13.12.2018, 09:24,
(Bu konu en son: 30.12.2023, 12:00 Tarihinde, Saat: {2} düzenlenmiştir. Düzenleyen: Ahmet Barlak.)
|
|
Ahmet Barlak
S.M. Mali Müşavir
|
Yorum Sayısı: 1,045
541
Üyelik Tarihi: 23.04.2015
Rep Puanı:
0
|
|
RE: BASİT USULDEN GERÇEK USULE GEÇİŞTE YAPILMASI GEREK
Basit usulden gerçek usule geçen mükellef ilk sene bilanço usulüne göre defter tutamaz.
Basit Usulden Gerçek Usule Geçen Mükelleflerin Tutacakları Defterler
Basit usulde defter tutan mükelleflerin Gelir Vergisi Kanunun 46-51 inci maddeleri arasında yer alan basit usulde vergilendirmeye ilişkin hadleri aşmaları durumunda gerçek usulde vergilendirilmeye geçmeleri gereken koşulların oluşması durumunda izleyen yılda doğrudan birinci sınıf usulüne göre defter tutup tutamayacakları üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu konu ile ilgili olarak Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 6/3/2012 tarihli ve B.07.1.GİB.4.41.15.02-VUK/2012-1-61 sayılı Özelgesinde aşağıdaki görüşe yer verilmiştir.
“İlgide kayıtlı özelge talep formunda; yolcu taşımacılığı faaliyetiniz nedeniyle basit usulde vergi mükellefi olduğunuzu, 2011 yılı 11 aylık gayri safi iş hasılatınızın ... TL olduğunu belirterek 2012 yılından itibaren gerçek usulde işletme hesabı esasına göre mi, bilanço esasına göre mi defter tutmak zorunda olduğunuz hakkında görüş talep etmiş bulunmaktasınız.
....
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 174’üncü maddesinde, defterlerin hesap dönemi itibarıyla tutulacağı, kayıtların her hesap dönemi sonunda kapatılıp ertesi dönem başında yeniden açılacağı, hesap döneminin normal olarak takvim yılı olduğu hükmü yer almıştır. Aynı Kanunun 176 ve izleyen maddelerinde defter tutma ile ilgili hükümlere yer verilmiş ve defter tutma bakımından mükellefler birinci ve ikinci sınıf tüccarlar olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Birinci sınıf tüccarların bilanço esasına göre, ikinci sınıf tüccarların ise işletme hesabı esasına göre defter tutacakları belirtilmiştir.
––
12.12.2018/190-9
Anılan Kanunun 177 inci maddesinde, 1 inci sınıfa dahil tüccarlar belirtilmiş olup, "İkinci Sınıf Tüccarlar" başlıklı 178 inci maddesinde; " Aşağıda yazılı tüccarlar 2 inci sınıfa dahildirler:
1-) 177 inci maddede yazılı olanların dışında kalanlar;
2-) Kurumlar Vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilenler.
Yeniden işe başlayan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar 2 inci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler." hükmüne yer verilmiştir.
... Dolayısıyla, iş hacmi bakımından ikinci sınıfa dahil bulunan mükelleflerin, kendi istekleri ile birinci sınıfa geçebilmeleri ve bilanço esasına göre defter tutabilmeleri ancak, içinde bulunulan hesap dönemini takip eden hesap döneminin başından başlamak şartıyla mümkün bulunmaktadır.
Bu itibarla; 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun basit usule tabi olmanın özel şartlarından olan 48 inci maddenin 2 numaralı bendinde yer alan gayrisafi iş hasılatını aştığınızdan 01.01.2012 takvim yılı başından itibaren işletme hesabı esasına göre defter tutmanız, 2013 yılı ve sonrasında, defter tutma bakımından sınıf tespit edilmesinde Vergi Usul Kanununun yukarıda yer verilen hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.”
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı:B.07.1.GİB.4.41.15.02-VUK/2012-1-61
06/03/2012
Konu:Basit Usulden Gerçek Usule Geçiş
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; yolcu taşımacılığı faaliyetiniz nedeniyle basit usulde vergi mükellefi olduğunuzu, 2011 yılı 11 aylık gayri safi iş hasılatınızın ... TL olduğunu belirterek 2012 yılından itibaren gerçek usulde işletme hesabı esasına göre mi, bilanço esasına göre mi defter tutmak zorunda olduğunuz hakkında görüş talep etmiş bulunmaktasınız.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 46 ıncı maddesinin birinci fıkrasında; " 47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur" hükmüne yer verilmiş olup, maddenin son fıkrasında, "Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, bu talepleri doğrultusunda takip eden ay başından veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde vergilendirilen mükellefler, bir daha hiç bir şekilde basit usule dönemezler. Bu kişilerin aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu faaliyetleri nedeniyle basit usulden yararlanamazlar." hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 48 inci maddesinde basit usule tabi olmanın özel şartları sayılmış, maddenin 2 numaralı bendinde; "1 numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatlarının (4842 sayılı Kanunun 16 ıncı maddesiyle kanuni had olarak belirlenen tutarlar (279 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2012 tarihinden itibaren 35.000 TL.) aşmaması," olarak belirtilmiştir.
Yukarıda yer alan hükümler uyarınca, basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybeden mükellefler, şartların kaybedildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir.
Maddenin 1 numaralı bendinde satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanlara ilişkin hadlere yer verilmiş, ikinci bendinde bunun dışındaki işleri yapanlar ifade edilmiştir. Nakliye işi hizmet işi olduğundan 2011 yılı hasılatınızın 35.000 TL'yi aşması halinde gerçek usulde vergilendirileceğiniz tabiidir.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesinde, defterlerin hesap dönemi itibarıyla tutulacağı, kayıtların her hesap dönemi sonunda kapatılıp ertesi dönem başında yeniden açılacağı, hesap döneminin normal olarak takvim yılı olduğu hükmü yer almıştır. Aynı Kanunun 176 ve izleyen maddelerinde defter tutma ile ilgili hükümlere yer verilmiş ve defter tutma bakımından mükellefler birinci ve ikinci sınıf tüccarlar olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Birinci sınıf tüccarların bilanço esasına göre, ikinci sınıf tüccarların ise işletme hesabı esasına göre defter tutacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 177 inci maddesinde, 1 inci sınıfa dahil tüccarlar belirtilmiş olup, "İkinci Sınıf Tüccarlar" başlıklı 178 inci maddesinde; " Aşağıda yazılı tüccarlar 2 inci sınıfa dahildirler:
1.177 inci maddede yazılı olanların dışında kalanlar;
2. Kurumlar Vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilenler.
Yeniden işe başlayan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar 2 inci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler." hükmüne yer verilmiştir.
Mezkur Kanunun 179 uncu maddesinde 1 inci sınıftan 2 inci sınıfa geçişe, 180 inci maddesinde ise 2 inci sınıftan 1 inci sınıfa geçişe ilişkin şartlar belirlenerek bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlayarak sınıf değiştirileceği, 181 inci maddesinde ise ikinci sınıf tüccarlardan dileyenlerin, bilanço esasına göre defter tutabileceği, bu surette 1 inci sınıfa dahil olanlar hakkında da 180 inci madde hükümlerinin cari olacağı hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla, iş hacmi bakımından ikinci sınıfa dahil bulunan mükelleflerin, kendi istekleri ile birinci sınıfa geçebilmeleri ve bilanço esasına göre defter tutabilmeleri ancak, içinde bulunulan hesap dönemini takip eden hesap döneminin başından başlamak şartıyla mümkün bulunmaktadır.
Bu itibarla; 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun basit usule tabi olmanın özel şartlarından olan 48 inci maddenin 2 numaralı bendinde yer alan gayrisafi iş hasılatını aştığınızdan 01.01.2012 takvim yılı başından itibaren işletme hesabı esasına göre defter tutmanız, 2013 yılı ve sonrasında, defter tutma bakımından sınıf tespit edilmesinde Vergi Usul Kanununun yukarıda yer verilen hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Bilgilerinize rica ederim
|
|
03.01.2019, 11:47,
|
|
Ahmet Barlak
S.M. Mali Müşavir
|
Yorum Sayısı: 1,045
541
Üyelik Tarihi: 23.04.2015
Rep Puanı:
0
|
|
RE: BASİT USULDEN GERÇEK USULE GEÇİŞTE YAPILMASI GEREK
BASİT USULDE TİCARİ KAZANCA TABİ MÜKELLEFLERİN İŞYERİ OLARAK KİRALADIKLARI YERLERE AİT KİRA SÖZLEŞMELERİ DAMGA VERGİSİNDEN MUAFTIR.
.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü
Sayı :B.07.1.GİB.4.06.17.02-DMG-72-797 28/09/2011
Konu : 1606 sayılı Kanuna göre vergi muafiyeti bulunan
dernek tarafından düzenlenen kira sözleşmesine
damga vergisi istisnası uygulanıp uygulanmayacağı hk.
...
İlgi : ... tarihli ve ... evrak kayıt sayılı dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçenizin incelenmesinden, ... Vergi Dairesinin ... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz belirtilerek mülkiyeti Derneğinize ait taşınmazlar için genel merkeziniz ile şube başkanlıklarınız tarafından düzenlenen kira sözleşmelerine, Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV.Ticarî ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün 31 ve 32 nci maddeleri kapsamında damga vergisi istisnası uygulanıp uygulanmayacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tâbi olduğu; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kâğıtları imza edenler olduğu, resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kâğıtların damga vergisini kişilerin ödeyeceği; 6 ncı maddesinde, bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların herbirinden ayrı ayrı vergi alınacağı, bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisinin, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınacağı; 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisinden müstesna olacağı; 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, birden fazla kişi tarafından imza edilen kâğıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu olacağı, bunlar arasında vergiden müstesna olanların bulunmasının damga vergisinin noksan ödenmesini gerektirmeyeceği, damga vergisinden muaf kuruluşlarca kişilerin (1) sayılı tabloda yer alan işlemleriyle ilgili olarak düzenlenen ve sadece bu kurumların imzasını taşıyan kâğıtlara ait verginin tamamının kişiler tarafından ödeneceği, ancak bu kâğıtlara ait verginin hiç ödenmemesi veya noksan ödenmesi halinde vergi ve cezanın tamamından kişilerle birlikte kurumların müteselsilen sorumlu olacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Mezkur Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticarî ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün 31 inci fıkrasında, dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dâhil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenamelerinin; 32 nci fıkrasında, gelir vergisinden muaf esnaf, muaf serbest meslek erbabı ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından işyeri olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dâhil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenamelerinin damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.
1606 sayılı Bazı Dernek ve Kurumların Bazı Vergilerden, Bütün Harç ve Resimlerden Muaf Tutulmasına İlişkin Kanunun 1 inci maddesinde, "Türkiye Kızılay Derneği, Türk Hava Kurumu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Yardım Sevenler Derneği ve resmî darülaceze kurumları ile Darüşşafaka Cemiyeti ve Yeşilay Derneği kendilerine terettüp eden vergi, harç ve resim mükellefiyetinin kurumlara ait olduğu hallerde bütün vergilerden, harçlardan, resimlerden, hisse ve fonlardan muaftır. Bu muafiyetlerin, Türkiye Kızılay Derneğinin 11/4/2007 tarihli ve 5624 sayılı Kanuna göre yürüttüğü faaliyetleri hariç olmak üzere, bu kuruluşlara ait iktisadî işletmelere şümulü yoktur." hükmü bulunmaktadır.
Buna göre; Derneğiniz tarafından kiralanan ve Derneğinize ait bir iktisadî işletmeye dâhil olmayan taşınmazların,
-Dernek ve vakıflarca yerleşim yeri,
-Gerçek kişilerce mesken,
-Gelir vergisinden muaf esnaf, muaf serbest meslek erbabı ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından işyeri,
olarak kullanılmak üzere kiralanmasına yönelik olarak düzenlenen kira mukavelenameleri damga vergisinden istisnadır.
Diğer taraftan, istisna kapsamında olan veya olmayan tüm kira sözleşmelerinde Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tabloda belirtilen damga vergisine tabi akit ve işlemlere yer verilmesi halinde, bu akit ve işlemlerin Damga Vergisi Kanununun 6 ncı maddesi hükümleri doğrultusunda damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Öte yandan, istisna kapsamında olmayan kira sözleşmelerine ilişkin damga vergisinin, Derneğinizin damga vergisinden muaf olması nedeniyle herhangi bir muafiyeti bulunmayan karşı tarafça ödenmesi gerekmekte olup, verginin ödenmemesinden dolayı 488 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi gereğince Derneğinizin de müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak Derneğiniz ile resmi daireler ve damga vergisinden muaf diğer kişi ve kurumlar arasında düzenlenecek kağıtlar için damga vergisinin aranılmayacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesi rica ederim.
Vergi Dairesi Başkanı a.
Grup Müdürü V.
|
|
03.01.2019, 11:52,
|
|
Ahmet Barlak
S.M. Mali Müşavir
|
Yorum Sayısı: 1,045
541
Üyelik Tarihi: 23.04.2015
Rep Puanı:
0
|
|
RE: BASİT USULDEN GERÇEK USULE GEÇİŞTE YAPILMASI GEREK
60 SERİ NO'LU DAMGA VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ
6728 sayılı Kanunun 29/c-7 ve 8 maddeleriyle yapılan değişikliklerle; 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (31) ve (32) numaralı fıkralarında yer alan “kira mukavelenameleri.” ibareleri “kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar.” şeklinde değiştirilmiştir. Söz konusu (31) numaralı fıkra, “Dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar.” halini,
(32) numaralı fıkra ise, “Gelir vergisinden muaf esnaf, muaf serbest meslek erbabı ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından işyeri olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar.” halini almıştır. Buna göre, damga vergisinden istisna olan söz konusu kira sözleşmelerinden, bu sözleşmelerdeki kefalet şerhleri ve teminat taahhütleri nedeniyle de damga vergisi alınmayacaktır.
|
|
03.01.2019, 11:56,
|
|
Ahmet Barlak
S.M. Mali Müşavir
|
Yorum Sayısı: 1,045
541
Üyelik Tarihi: 23.04.2015
Rep Puanı:
0
|
|
RE: BASİT USULDEN GERÇEK USULE GEÇİŞTE YAPILMASI GEREK
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
TARİH : 30.05.2014
SAYI : 38418978-120[46-14/7]-534
KONU : Basit Usulün kira hadlerinde brüt tutarın dikkate alınıp alınmayacağı
…
İLGİ: …
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, terzilik faaliyetiniz dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğunuzu ve basit usule geçmek istediğinizi belirterek, Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yer alan yıllık kira tutarının tespitinde, kira tutarı olarak gelir vergisi tevkifatının dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 46'ncı maddesinde;
"47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.
...
(6322 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle değişen fıkra; Yürürlük 15.06.2012)Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarını haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler dilekçelerinde belirttikleri tarihten veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden, 47 nci maddede yazılı şartları taşıyanlardan arka arkaya iki hesap döneminin iş hacmi 48 inci maddede yazılı hadlerden düşük olanlar, yazılı talepleri üzerine bu şartın gerçekleşmesini takip eden takvim yılından başlayarak basit usule geçebilirler. İşin eş ve çocuklara devri halinde iş hacminin hesabında devirden önceki süreler de dikkate alınır. Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri tespit edilenler hiçbir suretle basit usulde vergilendirilmezler.
(6322 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük 15.06.2012)Gerçek usulde vergilendirilmekte iken işini terk eden mükellefler ile basit usulün şartlarını kaybedenlerden gerçek usulde vergilendirilmeye başlamadan önce işini terk eden mükellefler, terk tarihini takip eden yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usule dönemezler. Bu hüküm, işin eş veya çocuklara devri halinde de uygulanır.
..." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun basit usule tabi olmanın genel şartlarının yer aldığı 47 nci maddesinin 2 numaralı bendinde ise; "İşyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli kiralanmış olması halinde yıllık kira bedeli toplamı (285 Seri No.lu Gelir Vergisi genel tebliği ile 01.01.2014 tarihinden itibaren) büyükşehir belediye sınırları içinde 5.500 TL'yi, diğer yerlerde 3.800 TL'yi aşmamak," hükmü yer almaktadır.
Gerçek usulden basit usule geçiş ile ilgili açıklamalar, 27.07.2012 tarihli ve 28366 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 18/12/2013 tarihli ve 93 Seri No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde yapılmıştır.
Öte yandan, anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında kira ödemeleri üzerinden istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmak zorunda olanlar sayılmış olup tevkifat oranlarına maddenin (5) numaralı bendinde yer verilmiştir. Vergi tevkifatında uyulacak esasları ise aynı Kanunun 96 ncı ve müteakip maddelerinde düzenlenmiştir.
Buna göre, ödemiş olduğunuz yıllık kira bedeli toplamının Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinin 2 numaralı bendinde yer alan "yıllık kira bedeli sınırını" aşıp aşmadığının tespitinde gelir vergisi stopajı dahil tutarın dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, kira sözleşmesi uyarınca ödenen kira bedelinin net veya brüt olduğuna ilişkin sözleşmede bir belirleme/hüküm bulunmaması halinde, bu tutar brüt kabul edilerek kira sözleşmesinde yazılı tutarın dikkate alınması, kira sözleşmesinde ödenen kira bedelinin net olarak belirtilmesi halinde ise bu tutara gelir vergisi tevkifat tutarı eklenmek suretiyle brüte iblağ edilmesi ve bulunan tutarın karşılaştırmada dikkate alınması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
|
|
|