RE: İHRACATTA KDV İSTİSNASI VE İADESİ
Soru: Tasfiye halindeki bir şirket elindeki malları fason işçilik ödeyerek ihraç kayıtlı satış yapabilir mi?
Cevap: Tasfiye halindeki bir şirketin diğer şirketlerden farklı bir mevzuata tabiymiş gibi genel bir yanlış algılama vardır. Tasfiye halindeki bir şirketin normal bir şirketten tek farkı faaliyetine son verme aşamasında olmasıdır. Dolayısıyla diğer şirketlerin tabi olduğu tüm kanunlara tabidirler. Tasfiye halindeki bir şirketin bu kapsamda elindeki malların bir kısmını fason işçilik bedelini de üstlenerek ihraç kayıtlı satışını yapıp yapamayacağı aşağıda vergi kanunları ışığında etraflıca ele alınmıştır.
KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6 ncı maddesinde; Kurumlar vergisinin mükelleflerinin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurun kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “Tasfiye” başlıklı 17 inci maddesinin (1) inci fıkrasında;”Tasfiye dönemi:Her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olur.
a) Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır.
b) Tasfiyenin başladığı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiyeye girdiği tarihten başlar ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam eder.
c) Tasfiyenin zararla kapanması halinde tasfiye sonucu, önceki tasfiye dönemlerine doğru düzeltilir ve anılan dönemlerde fazla ödenen vergi mükellefe iade edilir.
…” hükmü yer almıştır.
Ayrıca, tasfiye döneminde, şirket varlıklarının paraya çevrilmesi, alacakların tahsili, borçların ödenmesi ve artan kısmın paylaşılması esastır. Bu nedenle, tasfiyeye giren kurumların, tasfiye döneminde tasfiye ile ilgili faaliyetleri dışında ticari faaliyette bulunmaları mümkün bulunmamaktadır. Ancak, tasfiye sürecinin herhangi bir aşamasında tasfiyeden vazgeçilmesi veya tasfiye faaliyetleri dışında ticari faaliyette ( yeni taahhüt işi, mal ve hammadde alımı, vb.) bulunulması halinde, bu durumun meydana geldiği tarihten itibaren tasfiye hükümlerinin uygulanmayacağı ve normal faaliyet yönünden mükellefiyetin devam edeceği önemle bilinmelidir.
Ayrıca tasfiyeye giren şirketler yeni ticari iş muameleler ( ihalelere girmek, emtia üretimi yapmak v.b.) yapamayacakları gibi tasfiye memurları da tasfiyeyi bir an önce sona erdirmek amacıyla şirketlerin başlamış ve devam eden tüm işlerini en kısa zamanda tamamlamak için gerekeni yapmak zorundadırlar. Ancak, bu işlerle ilgili olarak gerekli iş ve işlemler yani alım, satım yapmaları, tasfiye halinde bulunan şirketlerin ticari faaliyette bulunduğu anlamına gelmeyecektir.
Zira bir şirketin tasfiye süreci içinde yeni mal alımında bulunmaması ve bünyesinde bulunan hammadde, yarı mamul ve malzeme stoklarıyla fason işçilik yaptırarak ihraç kayıtlı olarak satışının yapılması ticari faaliyet olmakla birlikte tasfiye tasfiyenin sonuçlandırılması amacına yönelik olduğundan, tasfiye ile ilgili faaliyet dışında yeni bir ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11/1-c maddesinde “İhraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait katma değer vergisi, ihracatçılar tarafından ödenmez. Mükelleflerce tahsil edilmeyen ancak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilecek olan bu vergi, vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur.
Söz konusu malların, ihracatçıya, teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde, tecil edilen vergi terkin olunur.....” hükmüne yer verilmiş olup, madde kapsamında ihraç kayıtlı mal teslim edilebilmesi için, malı teslim edenin imalatçı olması ve malın bu imalatçı tarafından imal edilmiş bulunması gerekmektedir.
Konu ile ilgili açıklamaların yapıldığı 27 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği uyarınca, tecil-terkin işlemleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca tanımı yapılan imalatçı kapsamına giren mükelleflerin (imalatçıların), ihraç kaydıyla satışını yaptıkları mal teslimlerine uygulanmaktadır.
Yine aynı tebliğin A) İmalatçılar Tarafından İhraç Kaydıyla Yapılan Teslimlerde 01.01.1998 Tarihinden İtibaren Geçerli Olacak Usul ve Esaslar başlıklı bölümünde;
Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yapılan tanıma göre imalatçıların;
1. Sanayi siciline kayıtlı ve sanayi sicil belgesini haiz olması,
2. Sanayi Odası, Ticaret Odası ve Esnaf ve Sanatkar Derneklerine kayıtlı bulunması,
3. Sanayi sicil belgesinde yer alan üretim konusunda gerekli araç parkına sahip olması,
4. Bu şartları topluca taşıyan imalatçıların kendi üretimine ilave olarak aynı zamanda fason imalat da yaptırmaları halinde,
a) Fason imalatı sadece, sanayi sicil belgesinde yazılı üretim dallarında yaptırmaları,
b) Fason olarak yaptırılan imalatta işin riskini ve organizasyonu üstlenmeleri,
c) Fason olarak imal ettirilen mallarla ilgili ham madde ve yardımcı maddeleri temin etmeleri,
gerektiği belirtilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, tasfiyenin sonuçlandırılması amacına yönelik olarak, tasfiye süreci içinde yeni mal alımında bulunmaksızın hammadde, yarı mamul ve malzeme stoklarıyla fason işçilik yaptırılarak imal edilen ürünlerin ihraç kayıtlı olarak teslim edilmesi (imalatçı vasfına haiz olunması şartıyla) ve bu teslim dolayısıyla indirim konusu yapılamayan verginin Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-c maddesi gereğince iade alınması mümkün bulunmaktadır.
Koray ATEŞ
SMMM-E. Öğretim Görevlisi
Akdeniz Denetim YMM Ltd.Şti.
Fax:0224 224 53 54
korayates@muhasebetr.com
|