SİGORTALILARIN İŞ KAZASINA MARUZ KALDIĞI GÜN SGK'YA PRİM ÖDEME GÜN SAYISI OLARAK BİLDİRİLECEK Mİ?
I- GİRİŞ
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na göre sigortalıların(4/a) bir ayda, 30 gün çalışmaları ve SGK'ya 30 gün bildirimlerinin yapılması genel kural, 30 günden az çalışmaları ve 30 günden az bildirimlerinin yapılması ise istisnadır. Bu istisnalar SGK tarafından çıkartılan yönetmelik ekinde ve tebliğde sayılmıştır.
Sigortalıların raporlu oldukları günler yönetmelik ekinde ve tebliğde istisna olarak sayılmasına rağmen, bu sürelerin SGK'ya bildirilip bildirilmeyeceği hususunda uygulamada sıkıntılar yaşanmaktadır. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nde ve Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumu'na Verilmesine ve Primlerin Ödenme Süresine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ'de, sigortalıların istirahatlı olduğu sürelerin, SGK'ya bildirilip bildirilmeyeceği, bildirilecekse şartlarının ne olduğu özel olarak düzenlenmiştir.
Sigortalıların iş kazası sonrası istirahatlı kaldıkları sürelerin ve iş kazasına maruz kaldıkları günün SGK'ya prim ödeme gün sayısı olarak bildirilip bildirilmeyeceği konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır.
Bu makalede sigortalıların istirahatlı olduğu sürelerin SGK'ya bildirilip bildirilmeyeceği ve özellikle iş kazasına maruz kalınan günün SGK'ya prim ödeme gün sayısı olarak bildirilip bildirilmeyeceği konusu açıklanmaya çalışılacaktır.
II- İSTİRAHATLI SÜRELERDE ÜCRET ÖDENİP ÖDENMEYECEĞİ VE BU SÜRELERİN SGK'YA PRİM ÖDEME GÜN SAYISI OLARAK BİLDİRİLİP BİLDİRİLMEYECEĞİ
Sigortalıların her hangi bir nedenle (iş kazası, meslek hastalığı, hastalık gibi) istirahatli oldukları sürede ücretlerinin ödenip ödenmeyeceği veya ne kadar ödeneceği konusunda hem iş mevzuatında hem de sosyal güvenlik mevzuatında tartışmalı ve farklı hükümler yer almaktadır. Hemen belirtelim ki bu konuda 4857 sayılı İş Kanunu'nda aslında açık şekilde düzenleme olduğu düşünülse de, söz konusu kanun hükmü incelendiğinde bu hususun açık olmaktan ziyade yetersiz düzenlendiği görülecektir.
4857 sayılı Kanun'un 49. maddesi son fıkrasında, hasta, izinli veya sair sebeplerle mazeretli olduğu hallerde dahi aylığı tam olarak ödenen aylık ücretli işçilere…" hükmü konulmuş ve "hasta" kelimesinin kanunda tanımı yapılmamıştır. Hasta kelimesi "raporlu" anlamında kullanıldı ise bunun aynı Kanun'un 46. maddesi ikinci fıkrasının © bendinde, "Bir haftalık süre içinde kalmak üzere işveren tarafından verilen diğer izinlerle hekim raporuyla verilen hastalık ve dinlenme izinleri," hükmünde kullanıldığı gibi açıkça yazılması gerekirdi. Hasta kelimesi; sağlığı bozuk olan, esenliği yerinde olmayan, hastalanmış, zihinsel yetenekleri bozulmuş olan anlamları içermektedir(1).
Dolayısıyla, hasta olduğu halde raporlu olmayan işçilere aylıkları tam olarak ödenmek zorunda, raporlu başka bir ifade ile istirahatlı işçilere ücretlerinin tam olarak ödeneceği konusunda ise açık bir hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki yine aynı Kanun'un 48. maddesi ikinci fıkrasına, "Hastalık nedeni ile çalışılmayan günlerde Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneği aylık ücretli işçilerin ücretlerinden mahsup edilir." hükmü konularak, dolaylı olarak raporlu sürelerde işçilere ücret ödenmeyebileceği kabul edilmiştir. Ayrıca, mahsup işlemi Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup, alacaklı ve borçlu arasında yapılan bir işlemdir. Burada ise geçici iş göremezlik ödeneğini SGK, ücreti ise işveren işçiye ödemekte ve bu ödeme (ücret) alacak/borç ilişkisinden ziyade atıfet (bağış) niteliğinde bir ödemedir. Buradaki kanun hükmü, geçici iş göremezlik ödeneği alan işçiye, şayet ücreti de ödenirse, geçici iş göremezlik ödeneğinin ücretten düşülmesi imkanı verilmek suretiyle işverenin ekonomik açıdan desteklenmesi amacıyla konulmuş olabilir.
Borçlar Kanunu'nun 328. maddesi, "Uzun müddet için yapılan hizmet akdinde, işçi hastalıktan ve askerlikten veya bu gibi sebeplerden dolayı kusuru olmaksızın nispeten kısa bir müddet için işi ifa edemediği takdirde o müddet için ücret istemeğe hakkı vardır." hükmünde ise işçiye hastalığı nedeniyle işi ifa edemediği sürelere ilişkin ücretini isteme hakkı vermektedir. Ücret ödenmediği zaman ücretin ödeneceğine dair bir zorunluluk arz etmemektedir. Nitekim, söz konusu kanun hükmü işçiye askerlikte geçen süresinin de ücretini isteme hakkını vermiştir, ancak, uygulamada bunun söz konusu olmadığı bilinmektedir.
5510 sayılı Kanun'un 18. maddesine göre sigortalılara raporlu oldukları sürelerde geçici iş göremezlik ödeneği verilmektedir. SSİY'de, raporlu olunan sürelerde sigortalılara ücretleri tam olarak ödenebileceğinin yanı sıra geçici iş göremezlik ödeneği düşüldükten sonra geriye kalan farkın da ödenebileceği veya hiç ücret ödenmeyebileceği ihtimaline göre düzenleme yapılmıştır(2). Ayrıca, Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna Verilmesine ve Primlerin Ödenme Süresine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ'in, 2.1.2 maddesi (e) bendinde, "İşverenlerce, Kurumumuzdan geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalılara, istirahatlı oldukları süreler için ücret ödenmesi halinde prim ödeme gün sayısının hesaplanması" hükmü konularak, geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalılara ücret ödenmeyebileceği ihtimali de göz önüne alınmıştır.
Yine, 5510 sayılı Kanun'un 86. maddesi dördüncü fıkrasında, "Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların, otuz günden az çalıştıklarını ispatlayan belgelerin işverence ilgili aya ait aylık prim ve hizmet belgesine eklenmesi şarttır. Kamu idareleri ile toplu iş sözleşmesi imzalanan işyerlerinde bu şart aranmaz." hükmü konulmuş ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 9 no.lu ekinde, "istirahat"in eksik bildirilme nedeni olarak kabul edileceği belirtilmiş, ayrıca, Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumu'na Verilmesine ve Primlerin Ödenme Süresine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ'in, 2.1.2 maddesi (g.1) bendine, ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmayan ve çalıştırılmadığı günler için ücret de ödenmeyen sigortalıların eksik çalışma nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesine kaydedilmesi gerektiği açıklanmıştır.
Yukarıda yazılanları özetlemek gerekirse, sigortalılara raporlu oldukları sürelerde ücret ödenmesinin zorunlu olmadığı, şayet ücret ödenirse, bu ücretin geçici iş göremezlik ödeneğinden düşüleceği gibi hiç düşülmeden de ödenebileceği, ödenen bu ücretin "atıfet" yani sosyal yardım veya bağış niteliğinde olduğu ve prime tabi olduğu gibi SGK'ya da prim ödeme gün sayısı olarak bildirilmesi gerektiği söylenebilir. Yargıtay'ın da bu yönde kararları mevcuttur(3).
III- İŞ KAZASINA MARUZ KALINAN GÜN SGK'YA PRİM ÖDEME GÜN SAYISI OLARAK BİLDİRİLECEK Mİ?
Sigortalıların her hangi bir nedenle raporlu (istirahatli) oldukları sürelerin, prim ödeme gün sayısı olarak SGK'ya bildirilip bildirilmeyeceği hususu içerisinde, uygulamada en çok tartışma konusu olan, sigortalıların iş kazasına maruz kaldıkları günün SGK'ya prim ödeme gün sayısı olarak bildirilip bildirilmeyeceği hususudur.
Sigortalıların raporlu oldukları süre zarfında geçici iş göremezlik ödeneği aldıkları ve bu süre içerisinde ücretlerinin ödenmesinin zorunlu olmadığı, şayet ücretlerinin ödenmesi halinde bu ödemeden geçici iş göremezlik ödeneğinin düşülebileceği veya hiç düşülmeden ödeme yapılabileceği ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yukarıda açıklanmıştı. Eğer sigortalılara istirahatlı oldukları sürelerde ücretleri de ödenirse ödenen ücret prime tabi olacak ve ücret ödenen günler prim ödeme gün sayısı olarak SGK'ya bildirilmesi gerekecektir.
Ancak, sigortalının iş kazasına maruz kaldığı gün (raporlu ise) prim ödeme gün sayısı olarak SGK'ya bildirilecek mi? Bu sorunun cevabı kanaatimizce iş kazası olduğu gün sigortalıya ücret ödenip ödenmediği durumuna göre değişmektedir. Kanaatimizce diyoruz çünkü bu konuda farklı görüşler olduğundan uygulamada da farklılıklar olmaktadır. Örneğin; sigortalı (x)'in 26.09.2007 tarihinde iş kazsına maruz kaldığını ve iş kazasına maruz kaldığı tarih dahil 3 ay boyunca raporlu olduğunu ve raporlu olduğu sürede ücret almadığını varsayalım. Bu durumda 26.07.2007 tarihinde bir gün sigortalı adına aylık hizmet prim belgesi SGK'ya verilecek mi? 5510 sayılı Kanun'un 86. maddesinde sigortalıların ayda 30 günden az bildirilmesi halinde bunun belgelenmesi gerektiği, bu surelerin neler olduğunun Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 9 no.lu ekinde sayıldığı, bunlar içerisinde sigortalının istirahatlı (raporlu) olduğu sürelerin de olduğu, yine Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 103. maddesinde sigortalıların prime esas kazançları hesaplanırken, geçici iş göremezlik ödeneği dikkate alınmadan verilmesine devam edilen tam ücret veya geçici iş göremezlik ödeneği ile ödenek alınan süredeki kazancı arasındaki ücret farkı ya da bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayalı olmadan geçici iş göremezlik ödeneği aldığı sürede atıfet kabilinde yapılan ödemelerin dikkate alınacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, 5510 sayılı Kanun'un 18. maddesi birinci fıkrası (a) bendinde, iş kazasına uğrayan sigortalıya her gün için, hastalık halinde ise diğer şartlarla birlikte geçici iş göremezliğin başladığı üçüncü günden başlamak üzere her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, iş kazasına maruz kalınan gün dahil olmak üzere, sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği verilmektedir. Dolayısıyla, iş kazasına maruz kalınan günün ücreti ödenmediği takdirde, iş kazasına maruz kalınan gün için sigortalı adına aylık hizmet prim belgesi verilmemesi halinde bunun mevzuata aykırı olmayacağı ve bu şekilde bir uygulamanın da işverenler açısından daha hakkaniyetli ve adil olacağı kanaatindeyim. Aksi takdirde, 5510 sayılı Kanun'un 13. maddesi gereği iş kazalarının tamamı yerine gerekli görülenler soruşturulduğundan, soruşturulmayan iş kazaları için iş kazasının olduğu gün dahil raporlu olunan süreler SGK'ya bildirilmeyebilir. SGK müfettişleri ve sosyal güvenlik kontrol memurları tarafından soruşturulan iş kazalarında ise kazaya maruz kalınan gün şayet SGK'ya bildirilmemişse bu durumda, iş kazasının olduğu gün için 1 (bir) gün ek aylık hizmet ve prim belgesi istenebilir, bu uygulamada işverenler açısından iş kazalarının tamamı soruşturulmadığı için haksızlığa sebebiyet verebilir.
Burada hemen şunu belirtmek gerekir ki, tescili yapılmamış sigortalıların maruz kaldıkları iş kazalarının soruşturulması halinde, sigortalıya ücret ödenmiş veya ödenmemiş olsun, iş kazası, tescilsiz olan sigortalının tescilinin yapılmasına delil, sigortalının orada en az bir gün çalıştığına da karine teşkil ettiğinden, iş kazasının olduğu gün için kazazede adına bir gün ek/asıl aylık prim ve hizmet belgesi talep edilmelidir. Uygulama da bu şekilde yapılmaktadır.
IV- SONUÇ
Uygulamada, iş kazasının soruşturulup soruşturulmamasına göre değişiklik gösteren, sigortalıların iş kazasına maruz kaldıkları günün SGK'ya prim ödeme gün sayısı olarak bildirilip bildirilmeyeceği konusuna, yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde açıklık getirilmeye çalışılmıştır.
Sigortalıların iş kazasına maruz kaldıkları günün SGK'ya prim ödeme gün sayısı olarak bildirilip bildirilmeyeceği, fiili durum ile mevzuat hükümleri arasında farklılıklar olduğundan tartışma konusudur. Yukarıda açıklandığı üzere, ilgili mevzuat hükümlerine göre iş kazasına maruz kalan sigortalıya iş kazası günü dahil raporlu olduğu sürelerde geçici iş göremezlik ödeneği verilmektedir. Geçici iş göremezlik ödeneği verilen sigortalıya ücret ödenip ödenmeyeceği işverenin takdirine bağlıdır. Yine sigortalıların ayda 30 günden az çalışmaları halinde bunun sebebinin SGK tarafından kabul edilen bir nedeninin olması gerekir. SGK tarafından bu nedenler arasında istirahat raporları da mevcuttur.
Dolayısıyla, iş kazasına maruz kalan sigortalının iş kazasına maruz kaldığı günün ücreti ödenmez ve SGK'ya verilen aylık prim ve hizmet belgesine de iş kazası günü dahil raporlu olduğu sürelere ait istirahat raporu eklenirse, bu durumda kazaya maruz kalınan günün prim ödeme gün sayısı olarak SGK'ya bildirilmemesinin mevzuata aykırı olmayacağı kanaatindeyiz.
Ancak, fiili durumda sigortalı iş kazası günü işine gelmiş ve fiili çalışması sırasında veya işyerinde bulunduğu sırada kazaya maruz kalmıştır. Yani sigortalı iş kazasına maruz kaldığı gün fiilen çalışmıştır.
Sonuç olarak yürürlükte ki mevzuat hükümleri ile gerçek durumlar örtüşmemektedir. Burada yapılması gereken, ikincil mevzuatta iş kazasına maruz kalınan günün prim ödeme gün sayısı olarak SGK'ya bildirilmesinin sağlanması yönünde düzenleme yapmaktır.
● Makalede geçen, "sigortalı", "4/a kapsamındaki sigortalı", "ücret" ise "aylık ücret" anlamında kullanılmış açıklamalarımıza da bu kapsamda yer verilmiştir. Her ne kadar 4857 sayılı Kanun'da aylık ücretin açıkça tanımı olmasa da, 49. maddesi son fıkrasında "aylık ücretli işçiden" söz edilmektedir.
Yazar:MehmetUZUN*
Yaklaşım / Nisan 2010 / Sayı: 208
* Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi
(1) Bkz.
http://tdkterim.gov.tr/bts/
(2) Bkz. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 103. maddesi
(3) Yrg.10. HD.'nin, 12.12.1989 tarih ve E.8350, K.9055 sayılı Kararı (İhsan ÇAKMAK, Şerhli Sosyal Sigortalar Kanunu, Cilt: 2, Ankara 2001, s.1764-1765).
Facebookta paylaş
Arkadaşına Gönder
Yazdır