MUHASEBEDE CARİ HESAP
MUHASEBEDE CARİ HESAPLAR
MUHASEBEDE CARİ HESAP
HALUK SÜMER *
I GİRİŞ
Muhasebede hesap, ticari işlemlerin saptanmasına ve izlenmesine yarayan, diğer bir deyişle, aritmetik işlem sayısını azaltan ve aktifler, borçlar ve öz sermayedeki artış ve azalışları cebrik yolla izleyen bir çizelgedir (1) Hesaplar, Değer Hesaplan, Şahıs Hesaplan, Sermaye Hesapları ve Sonuç Hesapları olarak sınıflandırılabilir (2) Cari hesap bu sınıflamada şahıs hesaplan içindedir.
Bir şahıs hesabı olan cari hesap kavramından muhasebede "birbirleriyle ilişkide bulunan iki kişinin aralarındaki borç ve alacak doğuran işlemlerini kaydettikleri hesap veya hesaplar" anlaşılmaktadır (3)
Yani bu tanıma göre muhasebedeki cari hesaptan, tarafların bazen alıcı, bazen satıcı olmaları durumunda bütün borç ve alacak ilişkilerinin bir arada izlendiği hesap anlaşılacağı gibi, tek taraflı olarak; alacak ve tahsilatların (Alıcı Hesapları) veya borç ve ödemelerin (Satıcı Hesaplan) veya sadece ödeme ve tahsilat nedeniyle oluşan borç ve alacakların ayrı ayrı izlendiği şahıs hesaplan da (Ortaklar Hesabı) anlaşılmaktadır.
Tarafların bazen alıcı ,bazen satıcı olmaları halinde işlemler tek hesapta izleniyorsa satışlar ve ödemeler o kişiye ait hesabın borcuna, alışlar ve tahsilatlar o kişinin hesabının alacağına kaydedilecektir. Hesabın borç kalanı üçüncü kişiden olan toplam alacağı, alacak kalanı ise üçüncü kişiye olan toplam borcu gösterecektir. Taraflar arasında yapılan hesaplaşmada mutabık olunması halinde cari hesap kalanı borçlu tarafından ödenecek, bu şekilde hesap kapatılmış olacak veya kalan ertesi döneme devredecektir.
Üçüncü kişinin hem alıcı, hem satıcı olması durumunda karşılıklı borç ve alacak doğuran işlemlerinin bir hesapta izlenmesi yerine, o kişiye yapılan satışlar dolayısıyla oluşan alacağın başka hesapta, aynı kişiden yapılan alışlar dolayısıyla oluşan borcun başka bir hesapta izlenmesi de muhasebe tekniği ile ilgili bir konudur.
Nitekim Maliye Bakanlığı tarafından 26.12.1992 Tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan l Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde "cari hesap" yeni bir boyut kazanmıştır. Tek Düzen Hesap Planında "cari hesap" adı altında bir hesap yoktur. Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği çerçevesinde "cari hesap" kavramından, üçüncü kişiler (Alıcılar, Satıcılar, Ortaklar Hesapları gibi) ile olan ilişkilere ait hesaplar (Şahıs Hesapları) anlaşılacaktır.
Tek Düzen Hesap Planına göre üçüncü kişi olan Alıcılar ve Satıcılar ile olan ilişkiler ayrı hesaplarda, yani satılan mal ve hizmetler dolayısıyla oluşan alacaklar ile satılan mal ve hizmet dolayısıyla yapılan tahsilatlar "Alıcılar Hesabı "nda, satın alınan mal ve hizmetler dolayısıyla oluşan borçlar ve bunlarla ilgili ödemeler "Satıcılar Hesabı"nda izlenmelidir.
Dönem sonunda alıcılar hesabı borç, Satıcılar hesabı alacak kalanı vermelidir. Alıcılar hesabının borç bakiyesi o kişi veya kuruma satılan mal ve hizmetlerden doğan (varsa tahsilatlardan sonraki) alacak miktarını, satıcılar hesabının alacak bakiyesi ise o kişi veya kurumdan satın alınan mal ve hizmet dolayısıyla olan (varsa ödemelerden sonraki) borcu gösterecektir.
Bir kişi veya kurumun hem alıcı, hem de satıcı olması durumunda, her ne kadar satışlardan doğan alacaklar ile, alışlardan doğan borçlar ayrı hesaplarda izlense bile genellikle bu hesaplar ödeme veya tahsilat ile kapanmayacaktır.
Çünkü pratikte böyle bir durumda tarafların tahsilat ve ödeme yapmaları söz konusu olmayacak, taraflar aralarında mutabakat sağladıktan sonra hesap kalanları aynı ise birbirleriyle karşılaştırılarak kapatılacak veya bakiye varsa borçlu tarafından ödenecek veya bakiye tek bir hesaba aktarılacak ve bilançoya yansıtılacaktır.
Bu anlamı ile, iki kişi arasındaki bütün işlemler ayrı hesaba kaydedilse bile, sonunda yine bir hesapta toplanacak ve taraflar bakiye üzerinden hesaplaşacaklardır.
Dolayısıyla muhasebede cari hesap bir kişiye olan borç ile o kişiden olan alacağın ister aynı hesapta, ister ayrı hesapta izlensin matematiksel olarak belirlendiği bir çizelgedir.
Tarafların birbirleriyle ilişkileri hukuki açıdan incelendiğinde esas ve normal kaide, her hizmet veya mal mukabilinde doğan alacak ve borçların vadesinde tediye ve tahsili ve borç ilişkisinin ortadan kalkmasıdır (4) Yani taraflar arasındaki borç alacak ilişkileri birbirinden bağımsız olarak değerlendirilecektir. İki kişi arasında devamlı bir alım satım ilişkisi söz konusu ise, alıcı semeni ödemek, satıcı mebii teslim etmekle yükümlüdür. Bu, aynı iki kişi arasında birden çok alım satım akdi olsa dahi, böyledir (5)
"Borç tek ise borçlu borcun tümünü kapsamayan bir ödeme yapar ve alacaklı da bu ödemeyi kabul ederse, yapılan ödemenin (aksi kararlaştmlmadıkça) alacağın hangi kısmına ilişkin sayılacağı sorunu BK. Md. 84'de açıklığa kavuşturulmuştur. 84. maddeye göre faiz ve giderler muaccel ise, yapılan ödeme önce onları kapsar.
Borçlunun aynı kişiye, farklı borç ilişkilerinden (alım satım vs.) doğan birden çok borcu varsa, bu borçlardan bir kısmını kapsayan bir ödemenin yapılması halinde hangi borcun ifa edilmiş sayılacağı BK. Md. 85 ve 86 da çözülmüştür.
1. Birden çok borcu olan borçlu, hangi borcu ödediğini alacaklıya beyan edebilir (BK. Md. 85/1). Yapılan ödeme beyan edilen borcun tamamını kapsıyorsa,alacaklı ödemeyi kabul etmek ve borçlunun beyanına uymak zorundadır.
2. Borçlu hangi borcu ifa ettiğini bildirmeden ödemede bulunmuşsa, alacaklının makbuzda gösterdiği borç ödenmiş sayılır. Ancak borçlu makbuza itiraz ederek,alacaklıya hangi borç için ödemede bulunduğunu bildirirse, borçlunun beyanı esas alınır (Bk. Md. 85/2).
3. Ödemede bulunan borçlunun hangi borcu ifa ettiğini belirten bir beyanı yoksa,makbuzda da alacaklı hangi borcun ödenmiş sayıldığını göstermemişse,borçlardan hangisinin ödenmiş sayılacağı sırasıyla aşağıdaki kurallar çerçevesinde saptanır (BK. Md. 86).
a. Ödeme muaccel (istenebilir) olan borç için yapılmış sayılır;
b. Birden çok borç istenebilir ise, ödeme ilk kovuşturulan borca ilişkin sayılır;
c. Muaccel (istenebilir) olan borçlardan hiç biri için kovuşturma yapılmamışsa ödeme, vadesi önce gelen borç için yapılmış sayılır;
d. Birden çok borcun vadesi aynı gün gelmişse yapılan ödeme, bu borçlara miktarlarıyla oranlı olarak mahsup edilir.
e. Borçlardan hiç birinin vadesi gelmemişse, ödeme, alacaklı için en az güvencesi olan borca ilişkin addolunur." (6)
Yukarıda ifade edildiği gibi muhasebedeki "cari hesap", taraflar arasındaki borç alacak ilişkisi ister tek hesapta, ister ayrı hesaplarda izlensin, alıcı satıcı arasındaki borç alacak farkını tutar olarak belirleme tekniğidir.
TTK'ya göre ise "cari hesap iki kimsenin para, hizmet ve diğer hususlardan dolayı birbirlerindeki alacakları ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem zimmet ve matlup şekline çevirerek hesabın kesilmesinde çıkacak bakiyeyi isteyebileceklerine dair bulunan anlaşmadır.
Bu maddeye göre cari hesap anlaşmasının zaruri unsurları şunlardır (7)
1. İki taraf olacaktır.
2. Bu iki taraf arasında borç ve alacak doğuran para, mal veya hizmet mübadelesi bulunacaktır.
3. Taraflar karşılıklı olarak, bu çeşit işlemlerden doğan borç ve alacaklarını müstakilen tediye ve tahsil talebinden feragat etmiş olacaklardır. Her bir borç ve alacak hesaba kaydedilecek, ortaya çıkan borç veya alacak ancak anlaşmanın sonunda ödenecektir."
Cari hesap sözleşmesinin en belirgin özelliği bir diğeri ile para, mal, hizmet ve diğer konularda devamlı ve karşılıklı ilişkileri olan ve fakat yaptıkları her bir münferit muamelenin hemen akabinde değil de, belirli bir sürenin (3 ayda bir, 6 ayda bir) geçmesinden sonra yanyana gelerek o dönemde yaptıkları bütün muamelelerin hesabını yaparak, iki taraf birbirinden ne kadar alacaklı ve ne kadar borçlu oldukları hususunu hesaben anlaşmaları ve bu hesapları o devreye ait alacak ve borç bakiyesi olarak tesbit etmeleri bakımından, daha önceden, yazılı olarak bir anlaşma ile belirlenmiş bulunmalarıdır (8)
4. TTK'nın 92. maddesine göre" Mukavele veya ticari teamül ile muayyen hesap devreleri sonunda, cari hesabın kapatılması ve zimmet ile matlup kalemleri arasındaki farkın tesbit edilmesi lazım gelir.
5. Hesap devresi hakkında mukavele veya ticari teamül yoksa her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Tesbit edilen bakiyeyi gösteren cetveli alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde noter marifetiyle veya taahhütlü bir mektupla veya telgrafla itirazda bulunmazsa bakiyeyi kabul etmiş sayılır".
6. Uygulamada tarafların birbirine gönderdikleri hesap özeti altına "bir ay içinde itiraz etmezseniz, TTK Md. 92'ye göre bizdeki bakiyeyi kabul etmiş sayılacaksınız" gibi ibarelere rastlanılmaktadır. Bu ibareler sadece taraflar arasında bir (yazılı) cari hesap sözleşmesinin varlığı halinde geçerlidir. Taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi yok ise bu ibarenin bir anlamı yoktur. Bu ibareler hesap özetini alanı süre açısından bağlamaz.
Cari hesap kavramı bankacılık literatüründe de yer almaktadır. Bankacılar kredi verdikleri şahısların hesaplarını "borçlu cari", mevduat aldıkları kişilerin hesaplarını da "alacaklı cari hesap" olarak adlandırmaktadırlar. Ancak hukuk literatüründe banka cari hesapları ile Ticaret Kanunu'nda yer alan cari hesap sözleşmesi arasında fark hakkında değişik görüşler vardır (9)
II ÖZET VE SONUÇ
Muhasebede cari hesap kişiler arasındaki borç alacak ilişkilerinin izlendiği hesap veya hesaplardır. Başka bir ifade ile bir hesaplaşma yöntemidir (10). Bu hesaplaşmada B K. 84 ve 86. maddeleri esas alınır. Ticaret hukuku açısından ise cari hesap bir sözleşmedir. Muhasebedeki cari hesap bu açıdan hukuktaki cari hesap kavramından farklıdır. Muhasebede cari hesap, borç ve alacak doğuran işlemler ister bir arada izlensin, ister ayrı hesaplarda izlensin, sonra birleştirilsin bir "Şahıs Hesabı"dır, karşılıklı ilişkiler sonucu bakiyeyi belirleme tekniğidir.
Hukukta bir tarafın borçlu, diğer tarafın alacaklı olduğu durumlarda cari hesap sözleşmesinden söz edilemez. Hukukta cari hesap sözleşmesinin söz konusu olması için her iki tarafın da hem borçlu, hem alacaklı olması gerekmekte ve iki kimsenin para, hizmet ve diğer hususlardan dolayı birbirlerindeki alacakları ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem borç ve alacak şekline çevirerek hesabın kesilmesinde çıkacak bakiyeyi işleyebilmeleri için aralarında yazılı bir anlaşma bulunmalıdır. İki kimse arasında bu tür bir anlaşma yok ise her bir sözleşme birbirinden bağımsız olduğundan Borçlar Kanunu hükümleri yürürlüktedir.
(*) Prof. Dr., Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Almanca İşletme Bölümü
BK ve TTK hakkında değerleme yapmak konumuz değildir. Bu makalenin amacı sadece muhasebe ile ilgilenenlere bu konularda kaynak göstermektir.
(1) Yüksel KOÇ YALKIN; Genel Muhasebe, 8. Baskı, Ankara, 1994, s. 83.
(2) Yüksel KOÇ YALKIN; a.g.e., s. 96.
(3) Meyers Enzyklopâdisches Lexikon, Band 14, Mannheim, 1980, S. 181 ve Gablers VVirtschafts Lexikon, 10. Auflage, VVİesbaden, 1979, S. 2405.
(4) Hayri DOMANİÇ; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Cilt 1, istanbul 1988, s. 274.
(5) 0. IMREGÜN; Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri, istanbul 1989, s. 156.
(6) S. REİSOGLU; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, istanbul 1988, s. 259.
(7) H. DOMANİÇ; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Cilt 1, istanbul 1988, s. 275.
İsmail DOĞANAY; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Cilt 1, Ankara 1981, s. 391.
(8) Borçlunun borcu karşılığında yaptığı ödeme, borcunun tümünü kapsamıyorsa, yapılan kısmi ödemenin borcun hangi bölümüne ilişkin sayılacağı Borçlar Kanunu'nün 84 86. maddelerinde düzenlenmiştir.
|