Faturanın "açığı-kapalısı" olmaz !
FATURADA MAKBUZ ZORUNLULUGU
I-GENEL BLG
Fatura ticari yasamda en çok kullanılan belgelerden biridir. Her ticari
isletmede bulunur. Her yapılan alısveriste fatura veya fatura yerine geçen
belgeler kullanılır. Bunlar; perakende satıs fisi, ödeme kaydedici cihaz fisi,
giris ve yolcu bileti, serbest meslek makbuzu, gider pusulası, müstahsil
makbuzu gibi belgelerdir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu, Faturayı “
satılan emtia veya yapılan is karsılıgında
müsterinin borçlandıgı meblagı göstermek üzere emtiayı satan veya isi yapan tüccar
tarafından müsteriye verilen ticari vesikadır
.” seklinde tanımlamaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 23. maddesinde de fatura benzer sekilde tanımlanmıstır. Ayrıca
faturanın alındıgı tarihten itibaren 8 gün içinde münderecatına itirazda bulunabilecegi
ifade edilmistir.
Fatura ticari yasamda satılan veya yapılan isin nevini, tutarını, miktarını, fiyatını, KDV’sini
göstermekte, taraflar için önemli bir belge olarak kabul edilmekte; devlet tarafından
önemsenip vergi ve muhasebe uygulamalarında muteber ve müstesna bir belge olarak
sayılmaktadır.
Bazen taraflar arasında “ÖDEMENİN” tevsiki seklinde islem yapılmakla birlikte bazen de
“ÖDEMEMENİN” yani borcun nedeni kabul edilip icrai takibatlara konu edildigi
görülmektedir.
II-AÇIK KAPALI FATURA TABİRİ
Yasal düzenleme “
Faturaların bas tarafında is sahibinin veya namına imzaya yetkili
olanların imzası bulunur
.” seklinde ise de; uygulamada, faturanın üst kısmına veya alt
kısmına kase basılarak imza atılmaktadır.
Yukarıdaki sekildeki farklı yerleri kaseleme/imzalama keyfiyeti uygulamada özel
yorumlarla “AÇIK FATURA”- “KAPALI FATURA” kavramları ile tanımlanmaktadır. Aynı
yorumla açık fatura, bedeli ödenmemis faturayı; kapalı fatura ise bedeli ödenmis faturayı
ifade etmektedir.
Oysa, fatura bedeli karsılıgında yapılan ödeme veya ödemeler için makbuz alınmadıkça
fatura tutarı hukuken ödenmis veya tahsil edilmis sayılmamaktadır. Bu nedenle de,
kasenin faturanın alt kısmına basılarak imzalanması fatura bedelinin tahsil/tediye edildigi
anlamına gelmeyecektir.
Faturanın bedelinin tahsili ile ilgili yasalarımızda bir sekil sartı öngörülmemis ve bir usul
de gelistirilmemis ancak, ticari hayatta fatura tutarlarının tahsil edilmesinin göstergesi ve
usulü piyasa düzeni içinde kendi kendine “açık fatura”-“kapalı fatura” seklinde ifadesini
bulmustur.(1)
Halen uygulamada faturanın üstüne imzalandıgı zaman, açık fatura, alt kısmına
imzalandıgı zaman kapalı fatura diye tabir edilmektedir. Keza faturanın üst tarafına imza
atıldıgı zaman islem “VADELİ”, alt tarafına imza atıldıgı zaman islem “PESİN” kabul
edilmektedir.
Piyasalarda adeta böyle bir gelenek vardır. Bazı is yapanlar bu gelenege kanun gibi kural
gibi itaat etmektedirler.
Bu gelenegin de kökeni Ankara Ticaret Odası tarafından 21.12.1948/6 sayılı teamül
kararıdır. Bu kararda söyle denilmistir: “
Ticarethane tarafından satısı yapılan mallara ait
fatura muhteviyatı alıcı tarafından ödendiginde, bayi tarafından faturanın altına damga
pulu yapıstırılarak tarih, ticarethane klise ve mührü ile birlikte selahiyattar olan tarafından
imza edilerek pul iptal olunur. Bu sekildeki faturaya bedeli alınmıs (kapanmıs, akide
edilmis) fatura denir. Bedeli alınmıstır kaydını ihtiva etmeyen faturada damga pulu
üzerine ticarethane klise veya mührü ve selahiyetli olanın imzası mevcut oldugu takdirde,
bu kaydın mevcut olmaması bir hüküm ifade etmez. Yani fatura bedeli ödenmis, akide
edilmis sayılır.”
Ankara Ticaret Odasının bu kararı; ülkemizdeki en ünlü Ticaret Odası kararıdır. Piyasa
islemlerine baktıgımızda Ticaret ve Sanayi Odalarının baskaca böyle yaygın bilinen
kararına rastlayamamaktayız.
Aslında gerek Esnaf odaları, gerekse Ticaret ve Sanayi Odaları ticari yasamdaki sıkıntıları
giderecek kararları her zaman almalı ve yasama geçirme çabası içinde olmalıdırlar.
III-UYGULAMADAK SORUNLAR
Uygulamada alınan verilen faturalar neticesinde, yapılan ödemeler karsılıgında; Tahsilât
Makbuzu, Tediye Makbuzu, Çek-Senet Bordrosu gibi belgelerin her isletme tarafından
tanzim edilmedigini görmekteyiz.
Hâlbuki bu tür belgelerin tanzimi, ödemenin delili açısından çok önem arz etmektedir.
Yargıya intikal eden konularda, mahkemeler; mutlaka ödemeyle ilgili bilgi, belge
istemekteler, bunun mümkün olmadıgı zaman fatura bedelinin ödenmedigine karar
vermektedirler.
Bilhassa Anadolu esnafı ve Tüccarı, yüksek sayılabilecek ödemelerini dahi makbuz alıp
vermeden yapmaktadır. Uygulamada su durum çok olmaktadır:
Üst kısmı imzalanarak fatura tanzim edilmektedir. Bedeli daha sonra alınmaktadır.
Piyasalardaki genel durum itibariyle makbuz alınma durumu olmamaktadır. Bedelin
ödenmesiyle ilgili herhangi bir kâgıda, herhangi bir açıklama yapılmıs olsa dahi bu
hukuken geçerli olacakken; bunlar olmadan ödemeler yapılmaktadır.
Olayımızda ödemenin yapılması faturanın seklinde herhangi bir degisiklik olmasına neden
olmamıstır. Yani üstte bulunan imza halen vardır. Bazı uyanık tüccarlar ödemesini
aldıkları halde faturadaki imzanın sırf üstte olması nedeniyle söz konusu faturayı bir de
icrai takibata konu ederek; yargı yoluyla alacaklarını mükerrer olarak almaktadırlar.
Piyasalarda güvenin kalmadıgı günümüz ortamlarında, yapılan ödemelerin mutlaka
belgesinin düzenlenmesi konusunda hukuki düzenlemelere ihtiyaç vardır.
IV-TEVSK KAPSAMINA BR BASKA BOYUT DAHA GELMELDR
Bilindigi üzere 01.08.2003 tarihinden itibaren belli rakamın üzerindeki faturaların
ödenmesi bankalar, finans kurulusları veya PTT vasıtasıyla yapılma mecburiyeti
getirilmistir. Bu rakam halen 8.000.-YTL. tutarı ve üzerindeki ödemeleri kapsamaktadır.
Bunun altındaki ödemelerde tevsik mecburiyeti yoktur.
Bunun altındaki ödemelerde makbuz düzenleme mecburiyeti getirilmelidir.
Makbuzu halen büyük firmalar, yanlarında muhasebe elemanı çalıstıran firmalar
düzenlemektedir. Bu durum tüm isletmelere zorunlu hale getirilmelidir.
Piyasalarda var olan ve masum esnafı, tüccarı hatta vatandasımızı magdur eden,
ödendigi halde ödenmedi muamelesi görülen bu hukuki bosluk Devletimizce
giderilmelidir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Yetki baslıgını tasıyan mükerrer 257. maddesinde Maliye
Bakanlıgına,
a)Mevcut fatura ve belgelerin mahiyet, sekil ve ihtiva edecegi hususları belirleme ve
bunlarda degisiklik yapmaya;
b)Yeni belgeler ihdas etme, mevcutları kısmen veya tamamen kaldırma
Konularında yetki verilmistir. Maliye Bakanlıgı bu yetkisini kullanarak; bankalardan
geçirilme mecburiyeti altındaki fatura tutarlarında MAKBUZ MECBUR9YET9 uygulamasını
getirmelidir.
Makbuz mecburiyeti uygulaması pek çok faydaları yanında getirecektir:
1-Taraflar arasındaki magduriyetler giderilecektir.
2-Mahkemelerin yükü azalacaktır.
3-Piyasalara olan güveni artıracaktır.
4-Kayıtdısılıgı azaltacaktır.
5-Avans olarak yapılan ödemelerin neticesinde faturanın tam kesilmesini saglayacaktır.
V-MAKBUZ TANZM PRATK OLMALIDIR
Maliye Bakanlıgınca ihdas edilecek; Tahsilat Makbuzu, Tediye Makbuzu, Çek-Senet
Bordrosu, uygulamacılara angarya olarak gelmemeli, pratik uygulanmasına cevaz
verilmelidir.
Bize göre Maliye Bakanlıgı yukarıda ifade edilen yetkisini kullanarak Faturanın seklinde
küçük bir degisiklik yaparak; mevcut faturalara makbuz bilgilerine de yer verdirmelidir.
Ya da faturanın bir kösesinde makbuz bölümü olmalıdır.
Böylece tanzim edilen faturalar, pesin mi, vadeli mi, ya da fatura karsılıgında yapılan
tahsilât miktarı alenen görülmelidir.
Bizce, uygulamacıları yıldırmamak için sadece fatura tanzim edilen konularda (basit usul
mükellefler dahil) makbuz düzenleme mecburiyeti ihdas edilmeli, örnegin yazar kasa
fisleri makbuz kabul edilip, ayrıca makbuz düzenlemek durumunda kalınmamalıdır.
VI-SONUÇ
Esnafımız, tüccarımız, sanayicimiz hatta vatandasımız nazarında faturanın pesin mi veya
vadeli mi tanzim edildigi konusu çok önemli bir konudur. Bu konuda halen uygulamada
bosluklar olup, alısverislerde çesitli sorunlarla karsılasılmaktadır.
Maliye Bakanlıgı yetkisini kullanarak bu boslugu gidermeli, vatandaslar arasındaki
sorunların en az olmasını saglamalıdır.
Ankara Ticaret Odasının 1948 yılında almıs oldugu teamül kararı; artık tarihteki yerini
almalı; yerine daha somut bilgiler kapsayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Ne yazık ki, 1948’li yıllardaki dürüstlüge dayalı, güvene dayalı ticaret günümüzde yoktur.
Onun yerine belgeye, bilgiye, delile dayalı ticaret tesis olunmalıdır.
ALINTI:
SMMM Ersen DALGIÇ
Faturanın Nizamı
Kanun Ad VERGİ USUL KANUNU
Madde No 231
Kapsam
(2365 sayılı Kanunun 35'inci maddesiyle değişen madde) Faturanın düzenlenmesinde aşağıdaki kaidelere uyulur:
1. Faturalar sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. Aynı müessesenin muhtelif şube ve kısımlarında her biri aynı numara ile başlamak üzere ayrı ayrı fatura kullanıldığı takdirde bu faturaları şube ve kısımlarına göre şube veya kısmın isimlerinin yazılması veya özel işaretle seri tefriki yapılması mecburidir.
2. Faturalar mürekkeple, makine ile veya kopya kurşun kalemi ile doldurulur.
3. Faturalar en az bir asıl ve bir örnek olarak düzenlenir. Birden fazla örnek düzenlendiği takdirde her birine kaçıncı örnek olduğu işaret edilir.
4. Faturaların baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya mezun olanların imzası bulunur.
5. (3239 sayılı Kanunun 20'nci maddesiyle değişen bent) Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî (5035 Sayılı Kanunun 48/1-b maddesiyle değişen ibare. Geçerlilik:01.01.2004; Yürürlük:02.01.2004) yedi gün(*) içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.
6. (3239 sayılı Kanunun 20'nci maddesiyle eklenen bent) Bu Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasına göre fatura düzenlemek zorunda olanlar, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludur. (Ancak bu sorumluluk, aynı maddenin 2 nci fıkrasının uygulandığı halleri kapsamaz.) Fatura düzenleyenin istemesi halinde müşteri kimliğini ve vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek zorundadır.
(*) (Değişmeden önceki şekli) on gün
YASADAN DA ANLAŞILACAĞI ÜZERİ FATURANIN ÜST KISMI İMZALANIR. BU TAHSİL EDİLDİĞİ YADA EDİLMEDİĞİ ANLAMINA GELMEZ. SADECE YASAL ZORUNLULUK NEDENİ İLE İMZALANIR.
Grup Bülteni
Geri
Kimden: Muhasebe ve Mevzuat
Gönderen: Yıldırım Ercan
Tarih: 28.09.2010, 00:00
Konu: Açık-Kapalı faturanın yasal boyutu
Ülkemizde ticari hayatta sık karşılaşılan bir durum olan "Açık-kapalı fatura" kavramı yaygın bir alışkanlık, ticari bir örf haline gelmiş hukuki temellerden yoksun bir uygulamadır. Bu uygulamaya göre düzenlenmiş, tanzim edilmiş bir faturada faturayı kesenin imza ve kaşesi eğer faturanın üst kısmında ise fatura açık, yani fatura bedeli ödenmemiş, kaşe ve imza alt kısmında ise kapalı yani fatura bedeli ödenmiş bakiyesi yoktur. Gerek vergi usul kanunu (V.U.K) gerekse Türk Ticaret Kanununda ticari işlem, borç alacak ilişkisi ve vergiyi doğuran olaylar ayrıntılarıyla gösterilmiş iken işgüzar muhasebecilerin ve diğer meslek erbaplarının alışkanlıkları neticesiyle uygulanması zorunlu bir uygulama halini almıştır.
Fakat uygulamada durum bazen öyle bir hal almakta ki, açık-kapalı fatura kavramının gerekliliği ve gereksizliği üzerine yapılan tartışmalar meslek bilgisinin ve deneyiminin ölçütü olarak bile görülebilmekte yapılan yanlış dogma haline bürünebilmektedir.
Açık - Kapalı fatura konusunda ne yazık ki 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu’nun 5. maddesi hükmü ile Odalara “Bölgeleri içindeki ticari teamülleri tespit edip, örf ve adet haline getirmek” görevi verildi. Bu yasa ile birlikte Ankara Ticaret Odası da aldığı bir “teamül kararı” ile açık fatura-kapalı fatura uygulamasının bir örf ve adet hukuk kuralı haline geldi. Oysa vergi usul kanununda bir faturanın nasıl olması gerektiği hususunda çok açık ve net bir tanım maddeler halinde gösterilmiştir.
FATURANIN ŞEKLİ:
Madde 230 - (Değişik madde: 30/12/1980 - 2365/34 md.)
Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:
1. Faturanın düzenlenme tarihi seri ve sıra numarası;
2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;
3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;
4. Malın veya işin nev'i, miktarı, fiyatı ve tutarı;
5. (Değişik bent: 04/12/1985 - 3239/19 md.) Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.
FATURA NİZAMI: Madde 231 - (Değişik madde: 30/12/1980 - 2365/35 md.)
Faturanın düzenlenmesinde aşağıdaki kaidelere uyulur:
1. Faturalar sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. Aynı müessesenin muhtelif şube ve kısımlarında her biri aynı numara ile başlamak üzere ayrı ayrı fatura kullanıldığı takdirde bu faturalara şube ve kısımlarına göre şube veya kısmın isimlerinin yazılması veya özel işaretle seri tefriki yapılması mecburidir.
2. Faturalar mürekkeple, makine ile veya kopya kurşun kalemi ile doldurulur.
3. Faturalar en az bir asıl ve bir örnek olarak düzenlenir. Birden fazla örnek düzenlendiği takdirde her birine kaçıncı örnek olduğu işaret edilir.
4. Faturaların baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya mezun olanların imzası bulunur. 5. (Değişik bent: 04/12/1985 - 3239/20 md.) Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.
6. (Ek bent: 04/12/1985 - 3239/20 md.) Bu Kanunun 232 nci Maddesinin birinci fıkrasına göre fatura düzenlemek zorunda olanlar, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludur. (Ancak bu sorumluluk, aynı Maddenin 2 nci fıkrasının uygulandığı halleri kapsamaz.) Fatura düzenleyenin istemesi halinde müşteri kimliğini ve vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek zorundadır.[1]
Yani yukarıda da görüldüğü gibi resmi evrakın şekil şartları belli bir usul çerçevesinde sınırlandırılmış ve net bir biçimde ortaya konmuştur.
Vergi Usul Kanunu (V.U.K.) faturayı 229-232 nci maddelerinde açıklamıştır.Bu açıklamalarda “açık” yada “kapalı” fatura hükümlerine yer verilmediği gibi,”İmza ve kaşenin faturanın baş tarafına atılmasını 231 nci maddesi ile zorunlu hale getirmiştir.Yani satış ister peşin ister veresiye olsun imza ve kaşe vergi kanunlarına uyarınca faturanın ÜST tarafına atılacaktır.
Bu yasal açıklamadan anlaşılıyor ki, Vergi kanunlarımızda faturanın düzenleme şekli itibariyle hükümler getirilmiş ve zorunlu olarak imza ve kaşenin faturanın üst kısmına atılması şartı konulmuştur.[2]
Ayrıca Türk Ticaret Kanununda aşağıda yer alan hükümlerin yanlışın yasal kaynağı gibi savunulması da yapılan diğer bir hatadır.
Türk Ticaret Kanunu’nun “Fatura ve Teyit Mektubu” başlıklı 23. maddesinde yer alan açıklamaya göre:
>>>>“Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
>>>>Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.
>>>>Şifahen, telefon veya telgrafla yapılan mukavelelerin veya beyanların muhtevasını teyit eden bir yazıyı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa teyit mektubunun yapılan mukaveleye ve beyanlara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.”
Yukarıda yer alan ifadelerde özellikle "fatura bedeli ödenmiş ise bunun faturada gösterilmesi istenebilir" ifadesi üzerine veya altına kaşe atarak yapılabilir şeklinde değil, örneğin; yapılan EFT, havale ve diğer ödemelerin karşı tarafa ulaştığı borcun düştüğü, alcağın kalmadığı, veyahut bakiyenin şu kadar olduğunun hatırlatılması fatura ile birlikte açıklanabilir hükmünü ifade etmektedir. Bu şekilde çek örneği, banka evrağı, tahsilat makbuzu gibi belgelerin aynı zarf içerisinde, zımbalanmış yada iliştirilmiş olarak gönderilmesi daha anlamlı ve geçerli bir uygulama olarak algılanmalıdır. Kaldı ki irsaliyeli faturalarda mal depoda, verilen adreste teslim edildi gibi ibareler not olarak düşülebilir iken alacak tahsil edildi gibi ibarelerin ve bunu çağrıştıran net açıklamaların yapılması, yazılması da resmi evrağın ayrılmaz şekil şartlarını bozan bir uygulama değildir.
Yargıtay da Ticaret odasının bu kararırını esas alarak açık ve kapalı fatura kavramlarını kabul etmiş ve bu kavramları kabul ettiğine dair bir çok kararı mevcuttur.Ama yargıtay kararlarında sadece imzanın nereye atıldığının yanı sıra başka unsurlar aramıştır. Başka bir ifade ile; yargı borç alacak ilişkilerinden doğan kararlarında imzanın faturanın üst kısmına atılmasının yan ısıra,peşinat ve diğer ödemelerin yapıldığı tarihlerde banka dekontu,tahsilat makbuzu vs.. para hareketini izleyen bir belge istemiş,öte yandan bu faturanın defter kayıtlarına nasıl nakledildiğine bakmıştır.[3]
Bütün bunların dışında imzalı "tediye ve tahsilat" makbuzlarının ne işe yaradığı sorusu konuyla ilgilenenleri aklına gelmektedir. Yani mal ve hizmetin bedelinin ödendiği ya da tahsil edildiğinin en açık ispat edici belgesi yukarıda ismi geçen evraklardır.
Kısacası Açık ve kapalı fatura adetten öte birşey değildir.
http://www.mutlakbutlan.com/2009/05/ack-kapal-faturann-yasal...
--
Bu bülten Yıldırım Ercan grup yöneticisi tarafından "Muhasebe ve Mevzuat" grubu için yazıldı.
Gruba şuradan girebilirsiniz:
http://www.xing.com/net/muhasebe/
Bültenin aboneliğinden çıkmak için şurayı tıklayın:
http://www.xing.com/app/network?op=newsletterabo.unset&n...