Ülkemizde sağlanan kolaylıkların azlığından dolayı dışarıya çıkamayan dolayısıyla da birçok vatandaşın kendisi veya ailesinde olmadığı süreçte farkında olamadığı engelli vatandaşlarımız için ne yapılsa azdır. Hızla topluma kazandırabilmek normal vatandaşlar gibi günlük yaşantıda yerlerini almaları için bütün önlemler alınmalıdır.
Engelli vatandaşlara sıfır araç alımında tanınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) muafiyetinin ardından yeni bir müjde daha geldi.
1994′te engellilere sağlanan ÖTV imkânına benzer bir iyileştirme Adana Bölge İdare Mahkemesi’nin kararında yer aldı. Mahkeme, görme engelli bir vatandaştan alınan 5 bin liralık Katma Değer Vergisi’nin (KDV) iadesine hükmetti. Bunun emsal teşkil edeceğine dikkat çeken Tüm Engelliler ve Aileleri Yardımlaşma Derneği Başkanı İlimdar Boztaş, kararın genel içerik kazanması için 30 gün içinde mahkemeye müracaat edeceklerinisöyledi. Söz konusu dava, görme engelli Cuma Balpetek’in başvurusu üzerine açıldı. Satın aldığı otomobili için Katma Değer Vergisi dahil 35 bin lira ödeme yapan Balpetek, önce vergi dairesine gitti. 5 bin liralık KDV’nin iadesini istedi. Ret cevabı alınca mahkemenin yolunu tuttu.Görme engelli Cuma Palpetek, vergi dairesinden aldığı ret cevabı üzerine KDV iadesini avukatı Ömer Faruk Üstündağ aracılığıyla İdare Mahkemesi’ne taşıdı.
Mahkeme, davanın ardından KDV Kanunu’nun 17. maddesinin 4. fıkrasına 1 Temmuz 2005′te 5378 sayılı kanunun 32. maddesiyle eklenen ‘s’ bendini gerekçe göstererek görme engelli vatandaşın hakkının iadesine karar verdi. İlgili maddede engellilerin eğitimleri, meslekleri, günlük hayatları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programlarının KDV’den istisna tutulmaları yer alıyor. Kararın ardından engelli vatandaştan tahsil edilen 5 bin liralık KDV, mahkeme masrafı ile birliktekendisine iade edildi. Avukat Üstündağ, mahkemenin vermiş olduğu kararın ‘emsal’niteliği taşıdığını belirterek, engellileri daha cesur olmaya davet etti. Adana Bölge İdare Mahkemesi’nin aldığı kararın ardından gözler, binlerce engelli vatandaşı temsil eden derneklere çevrildi. TEDAY Başkanı İlimdar Boztaş, mahkemenin kararının kendileri için bir emsal niteliğinde olduğunu, 30 gün içinde mahkemeye gideceklerini ifade etti
1.24 Özürlülerin Kullanımına Mahsus Araç ve Gereçlerin Tesliminde İstisna
Dönem itibariyle 4.000.-YTL’ye kadar olan iadelerde:
- Āade talep dilekçesi,
- Āstisna kapsamındaki satıĂ faturalarının fotokopisi veya bunların dökümünü gösteren liste,
- Āade talep edilen döneme ait indirilecek KDV listesi,
- Āstisna kapsamındaki iĂlemin bünyesine giren vergilerin tutarına iliĂkin hesaplamaları gösteren
tablo.12
Dönem itibariyle 4.000.-YTL’yi aĂan iadelerde:
- Ānceleme raporu, teminat veya YMM’lik KDV iadesi tasdik raporu.
[YMM’lik KDV iadesi tasdik raporu ile iade, tam tasdik sözlemesi varsa limitsiz, yoksa 267.000.-
YTL'ye kadar. (37 Sıra No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müavirlik ve YMM’lik
Kanunu Genel Tebliÿi)
1. NOT: Lütfen KDV'siz araç alan arkadaşlarımız tecrübelerini ve olası mahkeme süreçlerini bu başlıkta paylaşsın bizlerle...
Sakat statüsünde araç alımında ÖTV ödemediğimiz malum. Bir süre önce üyemiz Hasan Tahsin beyin aktardığı bilgi ile haberdar olduğumuz üzere (Engellilerin sıfır araç alımında KDV ödememek için izlenecek yol nedir?) Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin verdiği karar doğrultusunda artık KDV de ödenmeyecek.
Bio kullanıcı adlı üyemizin ulaştırdığı konuyla ilgili mahkeme kararı aşağıdaki gibidir.
KDV istisnasından yararlanmak için:
- Her şeyden önce bu hak -en azından şimdilik- sadece dava süreci ile elde edilebiliyor. Onun için, sıfır araç alımında önce KDV'yi ödemek, sonra ödenen KDV'nin geri verilmesi için vergi dairesine başvuru yapmak (1), oradan gelecek red kararından (bu karar en geç 60 gün içinde size tebliğ edilmelidir. 60 günün sonunda bir cevap gelmezse, başvurunuz reddedilmiş gibi işlemlere başlama hakkınız doğar) hemen sonra da aşağıdaki emsal karar doğrultusunda dava açıp (2) bu ödenen KDV'yi geri almak lazım..
- Araç alım faturasının üzerine KDV itiraz kaydı ile ödenmiştir diye şerh yazdırın bayiye. Bunu el ile de yazdırabilirsiniz, bilgisayar yazıcısı ile de. Yeter ki bu şerhin hemen altında firma kaşesi ve yetkili imzası bulunsun.
- Araç alım tarihinden itibaren vergi mahkemesinde dava açma süresi 30 gündür (vergi dairesine başvurduktan sonra oradan cevap beklerken geçen süre bu 30 gün için etkisizdir). Bu süreyi aşan kişilerin dava açma hakları ortadan kalkmış oluyor.
............. VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NE
... / .... / 2011
..../..../2011 tarih ve ............ nolu fatura ile .................... firmasından almış olduğum ............... marka özürlü/engelli aracım için Müdürlüğünüze ...........TL Katma Değer Vergisi ödemiş bulunmaktayım.
Ancak dilekçem ekinde sunduğum Adana Bölge İdare Mahkemesinin 2010/1658 Esas ve 2010/1721 Karar Nolu ilamı gereği, engelli adına tescil edilen araçlara Katma Değer Vergisi Ödenmemesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle bu karar gereği ödemiş olduğum verginin tarafıma iadesi gerekmektedir.
İş bu nedenle ödemiş olduğum ............ TL Katma Değer Vergisinin .......... Bankası ............... Hesap numarasına (IBAN: XXXXX) yatırılmasını ve neticeden tarafıma yazılı olarak bilgi verilmesini arz ve talep ederim.
Ad Soyad
İmza
TC Kimlik No:
Adres:
Telefon:
Ek: Bölge İdare Mahkemesi Kararı.
........... VERGİ MAHKEMESİ
SAYIN BAŞKANLIĞI’NA
..........(İl Adını Yazınız)
DAVACI : Adınız Soyadınız
ADRESİ:
TC KİMLİK NO:
DAVALI: …………………..VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ
I- DAVA KONUSU: KDV iade talebi.
II- DAVANIN ÖZETİ VE İTİRAZ NEDENLERİ: 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 4. fıkrasına 01.07.2005 tarih ve 5378 sayılı Kanunun 32. maddesiyle eklenen (s) bendi ile, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları katma değer vergisinden istisna tutulmuştur.
5378 sayılı yasanın 1. maddesinde Kanunun amacının özürlülerin her türlü gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma katılmalarını sağlamak olduğu belirtilmiştir. Bu haliyle yasanın amacına uygun olarak Katma Değer Vergisi Kanunu'na getirilen istisna hükmü göz önüne alındığında, Özel Tüketim Vergisi'nden istisna olarak satın alınan özürlü statüsündeki aracın Katma Değer Vergisi'nden de istisna tutulması gerekmektedir.
Nitekim satın aldığı özürlü statüsündeki aracın Katma Değer Vergisi'nden istisna tutulması gerektiği gerekçesi ile Adana 1. Vergi Mahkemesi'ne açılan dava ile iligli olarak Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin 13.04.2010 gün ve Esas No:2010/1658, Karar No: 2010/1721 sayılı kararı da bu yöndedir.
XXX tarihinde bu karar doğrultusunda XXX vergi dairesi müdürlüğü'ne başvurarak, XXX tarihinde almış olduğum özürlü statüsündeki aracım için ödemiş olduğum Katma Değer Vergisi'nin tarafıma geri ödenmesini talep ettim. Ne var ki Müdürlük, Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin kararına rağmen XXX tarih ve XXX sayılı işlem ile tarafıma ilettiği yazıda ödemiş olduğum Katma Değer Vergisi'nin tarafıma geri iade edilmeyeceğini bildirmiştir.
VERGİ TARİHİ: Araba alımı ile ilgili faturanızın tarihini yazınız.
NEVİ: KDV
VERGİNİN DÖNEMİ: Mart 2011 (Örnek)
MİKTARI : Yatırılan KDV miktarı yazılacak
III- SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere;
- Davanın kabulüne,
- Alınan KDV'nin tarafıma geri iadesine,
- Dava giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine
Karar verilmesini saygılarımla arz ederim.
Ekler (Suret) :
- Adana Bölge İdare Mahkemesi Kararı
- Aracımızın tertibatı ile ilgili ve s.kurulu raporumuz ve diğer tertibat proje belgeleri H sınıfı ehliyet vs.
- Vergi Dairesi Red yazısı.
KANUN YARARINA TEMYİZ EDEN DANIŞTAY ÖZÜRLÜLERE OTOMOBİL TESLİMİNDE KDV İSTİSNASI OLMAZ DEDİ
DANIŞTAY KARARI
Resmi Gazete Sayısı
28162
Resmi Gazete Tarihi
03.01.2012
Danıştay Üçüncü Daire Başkanlığından:
Esas No : 2011/3445
Karar No : 2011/5067
Kanun Yararına Temyiz Eden : Danıştay Başsavcısı
Davacı : Filiz OSKAY-Meydan Mah. 39020 Sokak No:4-Seyhan-ADANA
Karşı Taraf : Vergi Dairesi Başkanlığı-ADANA
İstemin Özeti : Davacı tarafından, özel tertibatlı binek otomobilinin satımını yapan firmanın faturaya yansıtmak suretiyle kendisinden tahsil edilip vergi dairesine ödenen katma değer vergisinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen işleme karşı açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin "Diğer İstisnalar" başlıklı 4'üncü fıkrasına, 5378 sayılı Kanunun 32'nci maddesiyle 7.7.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (s) bendi uyarınca; özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve bilgisayar programlarının katma değer vergisinden istisna olduğunun kurala bağlandığı, (110) seri no'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde de binek otomobili ve nakil vasıtalarının maddede sözü edilen araç-gereç kapsamında değerlendirilemeyeceği açıklamasına yer verildiği anlaşılan olayda, davacı tarafından satın alınan özel tertibatlı taşıt aracının 3065 sayılı Yasada öngörülen istisna kapsamına girmediği gerekçesiyle reddeden Adana 2. Vergi Mahkemesinin 8.3.2010 gün ve E:2009/1367, K:2010/431 sayılı kararının; özürlülerin her türlü gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmaya yönelik tedbirleri alarak topluma katılmalarını sağlamak amacını taşıyan 5378 sayılı Yasanın amacına uygun olarak getirilen katma değer vergisi istisna hükmünün binek otomobilleri de kapsadığı gerekçesiyle bozan ve karar düzeltme istemini de reddeden Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararının; tarh edilen vergilere karşı sadece mükellef ve vergi sorumluları tarafından dava açılabileceği, beyan üzerine alınan vergilerin ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi hatalarının düzeltme ve şikayet yoluyla giderilmesine ilişkin başvurular dışında, herhangi bir idari veya dava yoluna konu edilemeyeceği, özel tertibatlı araç satıcısı mükellef tarafından ödenen verginin, mükellef sıfatı taşımayan davacı tarafından iadesini isteme hakkı olmadığı gibi, olmayan bu hakka dayanılarak yaptığı başvurusunun reddine dair işlemin iptalini de yasada öngörülmeyen bir dava yoluyla isteme yetkisi de bulunmadığı, incelenmeksizin reddi gereken davayı, işin esasına girerek reddeden vergi mahkemesi kararının sonucu itibarıyla doğru olması nedeniyle Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına bozulması istenmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Danıştay Başsavcısı tarafından temyiz edilen Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararı incelendikten ve Tetkik Hakimi Birgül Öğülmüş'ün açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377'nci maddesinde vergi davası açma yetkisi mükelleflere ve sorumlulara tanınmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 8'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (a) bendinde bu verginin mükellefinin, mal teslim eden ve hizmet ifasında bulunanlar olduğu kurala bağlanmış ise de, katma değer vergisinin yansıma özelliği nedeniyle, satış bedeli üzerinden hesaplanan vergiyi ödemek zorunda kalan ve vergi yükünün üzerinde kalmasının mamelekinde meydana getirdiği azalma nedeniyle menfaati etkilenen davacının dava açma ehliyeti bulunduğu anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesinde; bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği kurala bağlanmıştır. Belirtilen nitelikteki kararların hukuk düzenindeki olumsuz etkilerinin, yeni uyuşmazlıklara emsal alınmasının önüne geçilmesi, hukuk ve uygulamada birliğin sağlanmasını amaçlayan söz konusu düzenlemede, Danıştayın inceleme yetkisi sadece ileri sürülen temyiz sebepleri ile sınırlandırılmamıştır. Kanun yararına temyiz isteminin; yanlış bir yargısal içtihadın yerleşmesini önleme amacı gözönüne alındığında, ileri sürülmeyen başka bir temyiz sebebinin bulunması halinde kararın hukuka uygunluğunun bu sebep yönünden de incelenebileceği sonucuna ulaşılarak işin esasına geçildi.
Vergi ödevi ile ilgili temel ilkeleri belirleyen Anayasanın 73'üncü maddesinde; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla düzenleneceği, Bakanlar Kuruluna; mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerinde, kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi verilebileceği öngörülmüştür.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1'inci maddesinde, Türkiye'de, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu; 19'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında ise diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümlerinin bu vergi bakımından geçersiz olduğu, katma değer vergisine ilişkin istisna ve muafiyetlerin, ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 17'nci maddesinin 4'üncü fıkrasına 1.7.2005 tarih ve 5378 sayılı Kanunun 32'nci maddesiyle eklenen (s) bendi ile, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları katma değer vergisinden istisna tutulmuştur.
İstisna hükmüne ilişkin yasa tasarısının görüşmeleri sırasında; "Bizzat özürlüler tarafından kullanılan özel tertibatlı olarak imal edilmiş, sonradan özel tertibat takılmış ve ilave özel tertibat takılmış motorlu kara taşıtları ya da özürlünün taşınması amacıyla birinci dereceden yakını bir sürücü veya özürlü kişi tarafından iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılan özürlü adına trafik siciline kayıtlı motorlu kara taşıtları; özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç, özel bilgisayar programları ile fonksiyon kazandırıcı ortez-protez ve benzeri yardımcı ve destekleyici cihazlar" ibaresi ile "özürlülere hizmet amaçlı kurulmuş dernek, vakıf ve bunların üst kuruluşlarının çalışmalarında kullanılmak üzere iktisap edecekleri motorlu kara taşıtlarıyla, sakatlık dereceleri %90 ve daha fazla olan malul ve özürlülerin adlarına kayıtlı taşıtlar" ibaresinin eklenmesi ayrı ayrı teklif edilmiş ancak; gerek Hükümet tarafından verilen teklifte, gerekse Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metinlerde, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına "Özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları" bendinin eklenmesi yeterli görülmüş ve nakil vasıtaları istisna kapsamı dışında bırakılarak yasalaşmıştır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, teslime konu otomobil, her ne kadar, davacının kullanımına uygun şekilde sonradan tadil edilmiş ise de; üretim özellikleri itibarıyla toplumdaki tüm bireylerin kullanımına sunulan motorlu bir nakil vasıtası olup "özel üretime tabi tutulmuş araç-gereç" kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır.
5378 sayılı Yasa ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen (s) bendi ile getirilen istisna hükmünün, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş araç-gerece ilişkin olması, istisna kapsamına belirli özellikleri haiz motorlu kara taşıtlarının da alınması yönünde yapılan önergelerin kabul görmemesi, mali yükümlülüklere ilişkin istisnalar hakkında yasa ile düzenleme yapılması zorunlu olup bu alanın yönetsel ve yargısal tasarruf ve yorumlara kapalı olması ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda yer verilen 19'uncu maddesi karşısında, davacı tarafından özel tüketim vergisi istisnasından yararlanmak suretiyle satın alınan araç için satıcı firma tarafından davacıdan tahsil edilerek davalı idareye ödenen katma değer vergisi yasaya uygun olduğu halde, söz konusu verginin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen işlemin iptali yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve Resmî Gazete’de yayımlanmasına 22.9.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
XKARŞIOY:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, Bölge İdare Mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, 2'nci fıkrasında ise temyiz isteğinin yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, kurala bağlanmıştır.
Danıştay Başsavcılığınca; özel tertibatlı aracın satıcısı mükellef tarafından ödenen verginin, mükellef sıfatı taşımayan davacının iadesini isteme hakkı olmadığı gibi, olmayan bu hakka dayanılarak yaptığı başvurusunun reddine dair işlemin iptalini de yasada öngörülmeyen bir dava yoluyla isteme yetkisi de bulunmadığı, incelenmeksizin reddi gereken davayı, işin esasına girerek reddeden ve sonucu itibarıyla doğru olan vergi mahkemesi kararının bozulması yolunda verilen kararının bu nedenle kanun yararına bozulması istenmiştir.
Yukarda yer verilen Yasa hükmü uyarınca inceleme yetkisi, Başsavcının temyiz istemiyle sınırlandırılmış olup, ileri sürülen temyiz sebebi yönünden yürürlükteki hukuka aykırılık saptanmayan olayda, kanun yararına bozma isteminin bu nedenle reddi gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle verilen Daire kararının bozmaya ilişkin hüküm fıkrasına katılmıyorum.