada gidilen yere ait konaklama giderlerini indirim konusu yapmak, belgelendirmek kaydıyla mümkün olacaktır. 2.1.2.4 Mesleki Faaliyette Kullanılan Tesisat, Demirbaş Eşya ve Taşıtlar İçin Vergi Usul Kanunu’na Göre Ayrılan Amortismanlar Mesleki Faaliyette Kullanılan envantere dahil Tesisat, Demirbaş Eşya ve taşıtların amortismanlarının gider yazılabilmesi 68. maddenin 3. bent hükmüne göre mümkündür. 2.1.2.5 Kiralanan veya Envantere Dahil Olan Taşıtların Giderleri 68. maddenin 5. bent hükmüne göre kiralanan veya envantere dahil olan taşıtların giderleri de hasılattan düşülecek gider olarak dikkate alınabilecektir. Binek otomobilinin envantere dahil edilmiş olması koşuluyla yapılmış olan akaryakıt, yedek parça, bakım ve bu türden giderler bu bent kapsamında gider olarak yazılabilecektir.Bu giderler kiralanan araçlar içinde söz konusu olacaktır. Ancak motorlu taşıtlar vergisi kanunun 14. maddesi çerçevesinde serbest meslek erbabı işi ile ilgili kullanıyor olsa bile binek otomobilleri için ocak ve temmuz aylarında iki eşit taksitte ödemiş olduğu motorlu taşıtlar vergilerini gider olarak yazamazlar. 2.1.2.6 Mesleki yayınlar için ödenen bedeller Mesleki yayınlar için ödenen bedellerhasılattan indirilebilecektir. Bu düzenleme sadece mesleki kitap ve dergi alımı ile sınırlı değildir. Mesleki faaliyetle ilgili tüm yayınların da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. 2.1.2.7 Mesleki faaliyetin ifası için ödenen mal ve hizmet alım bedelleri Mesleki faaliyetin ifası için ödenen mal ve hizmet alım bedelleri 68. maddenin 5. bent hükmüne göre gider olarak dikkate alınabilecektir. Örneğin bir Avukat mesleki faaliyetini icra ederken başka bir Avukattan hizmet satın alırsa, belgelendirmek koşulu ile bunu gider olarak indirilebilecektir.. 2.1.2.8 Emekli Sandıklarına Ödenen Giriş ve Emeklilik Aidatları ile Barolara Ödenen Aidatlar Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla mesleki teşekküllere, -örneğin bir avukatın İstanbul barosuna- ödemiş olduğu aidatlarda mesleki kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecektir. SSK primleri ödenmiş olmaları koşuluyla ödendikleri dönemde serbest meslek kazanç defterine gider olarak yazılması mümkündür.Eğer ödenmediyse, tahakkuk etmiş böyle bir borçdan hareketle bu primi gider yazılamaz.Bir başka deyişle tahakkuk etmiş olmasına karşın ödenmeyen topluluk sigortası primleri ve ssk primlerinin gider yazılması ilgili mevzuatta yapılan düzenleme çerçevesinde mümkün bulunmamaktadır. Avukatlık kanununa göre avukatların 506 sayılı S.S.K’nun 86. maddesinde hüküm altına alınan topluluk sigortasına kayıt olmaları kanuni bir zorunluluk olup, avukatlık kanunun 190.maddesinde bu kapsamdaki sigorta pirimlerini ödemeyen avukatların adının baro yönetim kurulu kararıyla baro levhasından silineceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre avukatlarca ödenen topluluk sigortası pirimleri mesleki faaliyetin sürdürülebilmesi için kanunen yapılması zorunlu giderlerden olup, bu giderlerin tamamının Gelir Vergisi Kanununun 68.maddesinin 8.bend hükmü çerçevesinde ödenmiş olmaları koşuluyla ödendikleri dönemde serbest meslek kazanç defterine gider olarak yazılması mümkündür. İsteğe bağlı olarak Sosyal Sigortalar Kurumuna ödedikleri borçlanma primleri, herhangi bir zorunluluk olmaması nedeniyle, kazanç tespitinde gider kabul edilmez 2.1.2.9 Meslek, İlan ve Reklam Vergileri ile İş Yerleriyle İlgili olarak ödenen Ayni Vergi, Resim ve Harçlar Meslek, İlan ve Reklam Vergileri ile İş Yerleriyle İlgili olarak ödenen Ayni Vergi, Resim ve Harçlar indirim konusu yapılabilir. Emlak vergisi, çevre-temizlik vergisi ve tabela vergisi gibi ilan vergilerini bunlara örnek gösterebiliriz 2.1.2.10 Kanun İlam ve Mukavelenameye Göre Ödenen Tazminatlar Avukatlık faaliyetle ilgili olarak sözleşmeye, kanun emrine yada yargı kararına istinaden bir tazminat ödemesine hükmedildiği zaman bunun gider olarak yazılması mümkündür. Ancak bu tazminat ödemesi serbest meslek erbabının şahsi kusurundan kaynaklanıyorsa bu tazminatların gider olarak yazılması mümkün bulunmamaktadır. 2.1.3 Hasılattan İndirilemeyecek Giderler Gelir Vergisi Kanunumuzun 68. maddesinin son hükmü uyarınca her türlü para cezaları(örneğin trafik para cezası, belediyelerin yapmış olduğu denetimler sonucunda kesilen cezalar veya çevre kurumunun yapmış olduğu denetimden sonra kesilen cezalar gibi) , vergi cezaları (usulsüzlük cezası ve vergi ziya cezaları gibi) ve serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlar gider olarak hasılattan indirilememektedir. Yine ödenen şahsi gelir vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, tecil faizi, motorlu taşıt vergisi ve özel iletişim vergisi gibi vergi mevzuatımızda düzenlenen bir takım vergi ve buna bağlı alacaklarında gider olarak yazılması mümkün görülmemiştir. 2.1.4 Beyanname Üzerinden İndirilecek Giderler Gelir Vergisi Kanununun 89’ncu maddesi hükmüne göre, Avukatlar ve diğer serbest meslek erbapları, yıllık beyanname ile bildirecekleri gelirlerden aynı maddede belirtilmiş olan giderleri indirebilme hakkına sahiptirler. Bu indirim hakkından yararlanabilmenin doğal şartı yıllık beyannamede bildirilen bir gelirin bulunmasıdır. Zarar edilmesi halinde indirim söz konusu olmayacaktır.İndirimleri uygulamak suretiyle hiçbir zaman zarar yaratılması, ya da mevcut zararın arttırılması da mümkün değildir. Bahsedilen bu giderler aşağıdaki gibidir: 2.1.4.1 Hayat, Sağlık vb Sigorta Primleri İndirilebilecek sigorta primi tutarı yılda; bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları için beyan edilen gelirin ’unu, bunun dışındaki şahıs sigorta primleri için beyan edilen gelirin %5’ini aşamayacaktır. Ayrıca kanunda sayılan kişilerin tamamı için ödenecek prim ya da katkı payı tutarı toplamı asgari ücretin yıllık tutarını da aşmamalıdır. Asgari ücretin yıllık tutarı 2008 yılı için (638,70 * 12=) 7.664,4 TL ‘dir Sigorta priminin indirilmesinde her iki şart da bir arada aranılacaktır[4] İndirilebilecek sigorta priminin özellikleri aşağıdaki gibidir. • Primin matrahtan indirilebilmesi için, sigorta poliçesinin Türkiye’de kain ve merkezi Türkiye’de bulunan bir sigorta şirketi ile akdedilmiş ve gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması gerekir. • Primi ödeyen ve indirimden yararlanacak olan Avukat tam mükellef gerçek kişi olmalıdır. • Yıl içerisinde ödenen sigorta primlerinin türü şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, doğum, tahsil gibi şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödedikleri katkı payları olmalıdır. • Yıllık beyannameye alınmış ücret geliri varsa sigorta priminin matrahtan indirilebilmesi için, sigorta priminin ücretin safi miktarının hesaplanmasında nazara alınarak indirim konusu yapılmamış olması gerekir • Örnek: Avukat C, 2008 yılında 100.000,00 TL serbest meslek kazancı beyan etmiştir. Bu yıl içerisinde Avukat C kendi adına yaptırmış olduğu hayat sigortası için 3.000,00 TL ve çocuğu adına yaptırmış olduğu sağlık sigortası için ise 2.500,00 TL ödemiştir Örneğimizdeki Avukat C’nin indirebileceği sigorta primlerinin azami tutarını, Gelir Vergisi Kanununun 89’ncu maddesinin birinci bendinde yer alan diğer tüm şartların sağlandığı varsayımıyla aşağıdaki gibi hesaplayabiliriz. • Beyan Edilen Mesleki Kazanç Tutarı :100.000,00 TL • Kazanca Göre İndirilebilecek Azami • Sigorta Primi (Kazanç * % 5=) : 5.000,00 TL • Asgari Ücretin 2008 Yılı Brüt Tutarına • Göre İndirilebilecek Azami Sigorta Primi : 7.664,4 TL • Avukat C Tarafından 2008 Yılında Ödenen • Toplam Sigorta Primi (3.000+2.500=) : 5.500,00 TL Yukarıda yer verilen tutarların tetkikinden de anlaşılabileceği üzere, Avukat C tarafından 2008 yılında ödenen toplam sigorta primleri toplamı olan 5.500,00 TL, her ne kadar 2008 yılı asgari ücretin brüt tutarından az olsa da, beyan edilen kazancın %5’i olarak hesaplanan 5.000,00 TL’nin üzerinde olduğundan, Avukat C’ nin Gelir Vergisi Kanunu’nun 89/1’nci maddesine göre indirilebilecek azami sigorta primi 5.000,00 TL olacaktır. Bu tutarı aşan 500,00 TL ise indirilemeyecektir.[5] 2.1.4.2 Bağış ve yardım indirimi Her şeyden önce bağış ve yardım kanunda sayılan kurum ve kuruluşlara yapılmış olmalıdır. (Kanunda sayılan kurum ve kuruluşlara baktığımızda ise genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan dernekler ve bakanlar kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar karşınıza çıkıyor. Dolayısıyla bunlar dışındaki yerlere yapılan bağış ve yardımların indirim konusu yapılması mümkün değil.) Yapılan bağış ve yardımın bağış makbuzu ile belgelendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bağış ve yardımların indirim konusu yapılacak ise mutlaka bu indirimini bağış makbuzuna dayandırmak gerekir. Örneğin, bu kapsamdaki dernek ve vakıfların kermes bileti, konser bileti ve benzeri giriş bileti ya da konser biletlerine dayanarak indirim yapmak mümkün değildir. O bilet olsa bile mutlaka o dernek ya da vakıfça düzenlenmiş olan bağış makbuzunun da olması gerekmektedir. Yapılan bağışın gönüllülük esasına dayalı olarak yapılması gereklidir. Bir cebrilik varsa bu bağış ve yardımda bu kapsamda indirim konusu yapılamaz. Bağış ve yardımlar nakdi olarak yapılabileceği gibi ayni olarak da yapılabilir. Eğer mal olarak bir bağışta bulunmuşsa malın mukayyet değeri, yoksa, Takdir Komisyonunca tespit edilecek değeri esas alınacaktır. Bağış ve yardımlarında indirim hakkı sınırlandırılmıştır. �zöyle ki, yıl içerisinde yapılan bağış ve yardımların beyan edilen gelirin %5’ine kadar olan miktarı indirim konusu yapılabilir. Ancak bazı yerlere yapılan bağış ve yardımlar var ki, bu bağış ve yardımlar % 5 sınırlamasına tabi olmaksızın tamamı indirim konusu yapılabilir. Eğer okula, sağlık tesisine, öğrenci yurduna, çocuk yuvasına, yetiştirme yurduna, bakım ve rehabilitasyon merkezine veya huzurevine bağış ve yardımda bulunulmuşsa gerek bunların faaliyetlerini sürdürebilmesi için, gerekse bunların yenilerinin inşa edebilmesi maksadıyla bu kapsamda yapılan bağış ve yardımların o dönem beyan edilen gelire kadar olan kısmını indirim konusu yapmak mümkündür. Belli bir oran ile sınırlanmaksızın indirilebilecek bir diğer bağış ve yardım türü fakir fukaranın temel ihtiyaçlarını gidermek üzere kurulmuş bulunan gıda bankacılığı sistemi adı verilen ve sistemde faaliyet gösteren dernek ve vakıflara yapılan, gıda, giyecek ve yakacak malzemelerinin maliyet bedelleri de bağış ve yardımlar kapsamında indirim konusu yapılmaktadır.[6] 2.1.4.3 Avukatların kendisi yada bakmakla yükümlü olduğu kişilerin özürlü olması halinde Sakatlık İndirimi Özürlü vatandaşların, içinde bulunduğu zor koşulların giderilmesine katkıda bulunmak ve özürlüler ile özürlü olmayanlar arasındaki rekabet eşitsizliğini gidermek amacıyla vergi hukukunda çeşitli düzenlemeler yer almıştır. Bunlardan bir tanesi de gelir vergisi matrahının hesaplanmasında dikkate alınan sakatlık indirimi uygulamasıdır. Gelir Vergisi Kanununun 31’nci maddesi hükmüne göre “Çalışma gücünün asgari €’ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece sakat, asgari `’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece sakat, asgari @’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece sakat sayılır. 2008 yılı için 1. Derece sakatlar aylık 600 TL, 2. Derece sakatlar aylık 300 TL, 3. Derece sakatların ise aylık 150 TL kadar olan kazançları vergiden istisna edilmektedir. Dolayısıyla bunlar aylık tutarlar olduğu için serbest meslek erbapları açısından on iki ile çarpmak suretiyle indirim konusu yapılabilecektir. Örneğin bir serbest meslek erbabı 1. Derece sakatsa, bir başka deyişle çalışma gücünün % 80’inden fazlasını yitirmişse bu takdirde 600 TL’ yi on iki ile çarptığımızda 7.200TL kazancı vergi dışı kalmaktadır. Burada özellik arz eden bir husus bulunmaktadır. �zöyleki, Avukat kendisi özürlü olabildiği gibi bakmakla yükümlü olduğu kişiler arasında özürlüler varsa bunlardan her birisi için yine ayrı ayrı sakatlık indiriminden yararlanabilir. Örneğin iki çocuğu da özürlüyse her bir çocuğu için ayrı ayrı beyan ettiği gelirin (7.200TL x 2 =)14.400 TL’ye kadar olan kazancı vergi dışı kalabilecektir 2.1.4.4 Eğitim ve Sağlık Harcamalarının İndirimi Beyan edilen gelirin % 10’unu aşmaması, Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamalarını beyan ettikleri kazançları üzerinden gider olarak indirmeleri mümkün bulunmaktadır. Örneğin: Bir avukatın çocuğu eğitimini özel bir kolejde devam ettiriyor ve beyan ettiği gelir 100.000-TL’dir. Bu durumda çocuk için bu kapsamda 10.000-TL’ ye kadar özel eğitim harcamasından kaynaklanan giderin doğrudan beyanname üzerinden indirim konusu yapılması mümkün olacaktır. Burada önem arz eden şey; bu harcamaların yurt içinden eğitim hizmetini veren mükelleflerden alınan faturalar ile tevsik edilmesi gerektiğidir. Bununla beraber vakıf üniversiteleri genelde kurumlar vergisinden muaf olduğu için bunlardan alınan belgelere istinaden bu indirimden yararlanılması mümkün olmayacaktır. Yada yurt dışı eğitim ve sağlık harcamaları da yine maddede yapılan düzenleme çerçevesinde bu indirim imkanından yararlanamayacaktır. [7] 3. AVUKATLARDA VERGİ TEVKİFATI 3.1. Gelir Vergisi Tevkifatı Uygulaması Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin 2. bendinde “yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (noterlere, sm faaliyetinden dolayı yapılan ödemeler hariç)” denilmek suretiyle noterler dışında kalan tüm serbest meslek erbabına yapılan ödemelerin vergi kesintisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Avukatlarda buna dahildir. 2. bendin b alt bendinde ise bu oran %20 olarak belirlenmiştir. 3.2 Katma Değer Vergisi Tevkifatı Uygulaması KDV’nun 9. maddesi hükmü ve 91 seri no.lu KDV Genel Tebliği’nde yapılan açıklamalara göre; -genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler ve bunların teşkil ettikleri birlikler, -döner sermayeli kuruluşlar -kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları, -üniversiteler (vakıf üniversiteleri hariç) -kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları -bankalar ve özel finans kurumları -kamu iktisadi teşebbüsleri -özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar -organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar, -yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan kurum ve kuruluşlara ait olan(tek başına veya birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler Serbest olarak avukatlık faaliyetinde bulunanlardan almış oldukları danışmanlık hizmetlerine ilişkin hesaplanan KDV’nin P nispetinde olan kısmını avukatlara ödemeyip sorumlu sıfatıyla beyan etmek ve vergi dairesine ödemek üzere tevkifata tabi tutmak zorundadırlar. Tevkifata tabi danışmanlık hizmeti ifa eden avukat hizmetin yapıldığı dönemdeki KDV beyannamesinde hesaplanan KDV sütununda danışmanlık hizmetine ait hesaplanan KDV’nin tamamını değil tevkifat sonrası kalan kısmı yazacaklardır. Hizmete ait tevkifatın iadesinin talep etmesi halinde ise beyannamenin “diğer iade hakkı doğuran işlemler” başlıklı kısma KDV hariç hizmet tutarı ve iadeye konu tevkif edilen KDV tutarı yazılacaktır.iade edilecek KDV hiçbir zaman tevkif edilen KDV tutarını aşamayacaktır. 4. SERBEST MESLEK KAZANCINDA KDV 4.1 Genel Olarak Avukatlar açısından Gelir Vergisi Kanununa baktığımızda vergiyi doğran olay tahsil esasına bağlanmıştır. Dolayısıyla tahsilat olmadığı sürece gelir oluşmaz. Katma değer vergisi kanununa baktığımızda ise vergiyi doğran olay hizmetin yapılmasına,verilmesine, bir başka değişle tahakkuk esasına bağlanmıştır. Örnek vererek açıklamak gerekir ise,bir avukatlık hizmeti tamamlanmış ve henüz tahsilat yapılmamış ise , vergiyi doğuran olay açısından gelir verisi doğmayacak, ancak , katma değer vergisi doğacaktır. Yani eğer bir avukat müvekkiline hizmette bulunmuş ve parasını tahsil etmemiş ise, sözleşme varsa sözleşmeye göre tespit edilen bedel, aksi takdirde baroca açıklanan tarife üzerinden tespit edilecek bedel üzerinden KDV beyanıyla bu tutarı beyan etmesi gerekiyor. Bu nedenle hizmet bedelinin tahsil edilip edilmemesine bakılmaksızın her KDV vergileme döneminde (aylık) müşterilere verilen hizmetlere ait kesinleşen bedellerin tespit edilerek KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Avukatlarca bedelsiz olarak gerek akrabalarına gerekse yakın dostlarına verilen avukatlık hizmetleri de az önceki açıklamalar doğrultusunda KDV’ne tabi olacak ve avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan ücretten düşük olmamak koşuluyla ait olduğu dönem KDV beyannamesi ile beyan edilecektir. 4.2 Barolarca Açıklanan Asgari Tarifeye KDV Dahil Midir? Katma değer vergisi kanunumuzun 20. maddesinin 4. bendinde, belli bir tarifeye göre fiyatı tespit eden hallerde tarifede yer alan bedel içerisinde katma değer vergisinin de bulunması gerektiğini hüküm altına almıştır. Barolarca açıklanan tarifeler, avukat ücretlerine ilişkin tarifeler bu kapsama girmektedir. 5. AVUKATLARDA ORTAKLIK Avukatlık kanununda yapılan değişiklik sonucunda bu kanunun 44. maddesinde, 2001 yılından bu yana avukatlık ortaklığı adını verdiğimiz tüzel kişilik şeklinde de avukatlık faaliyetini sürdürmek mümkündür. Avukatlık ortaklıkları, vergi mevzuatımız açısından şahıs ortaklıkları ile eş değer olarak görülmektedir. Avukatlık ortaklığının en önemli özelliklerinden birisi, avukatlık ortaklığını oluşturan ortak avukatların tamamının müşterek ve müteselsil açıdan alacaklılara karşı sorumlu olması durumudur. Avukatlık ortaklığında serbest meslek kazanç defteri ortaklık adına tasdik ettirilir. Ortaklardan her birisinin ayrı ayrı defter tutmasına gerek bulunmamaktadır. Serbest meslek makbuzlarının da ortaklık adına düzenlenmesi gerekiyor, her bir ortağın ayrı ayrı makbuz düzenlemesine gerek bulunmamakla birlikte dönem sonucunda ortaklık adına tutulan serbest meslek kazanç defterine istinaden doğan kazançtan her bir ortak hissesine düşen kısmı kendisine ait serbest meslek kazancı olarak beyana konu eder. Dolayısıyla yıl içerisinde avukat ortaklığından kesilen stopajlardan da aynı şekilde kendisi hissesi oranına isabet eden kısmını hesaplanan gelir vergisinden mahsuba konu edebilir. 6. DAMGA VERGİSİ UYGULAMASI Serbest meslek erbapları 43 nolu genel tebliğe göre ne zorunlu ne de ihtiyari olarak sürekli damga vergi mükellefiyeti tesis ettiremiyorlardı, ancak 44 nolu damga vergisi genel tebliği ile serbest meslek erbapları da bu kapsama alınmıştır. Buna göre, bir avukatın 488 sayılı kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettirmesi durumunda, bir ay içinde düzenlediği kağıtların vergisini, ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar gelir vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine damga vergisi beyannamesi ile bildirilip yirmi altıncı günü akşamına kadar ödemesi gerekir. Eğer damga vergisi yönünden herhangi bir mükellefiyet tesis ettirilmemiş ise bu takdirde müvekkillerle imzalanmış olan sözleşmelerden doğan damga vergisini sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde bağlı olunan vergi dairesine beyan edilip, vergisinin ödenmesi gerekmektedir. 7. 1136 SAYILI AVUKATLIK KANUNUNDA YER ALAN BAZI HÜKÜMLER 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 164 ile 166’ncı maddelerinde, avukatlık ücreti tanımlanmakta ve kaynakları itibariyle, sözleşmeye bağlı olarak iş sahibinden sağlanan vekalet ücreti ile dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenen vekalet ücreti olmak üzere iki ayrı vekalet ücretinden söz edilmektedir. 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 4667 sayılı kanunla değişik 164’üncü maddesinin son fıkrasında, “…dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.” denilmiştir. Aynı kanunun 168’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında, “avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.”, 169’ncu maddesinde ise “yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz.” denilmektedir. 8. DAVA SONUNDA TARİFEYE DAYANILARAK KAR�zI TARAF AVUKATINA ÖDENEN VEKALET ÜCRETİNİN VERGİSEL BOYUTU Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı/alacaklı taraf avukatına ödenen vekalet ücreti farklı şekillerde tahsil edilebilmektedir. Buna göre; -Mahkeme veya icra veznesinin düzenlediği makbuz imzalanarak nakden, -Bizzat karşı/borçlu tarafın, mahkeme veya icra dairesinin tespit ettiği vekalet ücretini elden (nakden) veya banka havalesi ile ödemesi, -Mahkeme veya icra dairesinin, yargılama giderleri ile birlikte davayı kazanan müvekkile herhangi bir şekilde ödeme yapması ve müvekkilin de karşı borçlu taraftan alınan vekalet ücretini avukata ödemesi, �zekillerinde tahsil edilebilmektedir. Bu nedenle, dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenilecek vekalet ücretinin Gelir Vergisi Kanununun 65 ve 66’ncı maddelerine göre serbest meslek erbabı olan avukatlara ödenmesi halinde, Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesi uyarınca sorumlularca % 20 nispetinde gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekir. Ayrıca, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1 numaralı bendi hükmü ile serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi olduğundan, karşı taraf avukatına ödenen ve serbest meslek kazancı niteliğinde olan söz konusu vekalet ücreti ayrıca katma değer vergisine de tabi olacaktır. Öte yandan, mahkeme ilamına göre karşı taraf avukatına ödenen veya icra dairelerince alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen vekalet ücretini tahsil eden avukatın, vergi usul kanununun 236’ncı maddesi hükmü uyarınca serbest meslek makbuzu düzenlemesi ve düzenlenen bu belgede ayrıca katma değer vergisinin de hesaplanıp gösterilmesi gerekir. Davacı avukatının, ücretli olarak davacının yanında çalışıyor olması ve mahkemelerce hükmolunan vekalet ücretinin davayı kazanan müvekkile ödenmesi durumunda, bu ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması gerekir. Bu durumda davayı kazanan müvekkilin gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olması halinde, karşı taraftan tahsil ettiği ücreti, ticari faaliyeti çerçevesinde elde edilen gelir olarak kayıtlarına alması ve bu konuda vergi usul kanununda öngörülen belgeleri düzenlemesi, bu belgelerde ayrıca katma değer vergisini de hesaplaması gerekmektedir. Karşı taraftan alınan bu vekalet ücretinin işveren tarafından ücretlisi durumunda olan avukatına intikal ettirilmesi durumunda, ilgili olduğu ayın ücret matrahına dahil edilerek Gelir Vergisi Kanununun ücret ile ilgili hükümlerine göre vergilendirilecektir. bu durumda katma değer vergisi hesaplanması söz konusu değildir. Ekrem Yavuz KINAY Vergi Denetmeni KAYNAKÇA 1-193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu 2- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu 3- 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu 4-91 seri no.lu KDV Genel Tebliği 4-Beyanname Düzenleme Kılavuzu, HUD,2009 5- Avukatların Vergi Mevzuatı İçerisindeki Yeri ve Vergilendirilmesi, Erişim:Http://www. malatyavdb. gov. tr /avukat.htm [1]HUDBeyanname Düzenleme Kılavuzu,S 148 [2]HUDBeyanname Düzenleme Kılavuzu,S 148 [3]HUDBeyanname Düzenleme Kılavuzu,S 148 [4]Avukatların Vergi Mevzuatı İçerisindeki Yeri ve Vergilendirilmesi, Erişim:Http://www.malatyavdb.gov.tr/avukat.htm [5]Avukatların Vergi Mevzuatı İçerisindeki Yeri ve Vergilendirilmesi, Erişim:Http://www.malatyavdb.gov.tr/avukat.htm [6]Avukatların Vergi Mevzuatı İçerisindeki Yeri ve Vergilendirilmesi, Erişim:Http://www.malatyavdb.gov.tr/avukat.htm [7]Avukatların Vergi Mevzuatı İçerisindeki Yeri ve Vergilendirilmesi, Erişim:Http://www.malatyavdb.gov.tr/avukat.htm |