Geçmiş Yıl Zararlarının Mahsubu ve Muhasebe Kaydı - Baskı Önizleme +- AHMET BARLAK MUHASEBE FORUMU (http://ahmetbarlak.com/forumm) +-- Forum: SGK VERGİ MEVZUATI (http://ahmetbarlak.com/forumm/forumdisplay.php?fid=1) +--- Forum: Genel Vergi ve SGK Mevzuatı (http://ahmetbarlak.com/forumm/forumdisplay.php?fid=2) +--- Konu Başlığı: Geçmiş Yıl Zararlarının Mahsubu ve Muhasebe Kaydı (/showthread.php?tid=530) |
Geçmiş Yıl Zararlarının Mahsubu ve Muhasebe Kaydı - Muradiye Karabulut - 07.05.2015 Geçmiş Yıl Zararlarının Mahsubu ve Muhasebe Kaydı Tarih: 10.02.2015 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9'uncu maddesinin birinci fıkrasında kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarların ayrı ayrı gösterilmesi halinde beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde gösterilen zararların indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır. “(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla aşağıda belirtilen zararlar indirim konusu yapılır: a) Beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar. 1) Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş olması. İlgili hükümlerin incelenmesinden de görüleceği üzere, geçmiş yıl zararlarının kurum kazancından mahsup edilebilmesi için her yılın zararının beyannamede ayrı ayrı gösterilmesi gerekmektedir. Aksi bir uygulama, kurumları, istedikleri geçmiş yıl zararlarını indirmeye götürür ki vergi kanunlarının bu şekilde yorumlanması mümkün bulunmamaktadır. Vergi kanunlarımızda yer alan hükümler, vergi matrahının isteğe bağlı değil, belli esaslara göre kesin bir şekilde belirlenmesi gerektiği yönündedir. Buna göre, mükelleflerce kurumlar vergisi beyannamelerinde indirim konusu yapabilecekleri geçmiş yıl zararları bulunmasına rağmen ilgili hesap dönemi için kâr beyan ederek geçmiş yıl zararlarının indirim konusu yapılmaması durumunda, bu dönemi izleyen yıllarda indirim konusu yapma hakkı bulunduğu halde kâr beyan edilmesi nedeniyle kullanılmayan geçmiş yıl zararlarının mahsup edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, ilgili dönemde söz konusu kâr beyanı nedeniyle indirim konusu yapılabilecek geçmiş yıl zararları haklarından vazgeçtiklerinin kabul edilerek, kâr beyan edilen dönemin düzeltilmesi de söz konusu olmayacaktır. Mahsup yapılabilecek zararların “mali zarar” niteliğinde olması gerektiği, beyannamede gösterilen “Gelecek Yıla Devreden Cari Yıl Zararları” açıklamasından anlaşılmaktadır. Bu sebeple bilanço üzerinde izlenen “ticari zarar” tutarlarının zarar mahsubu uygulaması açısından bir önemi bulunmamaktadır. Geçmiş yıl zararlarının beyannamelerde ayrı ayrı belirtilmesinden maksat, geçmiş yıl zararının üzerinden 5 yıl geçmesini önlemek ve kar olduğu dönemde hangi dönemin veya dönemlerin mahsup edildiğinin takibini sağlamaktır. Bu sebeple 5 yıl nakledilmek istenildiği durumda mevcut haktan vazgeçmemek için her dönem ayrı ayrı gösterilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere 5520 sayılı KVK’nun 14.maddesinde “Kurumlar vergisi mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur...” denilmektedir. Mükelleflerin bu maddeler doğrultusunda faaliyetlerinden ötürü mali zararı bulunmasına karşılık beyannamelerinde kar beyan etmeleri mümkün bulunmaktadır. Bu durumda bulunan bir mükellefe İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nca 30.03.2005 tarih ve 6289 sayılı mukteza ile cari yılda mali zararı bulunmasına karşılık, isteyerek kar beyan etmesi sonucunda, önceki yıllardan devreden geçmiş yıl zararlarını sonraki yıllarda beyan edeceği kurum kazancından mahsup etmesinin mümkün olmayacağı belirtilmiştir. Benzer nitelikte çok fazla mukteza bulunmaktadır. Buraya kadar yaptığımız açıklamalar beyanname üzerinde geçmiş yıl zararlarının takibi olup, bilançoda yer alan “570 Geçmiş Yıl Karları” ve “580 Geçmiş Yıl Zararları” hesaplarının beyannamede üzerinde takip ettiğimiz zararlardan çok farklıdır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi mali zarar olarak 5 yıldan fazla nakledilmemek üzere takip ettiğimiz zarar “580 Geçmiş Yıl Zararları” hesabı ile tutarsızlık gösterecektir. Sebebi ise Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler nedeniyle mali zararın düşmesidir. Ancak K.K.E.G.’nin olmadığı bir işletmede ticari kar ve mali kar eşit olacaktır. Buda vergi kanunlarımızın indirilecek ve indirilemeyecek giderler bölümlerine baktığımızda pek karşılaşılan bir işletme türü değildir. Beyanname üzerinde yapmış olduğumuz mahsup işlemi muhasebe kayıtlarında herhangi bir işlem yapılmasını gerektirmemektedir. “Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkelerinde Öz kaynaklara İlişkin ilkeleri” incelediğimizde “Öz kaynakların bilançoda net olarak gösterilmesi için geçmiş yıllar zararları ile dönem zararı öz kaynaklar grubunda indirim kalemleri olarak yer alır.” denilmektedir. Bu durumda 570 ve 580 hesaplarda yer alan Geçmiş Yıllar Karları ve Zararlarını mahsup etmemizin doğru bir uygulama olmayacağını göstermektedir. “Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri c) Öz Kaynaklara İlişkin İlkeler 3) Azalan Öz kaynağın Belirtilmesi İlkesi: İşletmenin hissedarları tarafından yatırılan sermayenin devam ettirilmesi gerekir. Bu ilke süreklilik kavramına dayanır. 4)Öz Kaynağın Net Olarak Gösterilmesi İlkesi: Öz kaynakların bilançoda net olarak gösterilmesi için geçmiş yıllar zararları ile dönem zararı öz kaynaklar grubunda indirim kalemleri olarak yer alır. Bu ilke işletmenin sürekliliği kavramına dayanır.” Diğer taraftan TTK’nın 509. Maddesine göre “Kâr payı ancak net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılabilir.” denilmektedir. Kar dağıtımı sırasında dikkat edilmesi gereken geçmiş yıl zararlarının durumudur. Türk Ticaret Kanunun’da kar payının sadece net dönem karından ve bu amaçla ayrılmış olan yedek akçelerden dağıtılabileceği belirtilmiştir. TTK'nun 507.nci maddesine göre her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış "Net Dönem Kârına" payları oranında katılma hakkına sahiptir. Öte yandan. TTK'nun 508.nci maddesinde, "Yıllık Kâr" bilançoya göre belirlenir, ifadesi kullanılmıştır. Bu düzenleme ile 507. madde de yer alan net dönem kârı ifadesi birlikte değerlendirildiğinde, artık ortaklara dağıtabilecek kârın "Net Dönem Kârı" olduğu, TTK'nun da açık olarak ortaya konulmuştur. Yedek akçelerde bu tanımlamalar dikkate alınarak ayrılacaktır. Ayrılan yedek akçenin şirketin zararlarını kapamada kullanılabileceği göz önüne alındığında, bir zarar mevcut ve indirilmesi de zorunlu iken geçmiş yıl zararlarını düşmeden yedek akçe ayrılmasının her hangi bir faydası olmayacaktır. Çünkü şirketin gerçek karı, önceki yıl zararlarının düşülmesinden sonra anlaşılabilecektir. Bu durumda şirketin geçmiş yıllara ait zararları varsa, dağıtılacak kardan öncelikle bu zararlar mahsup edilir, sonra kalan net kısım dağıtılabilir. Bu durumda 570 ve 580 hesapların mahsup edilmesi işlemi kar dağıtımı ve yedek ayrılması aşamasında yapılması Tek Düzen Muhasebe Uygulama Tebliği ve Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine uyum sağlaması açısından uygun olacaktır. ____________________ / ____________________ 570- GEÇMİŞ YIL.KARLARI 331- ORTAKLARA BORÇLAR 540- YASAL YEDEKLER 580- GEÇMİŞ YIL ZARARLARI (-) ____________________ / ____________________ Sonuç: İşletmenin geçmiş yıl zararları kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş olması şartıyla dönem karından indirilmesi imkanı bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken takip eden dönemler itibariyle zarar olsa dahi geçmiş yıllar zararlarının beyannamede gösterilmesi gereğidir. Söz konusu zararların beyannamede gösterilmemesi durumunda Vergi İdaresi, Kurumlar Vergisi Kanunun 9. maddesini gerekçe göstererek indirim hakkından vazgeçildiğini ve sonraki yıllarda da indirim hakkından faydalanılmaması gerektiği görüşündedir. Mahsup işleminin muhasebe kayıtları açısından incelendiğinde; Tek Düzen Muhasebe Uygulama Genel Tebliğinin Öz Kaynaklara İlişkin İlkeler bölümünde “geçmiş yıllar zararları ile dönem zararı öz kaynaklar grubunda indirim kalemleri olarak yer alır” ifadesinden ve Türk Ticaret Kanunun kâr dağıtımına ilişkin hükümlerinden hareketle, tebliğ ve kanuna aykırı işlem yapmamak için 570 ve 580 hesapların birbirleri ile mahsup edilmesinin kar dağıtımı ve yedek akçe ayırma aşamasında yapılmasının doğru bir uygulama olacağı ortaya çıkmaktadır. Kaynak: http://www.MuhasebeTR.com (Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır .) |