İŞ KAZASI NEDENİYLE ÖDENEN TAZMİNATLARIN GİDER YAZILMASI ve TAZMİNATI ALANLARIN VERG
İŞ KAZASI NEDENİYLE ÖDENEN TAZMİNATLARIN GİDER YAZILMASI
2 Ekim 2008, A.Bumin DOĞRUSÖZ
I- GİRİŞ
Gelir ve kurumlar vergilerinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek ve indirilemeyecek olan giderler ilgili kanunlarda belirtilmiştir. Kanunda yer alan ifadelerinin soyut nitelik taşıması nedeniyle, kanuni düzenlemelerin yaşamın olağan akışında karşılaşılan somut maddi olaylara uyarlanmasında duraksamalar ve görüş ayrılıkları ortaya çıkabilmektedir.
Bunlardan birisi de, ödenen zarar ziyan ve tazminatların gider yazılması konusundadır. Bu konuda GVK’da yer alan hükümler, açık atıf gereği kurumlar vergisinde de uygulanmaktadır. Bu yazımızda, iş kazaları nedeniyle ödenen tazminatların gider yazılması konusuna değinilecek; bu konuda idarenin kanunun iradesinin ötesine geçen görüşü değerlendirilecektir.
II- İŞ KAZALARINA İLİŞKİN BAZI VERİLER
SSK istatistiklerine göre; 2006 yılında 79.027 iş kazası, 574 meslek hastalığı vakası meydana gelmiş, bunların 1953’ü sürekli iş göremezlikle, 1592’si ise ölümle sonuçlanmıştır. 2006 yılında iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu kaybedilen işgünü sayısı ise 1.895.304’tür. Bu rakamların, sadece SSK istatistiklerine yansıyanlar olduğu, istatistiklere yansımayan kazaların da olduğu unutulmamalıdır.
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) tarafından yapılan bir araştırmaya göre 2006 yılında MESS’e bağlı işyerlerinde çalışan her 100 kişiden 6’sı iş kazasına maruz kaldı ve bu kazaların yüzde 81’i güvensiz hareketler nedeniyle meydana geldi.
Bu iş kazaları neticesinde bazen kusur sorumluluğu esasına göre bazen de hakkaniyet sorumluluğu esasına göre pek çok da tazminat ödendi. Ödenen toplam tazminat rakamlarını gösteren bir istatistiğe ulaşmak mümkün olmamıştır.
Bu tazminatların bazıları işveren işçi arasındaki sulh sözleşmesine, bazıları mahkeme kararına, bazıları da mahkemeden vazgeçme ve şikâyetçi olmama karşılığında, yani sulh sözleşmesi sonucu ödenmiştir.
III- YASAL DÜZENLEMELER VE YORUMU
Tazminatların, ödeyenin kazancının tespitinde gider olabilme konusunda; paralel düzenlemeleri KVK’da da bulunan GVK’nın 40/3. maddesine göre “İşle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar” gider olarak yazılabilmektedir. Buna karşılık aynı kanunun “kanunen kabul edilmeyen giderler”i düzenleyen 41/6. maddesinde “teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar”ın gider yazılamayacağı kabul edilmiştir.
İki maddeyi birlikte değerlendirdiğimizde, ticari faaliyetle ilgili olmak kaydı ile ve suç oluşturmamak koşulu ile sözleşmeye veya mahkeme kararına yahut kanun emrine istinaden ödenen tazminatların gider yazılabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Buna karşılık tazminata yol açan fiilin kanunlarla suç kabul edildiği hallerde tazminat, sözleşmeye veya mahkeme kararına yahut kanun emrine istinaden ödense dahi gider yazılamayacaktır.
Suç kavramı, hukuk düzeninin ceza veya güvenlik tedbiri yaptırımına bağladığı yasaklanmış davranışı ifade etmektedir. Dolayısıyla iş kazasının oluşumunda işverenin suç niteliğinde fiili söz konusu değilse, bize göre işçiye (veya mirasçılarına) yahut yaptığı masrafların rücuu dolayısıyla SSK’ya ödenen tazminatın gider yazılabilmesi gerekmektedir.
KVK’da da (md. 11/g) aynı esaslar benimsenmiştir. Buna karşılık madde gerekçesi hukuk kavramlarını son derece özensiz olarak kullanmış olup, bir yerde suç sayılan fillerden, bir yerinde de kusur sayılan hallerden söz etmektedir. Ancak bunun hiçbir önemi yoktur. Çünkü Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde açıkça, lafzın açık olduğu hallerde, başka bir yorum yönteminin kullanılması yolunu kapatmıştır.
Buna karşılık Maliye Bakanlığı teşkilatının vermiş olduğu özelgelerde, kanunun lafzi yorumu ile çelişir şekilde, işverenin ödediği tazminatın işverenin kusurlu olduğu orana tekabül eden kısmının gider yazılamayacağı görüşü kabul edilmektedir. Örneğin Gelir İdaresi Başkanlığı 31.01.2007 tarihli Özelgesi’nde, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı 11.01.2008 tarihli Özelgesi’nde ve 18.04.2007 tarihli Özelgesi’nde[1] ödenen tazminatın işverenin kusuruna tekabül eden kısmının gider yazılamayacağı görüşü benimsenmiştir.
Kısacası Bakanlık, kanunun lafzında yer alan “suç” kavramını, “kusur” olarak anlamaktadır. Oysaki kusur, farklı bir kavramdır. Kusur, kısaca ve kabaca “bilerek veya bilmeyerek bir fiili gereği gibi yapmamak veya gerekli özeni göstermemek” şeklinde tanımlanabilir. Bir kişi fiilinde kusurlu olabilir ama suçlu olmayabilir. Bütün kusurlu hareketler, hiç şüphesiz aynı zamanda suç oluşturmaz. Bu nedenle Bakanlığın görüşüne katılma olanağı bulamamaktayız.
IV- YARGININ YAKLAŞIMI VE SONUÇ
Yargı cephesinde ise bu konuda rastladığımız en yeni tarihli karar, Danıştay 3. Dairesi’nin Kararı’dır[2]. Danıştay’ın bütün kararları yayımlanmadığından ve aleniyete çıkartılmadığından, başkaca bir karar var mı bilemiyoruz. 3. Daire söz konusu kararında, bir iş kazası nedeniyle işçisine kusuru oranında mahkeme kararına göre tazminat ödeyen ve ödediği tazminatı gider yazan bir mükellef aleyhine tazminatın işverenin kusuru dolayısıyla ödendiği ve bu sebeple gider yazılamayacağı sebebiyle yapılan cezalı tarhiyatı, teşebbüs sahibine olayın oluşumu dolayısıyla suç izafe edilmediği gerekçesiyle kaldırmıştır.
Görüldüğü gibi yargı da idarenin aksine ve haklı olarak, kanunun açık olan lafzına itibar etmektedir.
Bu nedenle, idarenin ileride gereksiz ihtilaflarla uğraşmak yerine görüşünü gözden geçirmesinde fayda bulunmaktadır[3].
________________________________________
* Dr., Marmara Üniversitesi, İİBF Maliye Bölümü
[1] M.B.’nin,18.04.2007 tarih ve B.07.1.GİB.0.40/4019-35370sayılı Özelgesi. Özelgenin,tam metni için Bkz., Yaklaşım, Haziran 2008, Sayı: 186, s. 303
[2] Dn. 3. D.’nin 05.04.1995 tarih ve E.1994/2892 K.1995/1147 sayılı Kararı.
[3] A. Bumin DOĞRUSÖZ, “İş Kazası Dolayısıyla Ödenen Tazminat”, Referans, 05.06.2008
Yaklaşım / Temmuz 2008 / Sayı: 187
A- GENEL BİLGİ
Gelir ve kurumlar vergilerinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek ve indirilemeyecek olan giderler ilgili kanunlarda belirtilmiştir.
Herhangi bir harcamanın veya gider kaleminin mali karın tespitinde dikkate alınabilmesi için kanunda öngörülen bazı şartların sağlanması gerekir.
Yasa koyucu bir ödemenin gider olarak kabul edilebilmesi için belirli olmasını, belgeye dayanmasını ve işle ilgili olmasını zorunlu tutar. Bununla birlikte kanun hükmünde de gider çeşidine göre bazı şartlar öngörülmüş olabilir.
Zarar, ziyan ve tazminat ödemelerinde de bu durum geçerlidir. Söz konusu ödemeler, ilgili kanun maddelerinde belirtilen ve kanunun ruhundan anlaşılan özellikleri taşımaları şartıyla gider olarak kaydedilebilir.
Gelir Vergisi Kanununun 40/3 maddesine göre ‘’İşle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar ticari kazançın tespitinde gider olarak indirebilirler. Ancak bu tür ödemelerin gider olarak kaydedilebilmeleri için taşımaları gereken birtakım özellikler bulunmaktadır.
B- Zarar, Ziyan ve Tazminat Ödemelerinin Gider Olarak Kaydedilebilmesi İçin Gereken Unsurlar
a) İşle İlgili Olması
İşle ilgili olması” ibaresinden “kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi” ile ilgili olmasını anlaşılması gerekmektedir. Söz konusu ilişkinin varlığını ortaya koyabilecek temel gösterge ve ölçüler yapılan giderle (ödenen zarar, ziyan ve tazminatla) kazancın elde edilmesi veya idamesi arasında bir illiyet bağının bulunması ve giderlerin kazancın elde edilmesine yönelik olmasıdır. Zarar, ziyan veya tazminatın işle ilgili olması, işin gereğinden de kaynaklanmalıdır. Tazminat ödemesi ticari faaliyetin doğal sonucu olmalıdır. Örneğin, işletme sahibi, işle ilgili faaliyetini normal usul ve yöntemlerin dışında hileli, muvazaalı işlemlerle yürütürken tazminat ödemek zorunda kalmışsa, bu ödeme sözleşme veya ilam gereği de olsa işle ilgili olduğu halde gider olarak kazançtan indirilemeyecektir.
b) Mukavelename, İlam veya Kanun Emrine Dayanması:
Ödenen zarar, ziyan ve tazminat bir mukaveleye, bir ilam veyahut da bir kanun emrine istinat etmelidir. Mesela Borçlar Kanununa göre, haksız muameleden doğan borçlar, istihdam edenlerin mesuliyetinden husule gelen tazminatlar gibi…
İlama dayanan zarar, ziyan ve tazminat bellidir. Somuttur. Çünkü ilamda niçin ödeneceği ve ödenecek tutar kesin olarak belirtilmektedir. Kanun ya da sözleşmeye dayanılarak verilen mahkeme kararı (ilam) zarar, ziyan, tazminat ödemesinin dayanağı olmaktadır. Dolayısıyla kanuna, sözleşmeye dayanılarak zarar, ziyan, tazminat ödenmesi sulh yoluyla olabilir.
c) Ödenmiş Olması:
Söz konusu zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak kabul edilmesi yasa metninde ödeme koşuluna bağlanmıştır. Uygulamada ticari kazançlarda tahakkuk esasının geçerli olmasından hareketle zarar, ziyan ve tazminatların tahakkuk etmesi durumunda gider olarak kaydedildiği görülmektedir. GVK’ nun 40/3. maddesinde “ödenen” ibaresi yer aldığından fiilen ödeme gerçekleşmeden yapılacak gider kayıtlarının mali karın tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
d) İşletme Sahibinin Şahsi Kusurundan Kaynaklanmamış Olması:
Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi sürecinde, mükellefin suçuna bağlı olarak doğmuş olan zarar, ziyan ve tazminatların ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Gelir Vergisi Kanununu 41/6. maddesine göre, ‘‘Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitle ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.) gider kabul edilmemektedir. Yine Kurumlar Vergisi Kanununun 11/g maddesine göre ‘’Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî zarar tazminat giderleri’’ ticari kazancın tespitinden gider olarak dikkate alınmamaktadır.
Bu noktada, uygulamada, tartışmalara ve karışıklıklara neden olan temel sorun, gider yazılabilecek zarar, ziyan ve tazminatın kaynağında yer alan manevi unsurun yani kusur unsurunun varlığıdır. Nitekim idarenin genel yaklaşımı, teşebbüs sahibinin kusurunun bulunduğu ödemelerin gider yazılamayacağı şeklindedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde açıkça, lafzın açık olduğu hallerde, başka bir yorum yönteminin kullanılması yolunu kapatmıştır. Buna karşılık Maliye Bakanlığı teşkilatının vermiş olduğu özelgelerde, kanunun lafzi yorumu ile çelişir şekilde, işverenin ödediği tazminatın işverenin kusurlu olduğu orana tekabül eden kısmının gider yazılamayacağı görüşü kabul edilmektedir. Örneğin Gelir İdaresi Başkanlığı 31.01.2007 tarihli Özelgesi’nde, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı 11.01.2008 tarihli Özelgesi’nde ve 18.04.2007 tarihli Özelgesi’nde ödenen tazminatın işverenin kusuruna tekabül eden kısmının gider yazılamayacağı görüşü benimsenmiştir.
İş kazasına uğramış ve işgücünü önemli bir oranda yitirmiş bir işgörenin açmış olduğu dava sonucu, işgören lehine mahkeme tazminat ve yasal faiz ödenmesine hükmettiğinde, böyle bir durumda öncelikle mahkeme kararına istinaden iş kazasında işgörenin kusur oranı ile işverenin kusur oranı dikkate alınmalıdır. Örneğin; mahkeme kararında işgörenin 2/8 oranında, işverenin de 6/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise ticari kazanç hesaplanırken manevi tazminat ve yasal faizlerin 2/8 oranındaki kısmı işverence gider yazılabilecek, K.V.K’nun 11.maddesinin (g) bendine göre de kusurlu olduğu 6/8 oranına isabet eden tazminatın gider yazılabilmesi mümkün olamayacaktır.
C- Uygulamada Karşılaşılabilecek Özellikli Durumlar
1-İşletme çalışanlarının hatası nedeniyle üçüncü kişilere ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar:
Çalışanların hatası nedeniyle ödenen tazminat bedellerinin gider olarak kaydedilebilmesi için tazminat ödemesine neden olan fiilde işletme sahibi müdebbir bir tüccar gibi davranmış olmalı, sorumluluğunun gerektirdiği önlemleri almasına rağmen tazminat ödemesini gerektiren zarar ve ziyan oluşmalıdır.
2-Yapılan bir iş sözleşmesinde bazı koşullarla yer alan tazminat ödemeleri:
Firmalar, iş gereği yapmış oldukları sözleşmelerde sözleşmedeki bir kısım hükümlerin ihlali, bazı nedenlerden dolayı oluşabilecek zararların telafi edilmesi durumlar nedeniyle tazminat ödemeyi kabul etmiş olabilirler. Bu durumda meydana gelen zararların ödenmesi sözleşmeye dayandığından gider olarak indirilebilecektir. Örneğin; bir taşıma şirketi müşterileriyle yaptığı taşıma sözleşmesi ile taşıma sırasında kaybolan malların bedelini tazminat olarak ödemeyi yükümlenmiş ise, kaybolan malların bedelini tazminat olarak ödeyecek ve dönem içinde ticari ya da kurum kazancından düşebilecektir. Ancak, sözleşme yoksa ya da sözleşme olmasına rağmen sözleşmede tazminat ödeme yükümlülüğü yoksa o zaman kaybolan mal nedeniyle ödenen tazminat ticari ya da kurum kazancından indirilemeyecektir.
3-Yayın yoluyla işlenen suçlar nedeniyle ödenen tazminatlar:
193 sayılı GVK’ nun 41’nci maddesinin 10 numaralı bendine ve 5520 sayılı KV’nun 11’nci maddesinin h numaralı bendine göre basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat giderlerinin ticari kazanç veya kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir.
4-Kıdem tazminatı karşılıkları:
Kıdem tazminatlarının gider yazılması konusunda Maliye gider yazılması açısından kıdem tazminatının fiilen ödenmesini öngörmektedir. Ödenmeyen kıdem tazminatları gider olarak kabul edilmemektedir.
5-Zarar, ziyan ve tazminatların gider yazılma zamanı:
İşle ilgili zarar, ziyan ve tazminatların gider yazılabilmesi ödenme şartına bağlandığından kesinleşmesine rağmen ilgili olduğu yılda ödenmeyenlerin gider olarak dikkate alınmasına imkan yoktur. Zarar, ziyan tazminatların ilgili (ait) olduğu yılda değil de ileriki yıllarda kesinleşmesi ve ödenmesi durumunda, ödendiği yılda gider yazılır.
6-Yurt dışı kişi ve kurumlara ödenen zarar ziyan tazminatlar:
Yurtdışı kişi ve kurumlarla ilgili gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu kişi ve kurumlarla ilgili işlemlerine ilişkin olarak herhangi bir şekilde zarar, ziyan ve tazminat ödemesi gerekebilir. Yurt dışına yapılacak bu tarz tazminat ödemelerinin, yurt içindeki ödemelerden farklı bir karakteri bulunmamaktadır. Ancak ödemenin yurt dışına yapılmış olması vergi denetim elemanları tarafından karşıt inceleme imkanını büyük ölçüde ortadan kaldırdığı ve şüphe uyandırdığı için belgelendirme konusunda dikkatli olunmalıdır. Yurt dışı ile ilgili tazminat ödemesinde, fiktif olma, ya da muvazaa kuşkusunun oluşmasını önlemek için, tazminata konu olabilecek mukavelenin gerek Türkiye, gerekse karşı tarafın ülkesindeki hukuk kurallarınca tartışmasız bir şekilde geçerli olan resmi şekil şartlarını havi şekilde düzenlenmiş olması icap eder. Diğer taraftan, bu nevi ödemelerin yurt dışına transferinin yasalara uygun şekilde yapılmış olması şarttır.
7-İş kazası nedeniyle ödenen tazminatlar:
İş kazası sonucu ödenen tazminatlarda işverenin kusurlu bulunması halinde işverenin kusuru oranına isabet eden tazminat ödemeleri gider olarak kabul edilmemektedir.
8-Kamu düzenine aykırı fiiller dolayısıyla ödenen tazminatlar:
İşletme sahibinin kamu düzenine aykırı fiileri dolayısı ile ödediği tazminat kanunen kabul edilemeyen giderlerdendir.
9-Kanun emrine istinaden yapılan ödemeler ile kanuna aykırı fiiller nedeniyle yapılan ödemeler:
Gider kaydedilen tazminat ödemelerinden birini de kanun emrine istinaden yapılanlar teşkil etmektedir. Bu noktada önemli bir ayrım, kanun hükmüne istinaden yapılan ödemenin, kanuna aykırı fiilden kaynaklanan ödemeden farklı olmasıdır. Örneğin, İş Kanununda belirlenen kıdem tazminatının ödenmesi kanun hükmüne göre yapılan bir ödeme niteliğindedir.
Ancak, kanuna aykırı fiiller nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar cezai mahiyette ödemeler olduğu için kazanç tespitinde gider olarak değerlendirilemez.
D- SONUÇ
Sonuç olarak, işle ilgili olmayan ya da işle ilgili olsa dahi işverenin kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar gider olarak ticari kazançtan indirilememektedir. Ayrıca, tazminatın giderleştirilebilmesi için ödenmesi önkoşul olup, sözü edilen kanunlara göre tazminatlar ödenmeden gider kaydedilemez.
Gelir Vergisi Kanunu’nun “Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler” başlıklı 41/6 maddesinde “Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.)” gider yazılamaz, hükmü yeralmaktadır.
Aynı Kanunun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40. Maddesinin 3. bendinde “işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar; ziyan ve tazminatlar” ın gider olarak indirilebileceği belirtilmiştir.
Tazminatların kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için aşağıda özetlenen koşulların gerçekleşmesi gerekir.
1.Ödenen Tazminat Doğrudan İşle İlgili Olmalıdır
Ödenen tazminatın işle ilgili olma gereği açıktır. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.4.DEF.0.34.ll/GVK-40/3-11492 sayılı özelgesinde; “…….. adı geçen mükellefin, faaliyet konusu kapsamında gönderici müşterileriyle yapmış olduğu sözleşme karşılığı dağıtım hizmeti ifasında dağıtımı yapılan gönderinin çalınması veya kaybolması karşılığı tazmin edilen zararları kazançlarının tespitinde gider olarak indirime konu etmeleri olanaklı bulunduğu gibi söz konusu tazminatların gerek hizmet aktiyle çalıştırdığı elemanlara gerekse taşeron olan firmalara rücü etmesi halinde bu kapsamda tahsil edilen tutarlarında gelir olarak kayıtlara intikali gerekmektedir.” Denilmiştir.
1.Ödenen Tazminatın Gider Kabul Edilebilmesi İçin Kanun Hükmüne, Mukavelenameye veya İlama Göre Yapılmış Olması Gerekir
Konuyla ilgili Gelir İdaresi Başkanlığı Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07. .GİB.4.41.15.01.190-11-1/ sayılı Özelgesi’nde “… Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 3 numaralı bendinde geçen mukavele kavramı, işletmenin faaliyet konusuna göre akdedilen iş mukavelelerini kapsar.
Bu mukavelede akit taraflardan biri, bir şeyi yapmayı, bir şeyi vermeyi, ya da bir harekette bulunmayı diğerine karşı taahhüt eder. Taraflar arasında edimin gerçekleşmemesi halinde, ya bir tazminat veya muayyen bir cezai şart kararlaştırılmış olabilir. Bu müeyyidenin bir sonucu olarak ödenen tazminatların gider yazılması mümkündür.”
1.Tazminat İşletme Sahibinin Suçundan Doğmamalı veya Tazminata Neden Olan Fiil Kanunlarla Yasaklanmış Olmamalı vey Mevzuata Aykırı Olmamalıdır
Maliye Bakanlığı’nın bir özelgesinde (18.03.1993 tarih ve 073/113-1502 sayılı)
“... müessesenizde çalışmakta iken meslek hastalığı veya geçirmiş olduğu iş kazası sonucu emekliye ayrılan işçilerin ve bunların ölümünü müteakip varisleri tarafından açılan davalarla ilgili olarak verilen kararlarda müesseseniz kusurlu bulunarak tazminat ödemeye hükmolunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkeme kararlarına göre işçilerinize ödenen tazminat ve faizlerinin müessesenizin kusurlu bulunduğu orana tekabül eden kısmının safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün değildir. Ancak söz konusu ödemelerin mahkeme kararlarından işçilerin kusurlu bulunduğu orana tekabül eden kısmın gider olarak indirebileceği tabidir.” Yorumu yapılmıştır.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.1.GİB.4.34.l6.01/GVK-40/3-12701 sayılı özelgesinde; “ ………Diğer taraftan İstanbul 8. İş Mahkemesinin 11.10.2005 gün ve E:2004/296, K:2005/790 sayılı kararının incelenmesinden Şirketinizin %75 oranda, davacı çalışanın da %25 oranında kusurlu olmasına hükmedildiği anlaşılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre mahkeme ilamına istinaden ödemiş olduğunuz tazminat, faiz, vekalet ücreti, mahkeme harcı ve konuya ilişkin masraflarınızın kusurlu bulunduğunuz %75 ine isabet eden kısmını kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapmanız olanaklı olmayıp davacı çalışanınızın kusurlu bulunduğu %25 ine isabet eden kısmının gider olarak indirim konusu yapmanız mümkündür.” Denilmiştir.
Sözleşmeye dayansa da işin doğasında olmayan kötü niyet, kasıt, hile vb nedenler yüzünden ödenen tazminatlar gider yazılamamaktadır. Ancak örneğin Danıştay verdiği bir Kararda; “Gazetede neşren hakaret nedeni ile mahkeme kararına dayanılarak ödenen tazminat, yayıncılık mesleği ile ilgili bulunduğu açık olduğundan, ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilebilir.” yorumunu yapmış ve bu tür tazminatların yayıncılık işinde normal olduğunu kabul etmiştir. (22.09.1987 tarih, E. 1985/1622, K. 1987/2581 No.lu Karar; Şükrü KIZILOT, Danıştay Kararları ve Muktezalar-I)
Danıştay başka bir kararında aynı yorumu taşımacılıkta meydana gelen trafik kazaları için yapmıştır; “Tır kamyonu işleten yükümlünün kaza sonucu ölümüne neden olduğu kişinin mirasçılarına ödenen tazminat gider olarak dikkate alınabilir. Ancak kaza ile ilgili mahkemenin mirasçılara verilmesine karar verdiği tutarın dikkate alınması gerektiği tabidir. Yani kazadan hemen sonra kazada ölen kişinin mirasçılarına bir mahkeme karan olmaksızın ödenen tutarların gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.” (Danıştay’ın 26.11.1984 tarih, E. 1984/111, K. 1984/4286 No.lu Kararı)
Danıştay’ın bir kararında; “Zamanında ödemediği ticari borçları nedeni ile ödemek zorunda kaldığı mahkeme masraflarını gider olarak yazmak olanağına sahip olan yükümlü kusurlu hareketi sonucu ödediği avukatlık ücreti ve gecikme faizini gider olarak dikkate alamaz.” (09.04.1976 tarih ve E: 1975/2270, K: 1976/882 sayılı)
Sözleşmelerde cezai şart olarak yer alan tazminatlarda bu durum farklıdır. Bu nedenle sözleşmeden doğan bu tür tazminatlar iş sahibinin kusurluluk durumuna bakılmaksızın gider olarak dikkate alınabilir.
1.Kusursuz Sorumluluk Nedeniyle Ödenen Zarar, Ziyan ve Tazminatlar
Borçlar Kanunu’nda, işverenlerin kusursuz sorumlulukları öngörülmektedir. Buna göre, işçiler tarafından hizmetlerin ifası sırasında Kanun’a uygun veya aykırı fiiller sonucunda ortaya çıkarılan zararlar nedeniyle işverenlerin kusurları olsa da olmasa da sorumlulukları bulunmaktadır.
Bu durumlarda işverenlerin ödeyeceği zarar, ziyan ve tazminatlar gider yazılabilmektedir. Bu ödemeden dolayı işverenin kusurlu işçisine rücu etmesi ve bu tutarı hasılat olarak da yazması gereklidir.
İş kazası neticesinde ödenen manevi tazminat ve yasal faizin, ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilip indirilemeyeceği hk.
Tarih 18/04/2007
Sayı B.07.1.GİB.0.40/4019-35370
Kapsam
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
SAYI : B.07.1.GİB.0.40/4019-35370
KONU : 18.04.2007
......... VALİLİĞİ
İLGİ : 19.03.2007 tarih ve B.07.4.DEF.0.19.10/193/1251sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınızın incelenmesinden, İliniz ........ Vergi Dairesi mükelleflerinden ....... .......... tarafından, kendisine ait işyerinde 12.10.2000 yılında gerçekleşen iş kazası neticesinde iş gücünün % 50' sini kaybeden işçisi tarafından açılan davanın, işçi lehine sonuçlanması üzerine ödenen manevi tazminat ve yasal faizin, ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilip indirilemeyeceği hususunda görüş talep edildiği, ilgili mahkeme kararında iş kazasının 6/8 oranında işyeri sahibinin, 2/8 oranında da işçinin kusurundan kaynaklandığı belirtilmiş olduğundan tazminatın gider yazılıp yazılamayacağı konusunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun İndirilecek Giderler başlıklı 40 ıncı maddesinin 3 üncü bendinde işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilam veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği, 41 inci maddesinin 5 inci bendinde ise her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Bu çerçevede, adı geçen mükellefin işyerinde meydana gelen kaza neticesinde bir işçisinin sol kolunu kaybetmesi üzerine ........ İş Mahkemesince verilen 29.11.2005 tarih ve Esas No: ............., Karar No: ........... sayılı karara göre işçinin kazada 2/8 oranında kusuru bulunduğundan, mükellef tarafından ödenen manevi tazminat ve yasal faizlerin 2/8 oranında, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 3 üncü bendine göre gider yazılması mümkün bulunmaktadır.
Ödenen tazminatın, işverenin kusurlu bulunduğu orana tekabül eden tutarının (6/8) ise, safi ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilemeyeceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini, gereğinin buna göre yapılarak, sonucundan adı geçene de bilgi verilmesini rica ederim.
İş kazasında ölen işçinin varislerine ödenen tutarların safi kurum kazancının tespitinde gider olarak yazılıp yazılamayacağı hk.
Tarih 19/08/2011
Sayı B.07.4.DEF.0.03.10.00-KVK.MUK.196-33
Kapsam
T.C.
AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı : B.07.4.DEF.0.03.10.00-KVK.MUK.196-33 19/08/2011
Konu : İş kazasında ölen işçinin varislerine ödenen tutarların safi kurum kazancının tespitinde gider olarak yazılıp yazılamayacağı.
İlgi dilekçenizde, ... fabrikanızın ilave inşaatında temizlik işi yaparken ../../2010 tarihinde 3.kattan 2. kata düşen işçiniz ....'nın iş kazası nedeniyle .../.../2010 tarihinde vefat ettiği, vereselerle anlaşarak her türlü tazminat, dava ve talep haklarından vazgeçmeleri halinde 150.000,00 TL tazminat ödemeyi kabul ettiğiniz belirtilerek, 10.06.2010 tarihinde 70.000,00 TL ve 12.07.2010 tarihinde 80.000,00 TL olmak üzere ödenen toplam 150.000,00 TL tazminatın safi kurum kazancının tespitinde gider olarak yazılıp yazılamayacağının bildirilmesi istenilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Safi Kurum Kazancı" başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde ticari kazancın tespitinde indirilebilecek giderler sayılmış olup anılan maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde de; işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama ve kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabileceği belirtilmiştir.
Ayrıca, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, sözleşmede ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanların suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminat giderlerinin gider olarak kabul edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, şirketiniz bünyesinde çalışan işçinin ölümü nedeniyle herhangi bir mahkeme ilamı da olmaksızın işçinin varislerine ödenmiş olan tazminatların Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca, safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
Maddi ve manevi bir zarar karşılığı ödenen paraların veraset ve intikal vergisine tabi tutulması mümkün değildir.
Tarih 14/02/2007
Sayı B.07.1.GİB.0.60/6000-2414-12731
Kapsam
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
SAYI :B.07.1.GİB.0.60/6000-2414 ANKARA
KONU :
14/02/2007 * 12731
................ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
İlgi: 21/12/2006 tarih ve B.07.1.GİB.4.10.15.01-128-726/3813 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınızda, ............... A.Ş.nin .......... İlçesinde bulunan maden ocağında 01/06/2006 tarihinde grizu patlaması nedeniyle meydana gelen iş kazası sonucunda hayatını kaybedenlerin eş ve çocuklarının açtıkları maddi ve manevi tazminat davası sonucu .......... Asliye Hukuk Mahkemesinin İş Mahkemesi sıfatıyla verdiği 19/07/2006 tarih ve Esas No:......, Karar No:....... sayılı karar ile diğer kararlar sonucunda şirketin toplam 817.500.-YTL maddi ve manevi tazminat ödendiği belirtilerek, söz konusu ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 25/1. maddesi uyarınca gelir vergisinden istisna olup olmayacağı ile 40/3 maddesi uyarınca gider olarak indirilip indirilemeyeceği hususundaki Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
Bilindiği üzere, 21/06/2006 tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin; mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safı kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı yer almaktadır.
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 3 numaralı bendinde; işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safı kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği; 41 inci maddesinin 5 numaralı bendinde ise, her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre, ............. Asliye Hukuk Mahkemesinin İş Mahkemesi sıfatıyla verdiği karar ile tarafların tazminat miktarında anlaşmış olmaları nedeniyle taraflar arasındaki sulhun onaylanmasına karar verildiğinden, şirket tarafından ödenen tazminat tutarlarının Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 3 numaralı bendine göre safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin 1 numaralı bendinde, "Ölüm, sakatlık, hastalık ve işsizlik sebepleriyle verilen tazminat ve yapılan yardımlar" ın gelir vergisinden müstesna olduğu belirtilmiştir.
Bu hükme göre, hizmet erbabının; ana, baba, eş veya çocuğunun ölümü nedeniyle verilen tazminat ve yapılan yardımların gelir vergisinden müstesna tutulması gerekmektedir.
Ancak, hizmet erbabının kendisinin ölümü halinde, mirasçılara yapılan yardım ve ödenen tazminatlar Gelir Vergisinin konusuna girmemektedir.
Öte yandan, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye'de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu, aynı Kanunun 2 nci maddesinin parantez içi hükmüne göre de, maddi ve manevi bir zarar mukabili verilen tazminatların ivazsız sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre, maddi ve manevi bir zarar karşılığı ödenen paraların veraset ve intikal vergisine tabi tutulması mümkün değildir.
Bu nedenle, 01/06/2006 tarihinde grizu patlaması nedeniyle meydana gelen iş kazası sonucunda hayatını kaybebedenlerin eş ve çocuklarının açtıkları dava sonucu işveren tarafından mirasçılarına maddi ve manevi bir zarar karşılığı olarak ödenen tazminatların, veraset ve intikal vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim.
Başkan a.
|